Naci YENGİN

Naci YENGİN

Genel Yayın Yönetmeni
[email protected]

Manisa Tren İstasyonu

27 Mart 2018 - 23:02 - Güncelleme: 27 Mart 2018 - 23:11

Manisa Tren İstasyonu

            

Sabahın erken saatleri bir şehri dolaşmak için en uygun zamandır bazen.

Öyle ki sabahın dinginliği ve hafif esen lodosun ağaran saçlarınızı okşayışı başka bir duyguyla değişilmeyecek kadar huzur vericidir.

            Bu sabah kimselere sezdirmeden ocak ayının soğuk psikolojisine aldırmadan evden çıktım. Ayaklarım her nedense tren yoluna doğru sürükledi bedenimi.

            Dile kolay yıllarca aynı yolu ve aynı rayları çiğneyen ayaklar ve beynin bir oyunu gibi geldi önce. Ancak daha sonra raylar üzerinde dolaşırken anladım ki öyle değil. Ben de istiyorum raylarla konuşmayı. Ben de trenlerin tiz sesleriyle irkilmeyi istiyormuşum.

            Lise yıllarım yatılı okulda geçtiği için kara trenlerde bazen biletli bazen de yolcuların arasına sızıp bilet almadan Salihli’ye gider gelirdim. Turgutlu’ya dayımlara gittiğim de olurdu kara trenlerin koridorlarında.

            İki saatte Salihliye varır ve istasyonda trenden iner inmez yaptığım ilk iş saçlarımı, yüzlerimi is ve kömür tozlarından temizlemek olurdu.

            Ocak ayına aldırmadan lodos bütün mevsimi yumuşacık yapıyor. Yazları meltemin nefesi kışları ise lodosun etkisiyle sabahları eğer hava açıksa ve eğer biraz da bencileyin hülyaları dost edinen bir yapınız varsa deymeyin keyfinize!

            Bu istasyon çok şey verdi hülyalı satırlarıma. Hakkını yiyemem buraların. Buralarda yazdım ilk şiirlerimi. Buralarda tanıdım günaydın demeyi, selamlaşmayı ve buralarda tanıdım memleketimin insan manzaralarını.

            Her ne kadar art niyetli amaçlar için yapılmış olsa da Avrupa’nın Osmanlı topraklarında tren yolu yapma çabaları yine de tren yolu ve tren istasyonun Osmanlı’ya ve bu şehre kattığı çok değerler oldu.

            Manisa tren yolu hattının önemli bir boşluğu doldurduğu ve bu amaçla İngiltere ve Fransa arasında ciddi rekabetin yaşandığı biliniyor.

“1863 yılında Edward Price adlı bir İngiliz tüccar İzmir- Kasaba (Turgutlu) demiryolu hattının inşaat iznini aldı. Böylece Gediz Havzasının tarımsal ürünleri de İzmir’e ulaşabilecekti. Bu arada Osmanlı sermayesi ile İzmir- Kasaba Demiryolu Şirketi kuruldu. İzmir- Kasaba, Manisa- Soma hattının İngilizler, Soma- Bandırma ve Alaşehir-  Uşak hattını Fransızlar inşa etti. Demiryolu 1865 yılında Menemen ve Emirâlem’i geçip Manisa’ya ulaştı. Bugünlerde Avusturyalılar Gediz deltasının yönünü değiştirdiler. 

Kasaba (Turgutlu)’ya demiryolu 1866’da ulaştı. Demiryolu işçilerinin yol açmada kullandıkları pulluğun kara saban yerine tarımda kullanılmaya başlanmasıyla birlikte tarım üretimi arttı. Demiryolu 1875’te Alaşehir’e, 1887’de Uşak’a, 1890’da Kırkağaç’a, 1812’de Soma ve Balıkesir’i geçip Bandırma’ya ulaştı.”1

         Ancak her ne sebepten açılmış ve ne gibi maceralara sahne olmuş olursa olsun bu sabah tren garının yanından bir simit alıp istasyondaki çay bahçesinde çayımı içmeme kimse mani olamaz.

         Eğer vaktiniz olursa her zaman olmazsa bir hafta sonu lodos ya da meltemin estiği bir sabah vakti çıkıp tren yolunun yanında bir çay içip gelen trenlere ve inen yolculara bakıp eski günleri hatırlamak isterseniz yeni yüzüyle tren yolu ve tren garının restore edilmiş hali sizleri her zaman bekleyecektir…

    Hızlı tren seferlerini bir an önce başlaması İzmir-Alaşehir, İzmir- Bandırma güzergâhları çok önemli bir rahatlama sağlayacak ve ekonomiye katkıları büyük olacaktır. Ancak şehrin ikiye bölünmesi de ayrı bir sıkıntıyı da beraberinde getirecektir.

1 İzmir Ticaret Tarihi, Haz. Hitay Baran, İzmir 2003,Sayfa 8