Naci YENGİN

Naci YENGİN

Genel Yayın Yönetmeni
[email protected]

TÜRKİYE’Yİ KUŞATMA HAREKATINA KARŞI MİLLİ SEFERBERLİK ZAMANI

19 Ağustos 2016 - 19:22 - Güncelleme: 19 Ağustos 2016 - 22:31

TÜRKİYE’Yİ KUŞATMA HAREKATINA KARŞI MİLLİ SEFERBERLİK ZAMANI

NACİ YENGİN

www.tarihistan.org

 


Türkiye’nin vakit kaybetmeden topyekûn askeri, siyasi, ekonomik, milli seferberliğini başlatması gerekmektedir. OHAL kapsamı genişletilmeli ulusal ve uluslararası alanlarda Türkiye’nin milletiyle devletinin bölünmez bir bütün olduğu tüm dünyaya gösterilmelidir. Tıpkı Milli Mücadele döneminde olduğu gibi! Yaşanılan süreç yeniden Milli Mücadele sürecidir!
Türkiye’nin içeriden ve dışarıdan ABD ve NATO tarafından kuşatılmaya çalışıldığı ayan beyan ortadadır! Bu kuşatmayı yarmak için topyekûn milli seferberlik gerekmektedir. Türkiye’nin içeriden birbirine düşürülmesi dışarıda PKK ve PYD merkezli bir kukla bir devletle çevrelemesi hızlanmıştır. Buna karşı gerekirse Rusya, Iran Suriye ile ortak harekât gerçekleştirme seçenekleri masaya yatırılmalıdır. 
Türkiye’nin İslam coğrafyası ile bağları koparılmakta, coğrafi yalnızlığa doğru hızla itilmektedir. Batı ve ABD’nin 100’dan fazladır devam ettirdiği Türkleri ve İslamiyeti Anadolu’dan ve gerekirse Ortadoğu ve Afrika’dan tamamen silmek amacına yönelik kuşatma mutlaka yarılmalıdır. Yarılacaktır. 
Türkiye’nin ABD, Batı ve NATO kuşatmasını yarmasında milli mutabakat zemini oluşmuş siyasi partiler milli mutabakat zemininde anlaşmıştır. 
Ekonomik göstergeler normal seyrindedir. Halk, ekonomi çevreleri, asker ve millet Kurtuluş Savaşından bu yana hiç olmadığı kadar devletinin yanındadır.
Siyasi kararlılık ve kuşatma harekâtına karşı alınacak her türlü kararda milletin desteği her zaman devletinin arkasında olacaktır.

Türkiye, Kurtuluş Savaşı yıllarında İngiltere, Fransa, ABD’nin desteği ile Batı Anadolu, Güney, Akdeniz ve Doğu bölgelerinden kuşatılırken şimdilerde Güneyden kuşatılmakla karşı karşıyadır. Türkiye’nin yapması gereken Doğu ve Güneydoğu insanını merkeze çekmek ve bu kuşatmayı Güneyden başlayarak yarma ve milli seferberlik mücadelesine hız vermektir. Teröre karşı başlatılacak milli seferberlik etkisini kısa zamanda gösterecek, gerek bölge halkı gerekse Türkiye’nin her tarafından yükselecek gür ve etkili seda karşısında içeriden kuşatma kısa zamanda yarılacaktır. Ki bunun en güzel görüntüsü 7 Ağustos’ta Yenikapı mitinginde gösterilmiştir.

Dışarıdan başlatılan ve 100 yıldan fazladır devam eden Arap, Afrika ve Acem İslam dünyası ile Türkiye’nin arasında ikinci bir İsrail devleti kurma çabaları Suriye, Mısır, İran, Rusya ve Çin’le yapılacak uluslararası antlaşmalar, ekonomik ve askeri işbirliği ile; dostları genişletmek, düşmanları azaltma polkalarıyla yarılabilecektir.

Yeniden Milli Seferberliğin gerekli şartlarından birisi iç huzur ve vatanın bağımsızlığı ise diğer şartı da vatan sınırlarına yönelik tehlike ve tehdit algısıdır. Son dönemde bu algı fazlasıyla mevcuttur.

Türkiye’nin Güney sınırlarında başlayan kuşatma politikası 1990 I.Körfez Savaşıyla yeniden uygulamaya konulmuş ve Türkiye’ye verilen her türlü sözlü güvenceye rağmen Türkiye’ye tehdit algısı ve Türkiye’ye karşı Batı, ABD, İsrail ve NATO’nun teröre olan desteği ve sempatisi günümüze kadar deva etmiştir.

Şüphe götürmeyecek bir gerçek var ki o da Türkiye’de PKK'nın patlattığı bombaların gerçek amacının sınırımızda kurulacak bir PYD ve PKK devletini hızlandırmak, bu arada Türkiye’yi içeride hapsetme politikasıdır. Harita budur ve bu harita içerisinde kurulması düşünülen terör devletiyle Türkiye’nin kolu kanadının kırılmak istendiği, İslam dünyası ile olan kültürel, ekonomik ve tarihi bağları koparılmak istenmektedir. Buna karşı Türkiye’nin acilen tarihi, kültürel, askeri ve uluslar arası reflekslerini harekete geçirmesi gerekmektedir.

Aksi halde Sevr paçavrası tekrar önümüze konulacak ve Türkiye orta Anadolu’ya hapsedilmek istenecektir.

O halde “Ya İstiklal ya da İstiklal!” başka bir çözüm yolu ve formül yoktur!