Naci YENGİN

Naci YENGİN

Genel Yayın Yönetmeni
[email protected]

ŞEHRİN GELECEĞİ

16 Mart 2018 - 12:06 - Güncelleme: 16 Mart 2018 - 12:28

Şehrin geleceği

Naci YENGİN


"Ol mahiler ki derya içredir deryayı bilmezler." Fuzuli boşuna bu sözü söylememiş.

Baksanıza yüzyıllardır geçerliliğini devam ettiriyor.
İnsanoğlu hazinelerinin kıymetini bilmiyor ya da farkına varıncaya kadar iş işten geçiyor. 
Manisa'da yaşayanlar aynı gün içinde iki farklı mevsimi yaşayabiliyor.
25 Şubat 2018 Pazar günü dağa doğru çıkıp Sultan Yaylası’ndan At Alanına doğru gittik. Manisa'da 10 derece olan sıcaklık 0 dereceye kadar düştü. Üstelik şehrin kirli havasından, boğucu kasvetinden kurtulup bir anda kendimizi temiz hava ve oksijenin ortasında bulduk. 
Dumanlı dağda bizi bekleyen asıl sürpriz ise karla kaplı orman ve dağın muhteşem renk cümbüşüydü. 
Manisa'nın o kadar imkânı var ki keşke layık olduğu şekilde değerlendirilebilse! 
İzmir plakalı arabalar daha fazla görünüyor zirvede.
Kar yağışı, yılkı atları, orman ve oksijen deposu olan ve üstelik şehrin neredeyse burnunun dibinde bulunan bu nimetlerden faydalanmasını bilemiyoruz maalesef!
Fazla değil birkaç proje ve yolun düzenlenmesi ile şehir insanını Dumanlı dağa çıkarmak kolay. Ancak yetkililerin ormanları gözü gibi koruyacak önlemler alması gerekiyor. Korkarım yakın zamanda ormanlar talan edilecek!
Manisa’nın turizm gelirlerini arttırması ve yaşam alanlarını genişletecek projeler yapması gerekiyor. Aksi halde Sultan Yaylası, Turgut Alp ve At Alını elimizden çıkacak. 
Göz göre göre yılkı atları kaçacak.

Osmanlı’dan itibaren şehzadelerin tatbikat alanı ve yazlık konaklama merkezi olarak kullandıkları yaylalarımızı gerektiği ölçüde sahip çıkamayıp şehrin kalkınması, nefes alması, sosyal ve ekonomik hayatına katkı sağlaması anlamında hala neden kullanamadığımız sorusu herkesin ortak sorusu ve sorunu olmasına rağmen konu ile ilgili ciddi girişimlerin bir türlü gerçekleştirilemiyor olması da ayrı bir muamma olarak durmaya devam ediyor.

Ancak kim ne derse desin Sultan Yaylası, Turgut Alp ve At Alanı Manisa’nındır. Manisalılar el birliği ile bu hazinelerine sahip çıkmazlarsa korkarım elimizden gidecektir. Son dönemde yapılan bazı olumlu çalışmaların elbette farkındayız ve takdirle karşılıyoruz. Ancak bu mesele bütün Manisalıların ortak meselesi ve bizce geleceği olarak görülmedikçe akamete kalmaya devam edecektir.

Yıllar önce bizim de içinde bulunduğumuz bir girişimle özel mülkiyet alanına turizm, sağlık sporları ve sporcu kamp alanları kazandırılmak istenmiş ancak bazı çevreler buna engel olmuştu.

İyi mi oldu? Kim kazandı?

Sonuç ne olursa olsun Manisa bir şekilde kaybediyor!

İnsanlar yaz kış şehir dışına akıyor ve dinlenmek amacıyla farklı alternatif arayışına giriyorsa bunda Manisalıları rolü çoktur!

Atların özgürce yaşadığı, insanların birkaç saatliğine de olsa rahat bir nefes alabileceği yaşam alanları, spor ve sağlık merkezleri, yaz ve kış turizm kamp alanları, botanik ve hayvanat bahçeleri, golf sahaları, at yetiştirme çiftlikleri, okçuluk, seyislik gibi tarihi Türk sporunu destekleyen birçok konudan oluşan projelerin gerçekleştirilmesi için Manisa’nın imkânları birçok şehri kıskandıracak kadar fazladır. Ancak imkânları mümkün kılmak için irade ve kararlılık gereklidir.

Müteşebbis ruh olmadan hiçbir hedefe ulaşılamayacağını Manisalılar daha iyi bilir!

Birkaç saatliğine de olsa dinlenmek amacıyla çıktığımız Manisa dağının zirvesinden Manisa ovasına bakarak şehre dair düşlere dalmak ve karla kaplı zirvelerde zihnimizi kardelenlerin hayata göz kırpması gibi şehrin geleceğine göz kırpmak farklı bir duygu. www.tarihistan.org