Naci YENGİN

Naci YENGİN

Genel Yayın Yönetmeni
[email protected]

EVDE KAL

04 Nisan 2020 - 23:12 - Güncelleme: 04 Nisan 2020 - 23:37

EVDE KAL             

"Evde kalmak" deyimi genellikle evlenemeyen, yuva kuramayanlar için kullanılırdı. Şimdilerde "sağlıkla kal" anlamında kullanıyor. Zaman ve şartlar deyimlerimize yeni anlamlar yüklüyor. Mesele toplum sağlığı olunca “evde kalmak” deyim olmaktan çıkıp zorunluluk halini alıyor. Yalnız kendi sağlığı değil insanların sağlığını düşünenlerin gönülden benimseyip desteklediği uygulama “ev”, “hane” yi yeniden hatırlattı. Günümüz ekonomik ve sosyal hayatı içinde insanların, evlenenlerin evleri konaklama, yeme içme, barınma ve hatta otel olarak kullanma; adresinin belli olduğu yer şeklinde algılamaya başladığı günden bu yana evlerimiz ev olmaktan çıkmıştı.

Son bir ay içinde evinden çıkmayan, çıkamayan özellikle 50 yaş ve altı insanlar ev, aile, aile içi iletişim, anne, baba, büyük- küçük kavramlarını uzun zamandır belki de ilk kez uzun süre yaşayarak gördüler. Çoğu insanın kendisiyle baş başa kalmaktan korktuğu, kendisini dinlemeyi unuttuğu bir çağdayız. Bir şeylerin emrinde yaşadığımız, bizi mutlu ettiğine inandırılmış hayatta çoğunluk içinde yalnız yaşayan ve kendine, kalbine dönen insanları yadırgayarak baktığımızı da söylemeliyiz.  

Halbuki çoğunluk içinde yalnızlığın girdabında çığlık atan ancak çığlıklarını psikologların seans başı yüklü paralar alarak lütfen duyduğu çağdaş insan mı daha yalnızdır yoksa hayatı, insanı, erdemi, yaradılışı, çevreyi, tüm canlıları aynı gözle görenler mi? İki farklı hayat ve düşünce arasındaki farkı her iki durumda yaşayıp tecrübe etmeyen bilemez. Ancak bilenler, anlatanlar, tecrübe edenler ve daha da önemlisi sayıları az da çevremizde görüp tanıdığımız bazı ademoğullarının hayata, insana, çevreye, eşyaya, manaya, maddeye olan bakışları- yaklaşımlarından anlıyoruz ki yalnızlık diye bir dertleri yok. Öyleleri için haneler gerçek hane, mutluluk gerçek mutluluktur. Para, mal-mülk çok da önemli değil öylelerine göre.

İnsan olmak ve insanlık erdeminin gereklerine göre düşünmek ve yaşamaya çalışmak en büyük mutluluk olsa gerektir…

Zor olan evde kaldığımızda evimizi ocağımızın tüttüğü mekân olarak görmekten geçiyor.

Gayet basit gibi görünen ancak insan tarafından zorlaştırılan sözüm ona modern hayat zaman içinde evimiz, hanemiz ve insanın bile isteye esir olduğu, hatta köleleştiği hayat tarzı haline geliyorsa burada ciddi bir sıkıntı var demektir.

Üzülerek söylemek gerekir ki çoğu insanımız için evler kutsal yuva olmaktan çoktan çıkmış görünüyor.