Naci YENGİN

Naci YENGİN

Genel Yayın Yönetmeni
[email protected]

İSTANBUL

23 Ekim 2019 - 09:03 - Güncelleme: 24 Ekim 2019 - 23:26

İSTANBUL

18 Ekim 2019 Cuma gününden itibaren bir süreliğine İstanbul’daydım.

İstanbul benim için sadece gidilen, gidip dönülen ve uğradığım bir şehir değil. Hayat yumağının düğüm noktası, tam da ortası…

İstanbul benim için sadece gelip geçtiğim devasa bir şehir değil. O anlamıyla, tarihiyle bir şehir. Ruhuyla, ismiyle müsemma bir şehir… Ancak çoktandır kendini aramaya devam ediyor.

Bazen selamlaşır ve hasbıhal ederiz İstanbul'la. Her zaman olduğu gibi gidip Yedi Tepeli Şehir’le buluşacak ve hasret giderecek olmanın engin hazzını topraklara ayak basmadan duymaya başladım bile.

İstanbul her zaman vakur her zaman albenilidir. Gerdan kırar şehla gözlerle süzer bağrına basacağı insanları.

İzmir havaalanındayım. Sis yoğun uçak seferleri gecikmeli. İnsanlar bekleyişte.

Tedirgin gözlerde ziyadesiyle sıkılmışlık hâkim.

Yüzler gergin ve somurtkan. Endişeli bakışlar acabaların peşini bırakmıyor.

Varılacak menzil ırak. Saatler geçmek bilmiyor

Zaman uğramaz kanatların gölgesine

İstanbul’a gönüllü kuşlar, martılar, karabatak uğramaz.

Güvercinler gökdelenlere uğramaz.

Kuşların geçmediği semtlerde eğleşmez huzur, eğleşmez gönül

Semaya açılan gönüller yedi kat göklere çıksa da nereye kadar uzanır eller

Gökyüzüne, görklü göklere, Tanrıya ulaşacak bir gönül olsa belki yeter diyor bir yanım

Pilot 30 bin fitte uçtuğumuzu hatırlatmasa

Gönüllerin yükseldiği makamların yüceliğini kim hesap edecek

Süzülen kanatlarla birlikte önce dağlar, ormanlar, beton, çok katlı insan zindanları karşılıyor, şehrin silueti beliriyor… ve yollar, bitmeyen kıvrım kıvrım caddeler, yollar… karşılyor, yakalayıp kendine çekiyor bütün benleri.

Birazdan kalkacak devasa gövdesiyle kocaman bir Anka. Kuş misali sislerin arasından bulutlara kanat çırpan kuşları takip edeceğim. Ben mi kuş gönüllüyüm yoksa kuşlar mı ram olmuş İstanbul’a.

Kuş misali havalarda bir yerlerde kanat çırpıp duruyor

İstanbul’da bir havaalanı

Yeni mi yeni, İstanbul kadar

Havada kaldığınız süre kadar

Dolaştırır insanı

“İstanbul” demişler adına

İlk durağım neresi olmalı, ilk adımım nereye varmalı?

Erenler olmalı, Beyazıt, sahaflar, mavi camların gölgesinde soluklanmalı, Eyüp’te nefeslenmeli, Piyer Loti’den Haliç’e doymalıyım. Fethin kapısından yeniden geçmeli ve Şehzade Mehmet’in girdiği surlardan yeniden, döne döne girmeliyim gönüllere girer gibi. Fatih’e varmalıyım.

Çamlıca’nın rüzgârında savurmalıyım ak saçlarımı

Tarihe yaslanmalı ve yarını, yarınlara bakmalıyım.