Seyhan Çağlar EMEN

Seyhan Çağlar EMEN

[email protected]

DİYAP AĞA’NIN HATIRALARI- DERSİMLİLER NİÇİN İSYAN ETTİLER?

20 Ocak 2017 - 16:10 - Güncelleme: 20 Ocak 2017 - 16:18

                       DİYAP AĞA’NIN HATIRALARI- DERSİMLİLER NİÇİN İSYAN ETTİLER?

       T.B.M.M.’nin ilk Dersim(Tunceli) Mebusu olan Diyap Ağa, 1931 yılında gazeteci ve yazar Enver Behnan ŞAPOLYO ile yaptığı röportajı 27 Temmuz 1931 tarihinde Yenigün Gazetesinde yayınlanmıştır. İstiklal Harbimizin manevi önderlerinden Tunceli’nin yiğit evladı Diyap Ağa’dan öğrendiğimiz ve bugüne kadar bilinmeyen gerçekleri genç nesillere aktarmamızda ülkemizin dirliği ve milletimizin birliği yönünden faydalar vardır. Tarihi gerçekleri bilmeyen gafiller ve hainler Devletimizi suçluyor.

       1915 yılı Ermeni Tehciri esnasında, çok sayıda ortalama 20 bin Ermeni, Dersim yönüne kaçmıştır, Dersim Türkmenlerinin arasına sığınmışlardır. Bu 20 bin Ermeni Dersim’in çeşitli yörelerinde barındılar. Ruslar, Erzincan’ı işgal edince bir kısım Ermeni tekrar Munzur- Mercan arasından Erzincan’a geri döndüler, Ruslar Kemah’a kadar gelmişlerdir, Rus ordusunda Gönülle Ermeni Taburları vardı. Erzincan’a geri dönen bu Ermeniler, Rus Ordusunda bulunan Ermenilerle birleşerek yöre halkına zulüm ve katliam yaptılar. 1917 Devrimi olunca Rus Ordusu ülkesine geri döndü fakat Ermeniler katliamlara devam ettiler. Deli Halit Paşa komutasındaki Milis Kuvvetleri 13 Şubat 1918’de Erzincan’ı kurtardı, Ermeniler temizlendi, diğer Ermeniler ise Dersim’e kaçmayı başardılar.

       Tehcir Döneminde Dersim’e sığınan Ermeniler her fırsatta intikam peşinde koştular, İngiliz ve Fransızlarla irtibatlarını devam ettirdiler. 1936 yılında Atatürk, Meclisin açılış konuşmasında “Hatay’ın er geç Anavatan’a katılacağını” açıklayınca Fransa ile aramızda geriliş başladı. Bu fırsattan faydalanmak isteyen kimliğini gizleyen Ermeni asıllı Dersimliler Türk Devleti aleyhine propagandaya girişirken bir yandan da İngiltere ve Fransa ile gizli ilişki kurarak isyan hazırlıklarına başladılar. Neticede gerek Türk ve gerekse Dersimliler büyük kayıplar verdiler. Hatalarını ve içlerindeki Ermenilerin oyununa geldiklerini anlayan Dersimliler Atatürk’e itirafta bulunuyorlar.

       “ Biz namert insanlar değiliz Paşam. Biz nankör insanlar da değiliz. Ama gaflete geldik. Ben ve daha birçok Dersimli Türkiye’nin esenliği için yabancı boyunduruğundan kurtulmak amacıyla senin emrin üzerine silaha sarıldık. Bu topraklar hepimizin Paşam. Ama kendini bilmez üç beş kişi, cahilleri kandırarak buraların adını lekelemek istediler.( Sabiha                 GÖKÇEN. Bir Ömür Böyle Geçti. Altın Yay. S. 122) Atatürk’ün yaklaşımı ise şöyledir:( a.g.e. S.123) “ Hatasız kul olmaz. Birkaç kişinin hata yapmasıyla bu hataya uzaktan yakından ortak olmamışları bir tutamayız. Sizler bizim kanımızdansınız, bizim insanlarımızsınız, bu toprakların insanlarısınız. Geçmişteki ufak tefek hataları unutmaya, kin beslememeye, kardeşliğimizi sürdürmeye zorunluyuz. Ben Dersim’lilerin, nasıl temiz, nasıl asil duygulu, nasıl vatansever olduklarını yakından bilirim. Sizlerin böyle hareketlere aslı katılmamış olduğunuzdan da haberim var. Biz bir milletiz, bundan başka gidecek Türkiye’miz yok. Bunu bilir, bunu anlarsak, bizi ne içeriden ne de dışarıdan kimse yıkamaz.”

       Dersim nüfusuna kayıtlı gizli Ermenilerin oran % 20 civarındadır, % 80’ni ise Horasan’dan gelen Harzemşahların torunlarıdır. Bunların bir kısmı Ermeni kimliği ile yapamadıklarını bu sefer de “ Kürt- Zaza- Alevi” görünümler altında gerçekleştirmeye çalışmaktadırlar. Zaza diye bir millet icat etmeye çalışıyorlar, Aleviliği Müslümanlıktan uzaklaştırmaya gayret edenlerin arkasında bu gizli Ermeniler bulunmaktadır. Etnik kökenimizi seçme hakkımız yoktur, doğuştan kazanılmaktadır ancak hiç kimse kimliğini saklamamalı, inkar etmemelidir ve ülkemize ihanet etmeyeceklerini istemek de  bizim hakkımızdır. Bu ülkeye hizmet eden Türk ve Müslüman olmayan nice kahraman yurttaşlarımız vardır. Berç Efendi, Teğmen Torosyan, Papa Eftim, Marker Ağa v.s. bizim insanımızdır. Ülkemize ihanet eden nice Türk görünümlü soyu ve sütü bozukların varlığı da bir gerçektir. 

Seyhan Çağlar EMEN