Seyhan Çağlar EMEN

Seyhan Çağlar EMEN

[email protected]

AFGAN TEKKESİ

11 Temmuz 2016 - 18:38 - Güncelleme: 11 Temmuz 2016 - 18:50

 

 

                                                                AFGAN  TEKKESİ

       Afganistan’ın Kandahar Eyaletinden gelen Afgan muhacirler İran ve Hicaz yolu ile Çukurova bölgesine gelerek Adana’da Yağ Camii civarına, Tarsus’ta ise bugünkü Şehit Mustafa Mahallesine yerleşmişlerdir.  Şehit Mustafa mahallesinin eski adı Afgan(Avgan) mahallesidir, bu mahallede ikamet eden ailelerin çoğunluğu Afgan asıllı idi. Çocukluğumuzda yaşlı Afganların kendi aralarında Peştunca konuştuklarına şahit oluyorduk. Ancak gençleri Türkçeden başka bir dil bilmezlerdi.

       1900 doğumlu rahmetli Ahmet ÜNAT’ın en küçük çocuğu olan 1946 doğumlu Mahir ÜNAT’dan aldığım ve babasından aktardığı bilgilere göre Afgan ailelerin bir kısmı 1850 yılında Orta Doğu ülkeleri yönünden Çukurova bölgesine gelerek bir kısmı bugünkü Afgan mahallesine yerleşmişlerdir. Mahallemizde yaşayan en yaşlı Afgan, Şık Abdurrahman GÜRSES idi, 1950 yılında  yaklaşık yüz yaşında vefat etmiştir, mezarı şehir kabristanında bulunmaktadır. Şık Abdurrahman’ın üç oğlu ve bir kızı olmak üzere dört çocuğu vardı, hepsi de vefat etmiştir. GÜRSES ailesi Afganların hamisi idi, yoksul Afganlara yardım ederlerdi,  Aziz ve Mehmet GÜRSES amcalar mescidin tüm ihtiyaçlarını karşılardı.

       Afganistan dışında Kudüs’te, İstanbul’da ve Tarsus’ta Afgan Tekkeleri vardır, İstanbul’daki Afgan Tekkesi kısmen yanmıştır. Tarsus’ta Küçük Minare( Melik Tahir) Camiinin hemen yanı başında dikdörtgen planlı olarak 1850-1855 yılları arasında yapılmış bir Afgan Tekkesi vardı, 1925 yılında çıkarılan Tekke ve Zaviyelerin Kapatılması Kanunu gereğince kapatılmıştır.  Tekkenin dış kısımlarında yan yana sıralanmış olarak dükkanlar, lokanta, kahvehane, fırın, umumi tuvaletler, boyahane yer almıştı. İç kısmında ise hücre şeklinde yapılmış odalar mevcut idi, bu odalarda hiç evlenmemiş veya ailesinden hiçbir kimsesi kalmamış ve tek başına yaşamak zorunda yaşlı yoksul Afganlar barınmakta idiler. Bazıları şemsiye tamir ederek, bazıları çerçilik, çarkçılık( Bıçak bileme)  yaparak geçimini temin ederlerdi. Yoksul olmalarına rağmen asla dilenmezlerdi, Afganlar çok inat, dindar, inançlı fakat zor işlerde çalışmayı sevmezlerdi, basit işlerde çalışırlardı, gençleri öğrenim görmeye meyilli idiler.

       Tekkenin ortasında  sekizgen şeklinde bir şadırvan yer almıştı, mahallede su kesintisi olunca bu şadırvana testi ve güğüm ile su doldurmaya gidince bazı yaşlı Afganlar bizleri kovalardı. Tekkedeki odalarda elektrik yoktu, gaz lambası ile aydınlanırlardı, akşam olunca karanlık olurdu, tek başımıza gitmeye korkardık. Akşamları, yaşlı Afganlar aç yatmasınlar diye annem ve komşular bizimle yemek gönderirlerdi, burada kalan yaşlılarımızın gıda ve elbise ihtiyaçlarını mahalle halkı temin ederdi. İstiklal Harbinde bütün güçleri ile Kuvva- i Milliye’yi desteklemişlerdir, Fransız ordusundaki Müslüman Hintliler, Sudanlı, Cezayirli askerlerle gizli irtibat kurarak elde ettiği bilgileri Milli Kuvvetlere aktarmışlar, istihbarat alanında büyük hizmetler vermişlerdir. Tarihçi, gazeteci Taha TOROS, “ Kurtuluş Savaşında Çukurova” adlı eserinde Afganların yaptığı fedakarlıklardan övgü ile bahsetmektedir. Afgan Mücahitler ile Fransız ordusundaki Müslüman askerler arasında kullanılan parola meşhur olmuştur. “Ene Müslimin, Ente Müslimin.( Ben Müslümanım, ben de Müslümanım.)

       İki gözü görmeyen  Gaffur Emmi vardı, çocukken elinden tutar gezdirirdim, Acem oğlunun çay ocağına götürürdüm, gayet temiz giyinirdi, O’na kimler maddi yardım yapıyordu, bilemiyorum. Akşamları yemek götürürdüm, annem her akşam bir tabak yemek gönderirdi. Vefat ettikten sonra öğrendik ki kendisine verilen paraları biriktirir, Afgan mahallesinde ikamet eden,  para gönderecek kimsesi olmayan yoksul, yetim ve öksüz askerlere gizlice para gönderirmiş, duyunca şaşırmıştık. Gaffur Emmi, yoksul ama asil ve hayırsever bir insandı, bana Küçük Hafız diye hitap ederdi. 1960 yılından sonra Afgan Tekkesi  istimlak edildi ve yerine belediye Binası ve meydan yapıldı, bir tarihi eser  yok oldu.

Seyhan  Çağlar EMEN