Seyhan Çağlar EMEN

Seyhan Çağlar EMEN

[email protected]

BİRGİ GÖNÜLLÜSÜ OLMAK

04 Şubat 2015 - 19:50

 

BİRGİ GÖNÜLLÜSÜ OLMAK

Aydınoğlu Beyliğinin başkenti olan Birgi, bir değil birkaç medeniyetin izlerini taşır. Beldenin en eski halkı Lidyalılar’dır. Onu Pers, Hellen, Roma, Bizans, Aydınoğulları Beyliği izler. Birgi 1426’dan sonra Osmanlı Devletinin yönetimine geçer. Aydınoğulları Beyliği döneminde ilim, irfan ve kültür başkenti olan Birgi, Osmanlı Dönemine kadar önemini sürdürüştür. Aydınoğlu Mehmet Beyin Bizanslılardan 1307 yılında fethettiği Birgi, o tarihten sonra beyliğe başkent olmuştur. Aydınoğlu Mehmet Bey, Birgi’yi fethinden sonra ilk olarak Ulu Caminin yapımına başlamış v camii 1312 yılında tamamlanmıştır. Gazi Mehmet Bey, ikinci olarak Ulu Caminin avlusuna bir medrese yaptırmıştır. Bu medrese bugün mevcut değildir. Aydınoğlu meydanına Mehmet Beyin hamam yaptırdığı söylenirse de bazı kaynaklar bu hamamın Osmanlı eseri olduğunu ifade eder. Ceddimiz bir beldeyi fethettiğinde önce cami, medrese ve hamam inşa ederlerdi. Bu gelenek bin yıldan beri bu topraklarda devam etmektedir. Her yaptığı esere bir ruh ve mana derinliği katmışlardır. Bugün modern yapılarda bu ruh ve mana derinliğini göremiyoruz. Türk İslam mimarisinde cami dinin merkezidir. Cami din ilimlerini(manevi temizliği), medrese müspet ilimleri(aklın temizliğini), hamam ise maddi temizliği (beden temizliğini) ifade etmektedir.

Birgi gönüllüsü olmak ile Birgi’li olmak farklı şeylerdir. Birgi’de doğup orada yaşayan herkes Birgilidir. Birgili olmadığı halde, bir süre Birgi’de yaşadıktan sonra Birgi’de vefat eden ve ebediyen Birgili olanlar da vardır. İmam Birgivi sonradan Birgilidir. Fakat Birgiyi dünyaya tanıtan bir din alimidir. II. Selimin hocası olan Ataullah Efendi’nin 1554 yılında Birgi’de yaptırdığı medreseye müderris olarak atanmıştır. Bu medresede on yıl müderrislik yapan Birgivi Mehmet Efendi en önemli eserlerini Birgi’de yazmıştır. Aydınoğlu Beyliğinin başkenti Birgi iki önemli özelliği ile öne çıkar. Birincisi, Aydınoğlu Beyliğinin başkenti olması, diğeri büyük İslam alimi İmam Birgivi’nin bu beldeyi ilim ve irfan şehri yapmasıdır. Onun için belde müderrisler ve medreseler şehri olarak anılmaktadır.

Aydınoğlu Mehmet Bey için, gazi, adil, âlim fâzıl, mübarizuddîn gibi payeler kullanılmıştır. Ulu Camide bulunan minberde ve caminin batısında bulunan türbesinin kitabesinde de bu unvanlar kullanılmıştır. Buradan anlıyoruz ki, Birgi fatihi Gazi Aydınoğlu Mehmet Bey, ilim ve sanat adamlarını daima koruyan, meclislerinde alimleri yanından hiç ayırmayan, bilgili faziletli, ilim ve irfan sahibi bir devlet adamı olarak tanınmaktadır. Birgi Ulu Camii mimarisine bakıldığında, cami içindeki ahşap oyma işçiliğinin, pencere kapaklarında ve minberde yer alan hüsnü hatlar ile tezyinatların döneminin en önemli sanat eserleri olduğunu görürüz. Ulu camii minberini yapan Muzafferuddin Usta ve pencere kapaklarının her birinde becerilerini ve sanat zevklerini ahşaba nakış nakış işleyen kalfalarının, 700 sene önce ortaya koydukları sanatları kadar onları destekleyen Aydınoğlu Mehmet Beyin sanatı ve sanatçıyı koruyan devlet adamlığı ile sanata değer veren kişiliği yatar. Onun için Aydınoğlu Mehmet Bey için,  bir devlet adamı olduğu kadar bir kültür adamıdır da diyebiliriz. Faslı seyyah İbni Batuta Birgi’ye gelip Aydınoğlu Mehmet Beyin sarayını ziyaret ettiğinde, Mehmet Beyin meclisinde âlim ve fazıl zatların, şairlerin ve sanatkarların yanı sıra Yahudi bir doktorunun da olduğunu ifade eder.

İmam Birgivî, 52 yaşında vefat etmiş, bu kısa ömrüne elli kadar eser sığdırmıştır. Eserlerinin çoğunu Birgi’de yazmıştır. Onun en meşhur eserleri Tarikatı Muhammediyye ve Vasiyetname’sidir. Bunlardan başka Birgivi Mehmet Efendi, İslam Hukuku, Hadis, Tasavvuf ve İslam ahlakı gibi dini ilimlerle ilgili yazdığı kitaplar yanında, Arapça dil grameri sayılan Bina, Maksut ve Avamil isimli eserleri de yazmıştır. Çocuklar ve gençler için yazdığı adabı muaşeret kitapları, kendi çocukları ve ümmeti Muhammedin evlatları için kaleme aldığı Vasiyetname’si pek meşhurdur. Döneminde batıl inançlar çok yaygın olduğundan, hurafelere karşı mücadele eden ve kitaplar yazan Birgivi Mehmet Efendi bu konuyla ilgili olarak kabir ziyareti adabı risalesini yazdığı söylenir. Kitap, kabristana gidildiğinde yapılması gereken dini vazifeler ile yapılmaması gereken hurafe inançları konu almıştır. İmam Birgivi, döneminde çok tartışılan para vakıfları ile ilgili eser de yazmıştır. Bu konuda Şeyhülislam Ebu’s Suud Efendi ile ters düştüğü de söylenir. Farklı konularda eserler veren İmam Birgivî adeta ayaklı kütüphane gibidir. Eserlerinin hemen hemen hepsi günümüz Türkçesine çevrilmiştir.

Birgili olmak, Birgi Fatihi Aydınoğlu Mehmet Beyi ve onun bıraktığı eserlere sahip çıkmakla olur. Onun bize bıraktığı maddi ve manevi kültürü geleceğe taşımak hepimizin görevidir. Geçmiş değerlerini bilmeyenler geleceğe kendi imzalarını atamazlar. Yeniler eskise de, eskiler hiç eskimezler.  Bugün İmam Birgivî’yi anlamayan ve onun eserlerinden bir tanesini bile okumayan, Birgili olsa da Birgi gönüllüsü değildir. Gönüllü olmak (hiçbir menfaat kaygısı taşımadan) karşılıksız sevmektir. Fedakarlık yapmaktır, özverili olmaktır. Kültürünü özümsemek ve onu yaşatmaktır aslolan. Onlar görevlerini fazlasıyla yaptılar, bize büyük bir kültür mirası bıraktılar ve gittiler. Bu mirasa sahip çıkmak, Birgi’yi gönülden sevmekle olur.  Medeniyetin asıl sahibi bu sevgiyi yüreklerinde taşıyanlardır. Birgili olmak Birgi’de doğmak değildir. Birgi’yi seven, onu yaşayan ve yaşatan herkes Birgilidir.