Naci YENGİN

Naci YENGİN

Genel Yayın Yönetmeni
[email protected]

II. Murat, Manisa ve Türkçe

22 Mart 2018 - 20:13 - Güncelleme: 24 Mart 2018 - 10:57

 

II. Murat, Manisa ve Türkçe

Manisa’nın Osmanlı tahtına kimin geçeceği konusunda ne kadar önemli olduğu gelen şehzadeler ve Manisa’dan tahta çıkan hükümdarların niteliklerinden; Manisa’ya oğlunu şehzade olarak göndermek isteyen şehzade analarının saray çekişmelerinden de anlaşılabilir.

Yıldırım Beyazıt’ın oğlu Süleyman Çelebiden itibaren Saruhan Sancağı şehzadelerin tercih ettiği ve hükümdar namzedi olarak görüldüğü yönetim merkezidir.

Yıldırım Beyazıt’ın oğulları Ertuğrul ve Süleyman Çelebi’den itibaren III. Murat’ın Oğlu III. Mehmet’e kadar Manisa şehzade şehir olarak el üstünde tutulmuştur.

Manisa şehzadelerin valilik yaptığı sancak şehri olmanın yanı sıra mimari, müzik, eğitim, dini, bilim, sınai, zirai, siyasi, askeri… Alanlarda da Osmanlının önemli şehirlerden birisi olduğunu gösterir.

Manisa’da Saruhan beyliği ile başlayan imar, eğitim, bilim, dini, sanat, ekonomi ve siyasi çalışmalar Osmanlı ile devam etmiş II. Murat’la beraber her alanda Manisa Osmanlı şehirleri içinde namzet sancak merkezi haline gelmiştir.

1444’te Edirne- Segedin Anlaşmasıyla Balkanlarda kalıcı barış isteyen II. Murat Manisa’daki şehzade 12 yaşındaki II. Mehmet’i tahta çıkarmış ve kendisi ilim, sanat, müzik, mimari, dini, edebi, şiir alanlarında çalışmalar yapmak amacıyla Saruhan sancağı Manisa’yı tercih etmiştir.

Saruhan Sancağı açısından 1444-1446 yılları büyük önem taşır. Zira bu dönemde Osmanlı devletinin başkentliğini yapan şehir Manisa’dır!

II. Murat’ın oğlu şehzade Alâeddin’in ani ölümü üzerine tek varis olarak II. Mehmet’in hükümdar namzedi olarak kalması II. Murat’ın Edirne-Segedin Anlaşmasından sonra Manisa’ya gelmesi ve II. Mehmet’in Edirne’de Osmanlı devletinin başına geçmesi sıradan olaylar değildir. Devlet içinde II. Mehmet’in padişahlığına karşı olanlar, II. Murat’ın Manisa’ya çekilmesini istemeyen bazı çevreler bu dönemde ön plana çıkmış ve genç yaşta padişah olan II. Mehmet’in kararlarına rağmen Osmanlı yönetimi ile ilgili emirleri bizzat Manisa’ya gelerek II. Murat’a sormaları, II. Murat’ın Manisa’da elçiler kabul etmesi, devlet adamlarını ağırlaması, şairler meclisi kurması yönetim merkezi olarak Edirne sarayı ayarında Saray-ı Amire’yi yaptırması(1445)  Saruhan Sancağı Manisa’nın Osmanlı devletinin fiili yönetim merkezi gibi algılanmasına, kabul edilmesine neden olmuştur. Bu dönemde Edirne sarayından çok Manisa sarayı öne çıkmıştır. “Manisa sarayı II. Murad ile birlikte adeta “gölge payitaht” vasfı kazanmıştı.” II. Mehmet “Rumeli Sultanı”, II. Murat ise “Anadolu Sultanı” olarak anılmaktadır.[1]

Saray-ı Amire ile ilgili elimizde Evliya Çelebinin anlatımında bahsettiği ayrıntılı anlatımdan başka anlatım yoktur. Nakkaş Osman’ın Şemailnâme-i Ali Osman'da yer alan Saray-ı Amire minyatüründen yola çıkılarak II. Murat döneminde yaptırılan bu sarayın sadece 1700’lü yıllardaki minyatürüne sahibiz. Daha gerilere doğru görsel bilgiye sahip değiliz.

II. Murat’ın Manisa’da sanat icra edip şairler meclisi kurduğu, şehrin sosyo ekonomik ve mimari dokusunda önemli çalışmalar yaptığını söylemek mümkündür.

Türkçeye tercüme edilen eserlerin bile dilini beğenmeyerek ikinci defa tercüme edilmesini isteyen, hatta Karamanoğlu İbrahim Beye sevdegname olarak bilinen meşhur yemini Türkçe olarak yaptıran II. Murat Hanın Türkçeye olan hizmeti pek fazladır. Türkçe Anadolu’da itibar kazanmasına rağmen bu çok da kolay olmamıştır. On dördüncü yüzyılda yaşayan ve Garipname adlı Mesneviyi yazan Âşık Paşa bu eserinde:

Türk diline kimseler bakmaz idi /Türklere hergiz gönül akmaz idi,/ Türk dahi bilmez idi bu dilleri/ İnce yolu ol ulu menzilleri

(Kimse Türk diline değer vermez, Türklere asla muhabbet duymazdı, Türklerin kendileri dahi, kendi dillerine değer vermez, ince ve uğraşılı bu dili iyi kullanmazlardı)[2]

II. Murat’ın isteği ile Muînüddîn bin Mustafa tarafından yazılan  “Mesnevî-i Murâdiyye” eseri XV. yüzyılın ortalarına doğru 1436 yılında yazılmıştır. Eser Türkçe’nin gelişimi ve yazım dili itibarıyla alanında en önemli eserler arasında gösterilir.[3]

Eserde : “Kavmine kendü lisânıyla nüzul/ Eyledi küllî nebî vü hem resul

Biz de Türkî dil ile şerh eyledük/ Kavmümüze dilleriyle söyledük” diyerek Türkçe’nin önemi özellikle vurgulanmaktadır.

II. Murat’ın Manisa’da bulunduğu kısa süre içerisinde yaptığı çalışmalar detaylı olarak incelenmeye muhtaçtır. Manisa’da görev yapan şehzade ve padişahların çalışmaları yeni bilgiler ışığında yeniden yazılmalıdır. www.tarihistan.org

 

 

 

 

[1] Feridun M. Emecen, Fetih ve Kıyamet-1453, İst. 2012, s.51

[2] Suat UNGAN, “Türkçenin Yazı Dili Oluşum Sürecinde Karşılaştığı Bazı Tutumlar” Dumlupınar Ün. Sosyal Bil. Dergisi, Sayı: 20, Nisan 2008, s.307vd

[3]  Mu’inin Mesnevi-i Muradiyesi- Mesnevi Tercüme Şerhi, Çev. Kemal Yavuz, Aralık 2007 Konya, s.13