ENVER PAŞA’YA ERMENİ SUİKAST GİRİŞİMİ
Enver Paşa, Suriye’ye gitmek üzere 1918 yılı Ağustos ayı sonunda Tarsus’un Gülek kasabasına karayolu ile gelir ve buradan trenle Adana’ya hareket eder. Fransızların işlettiği Demiryolu şirketinde sadece dört Türk görevli bulunmaktadır ve geri kalan görevliler Ermeni asıllı kimselerdir. Bu dört Türk görevlinin bulunduğu trenle Enver Paşa, Adana istasyonuna ulaşır, başta Vali Nazım Bey, askeri ve mülki erkan ile Müftü Efendi, Ermeni ve Asuri papazları, Türk, Arap ve Ermeni ileri gelenleri ile Öğretmen Okulu öğrencileri tarafından karşılanır. Tören kıtasını denetleyen Enver Paşa vatandaşları selamlar ve o esnada halkın arasında bir kargaşa meydana gelir. Trende görevli olan ve daha sonraki yıllarda Adana’da Kuvva-i Milliye’de istihbarat alanında çalışan Kurtuluş Savaşı gazisi rahmetli Abdülgani GİRİCİ, şahit olduğu bu olaya ait hatıralarını 1947 yılında Yeni Adana Gazetesinde yayınlamıştır. Hatıralarının tamamı 2011yılında kitap halinde T.T.K. tarafından yayınlanmıştır.
Enver Paşa, halka doğru yürürken ikinci sırada duran ve yeleğinin altından çıplak bir tabancayı belinden çekmek üzere olan kişiyi göstererek “Tutunuz” emrini verir. Sivil muhafızlar silahını henüz çekmiş ama ateş etmeye fırsat bulamamış olan suikastçıyı bileğinden tutarak silahının namlusunu havaya doğru çevirirler, bu sırada halk suikastçıyı yere yatırarak linç etmeye çalışırlar, Enver Paşa muhafızlara emir vererek suikastçının halkın elinden alınmasını sağlar. Enver Paşa, infiale kapılan vatandaşlara hitaben yaptığı konuşmada, suikastçının cezasını devletin vereceğini, infiale kapılmamalarını söyler ve ilgilerinden dolayı teşekkür eder. Polisler, suikastçıyı karakola götürürler, Enver Paşa hiçbir şey olmamış gibi salona doğru yürür, halk O’na sevgi gösterisinde bulunur.
Suikastçının Ermeni Komitacı olduğu kısa sürede anlaşılmış, az önce Enver Paşa’ya hoş geldiniz diyen Ermeni Papazı Arşak KASAPYAN, Enver Paşa’dan bin bir özür dilemeye başlamış ve “ Bizden değildir Paşam, Erivanlıdır, biz O’nu Ermeni kabul etmiyoruz.” diyor, Adanalı Ermeniler, Adanalı olmayan ve karışıklık çıkarmak için Adana’ya gelen Ermenilere” Erivanlı” derlermiş. Enver Paşa, bekleme salonunda bir süre oturduktan sonra çayını içer, neşeli görünerek kasvetli havayı dağıtır ve Valilikte Vali Nazım Bey’i ziyaret ettikten sonra tekrar istasyona döner. Suikastçı, sorgulaması esnasında asıl adının Hıçır Kolaycıyan olduğunu ve Adanalı olmadığını, 1908 yılı Adana’da meydana gelen Ermeni isyanı ve Türklerin katledilmesi olaylarına katıldığı için İngilizlere iltica etmek için Mersin’e kaçtığını ve bir gemi ile Amerika’ya gittiğini itiraf eder. Ayrıca ifadesinde Amerika’da Ermeni teşkilatında görev aldığını, Enver Paşa’nın öldürülmesi görevinin kendisine verildiğini, “ Ermenilik ve Taşnak Komitesi adına bu işi yapmayı şeref bilirim.” diyen suikastçının Mihran Kavakyan sahte adı ile Birinci Dünya Savaşı yıllarında tekrar Anadolu’ya geldiğini açıkça belirtir.
Enver Paşa, trene binince Adana Polis Müdürü Hamit Bey, Vali Nazım Bey’in kulağına bir şeyler fısıldar ve Vali Bey de Enver Paşa’ya “ Suikastçıyı ne yapacağız Paşam.” diye sorunca o esnada halkı selamlayan ve vedalaşan Enver Paşa, Abdülgani GİRİCİ’nin yanında “ Görgü şahitlerinin de ifadelerini alınarak evrakını tekamül ettiriniz ve ilk trenle de yargılanmak üzere Şam’da Divan-ı Harb’e gönderiniz.” der, Vali ve diğer komutanlar ile şehrin ileri gelenleri Enver Paşa’yı Numune İstasyonuna kadar götürüp tren Halep personeline devir ediyorlar ve sağ salim Şam’a gönderiyorlar.
Çocukluk ve gençlik yıllarımda Enver Paşa’nın emrinde görev yapan askerleri, subayları ve Türkistan’da şehit olduğunda yanında bulunan ve kanlı elbiselerini çıkaran Hususi Muhaberat Müdürü Nafiz TÜRKER amca ile Enver Paşa’yı yakından gören ve hayranı olan rahmetli babam O’nun cesaretini ve soğukkanlılığını överek anlatırlardı. Şehit olurken bile kılıcı ile mitralyöze karşı savaşmıştır.
Seyhan Çağlar EMEN