Naci YENGİN

Naci YENGİN

Genel Yayın Yönetmeni
[email protected]

CUMHURİYET

29 Ekim 2019 - 22:51 - Güncelleme: 31 Ekim 2019 - 09:41

CUMHURİYET

Cumhuriyet Türk tarihinde uygulamalarıyla fiilen yaşayan bir düşüncedir. İsim olarak görülmese de fiili olarak cumhuriyet düşüncesi yaşana gelmiştir.

Cumhuriyet gerçek halk yönetimiyle ve parlamenter demokrasi ile taçlandırıldıysa buna benzer bir uygulama Türk Kurultayında mevcuttur. Kurultaya seçilen temsilciler rastgele seçilmezler. Boyun temsilci olarak Kurultaya katılır ve ülke yönetimine doğrudan katkı sağlarlardı.

Türk yönetim anlayışında kadınların da en az erkekler kadar söz hakkının olduğu görülmektedir. Hükümdar hanımları ve boyun ileri gelen temsilcileri arasında Kurultay ve devletin önemli birimlerinde görev almış birçok kadından bahsetmek mümkündür. Hatta bazı dönemlerde ülke yönetiminin kadınlar tarafından gerçekleştirilmiş olduğu görülür.

Türkiye Cumhuriyetinin ilanında gerçek halk idaresine geçme ve Türk töresini canlandırma anlayış ve amacını görmek mümkündür. Hatta Ön Türklerden (Proto-Türk M.Ö 10.000’den itibaren) itibaren Türk inanışı olarak kabul ettiğimiz “Haniflik” yerini İslam sonrası “Maturidilik” felsefesine bırakmıştır. İslam dairesine giren Türklerin çoğunlukla Maturidilik ve Alevi Türk inancını benimsemeleri üzerine yapılmış araştırmalar çok azdır.

Türk tarihini her yönüyle bir bütün olarak incelemek gerekmektedir. Ancak her nedense genel geçer anlayış Türkleri İslam öncesi ve İslam sonrası diye bölme gibi bir hataya düşülmüştür.

Atatürk önderliğinde kurulan Cumhuriyet Türkiye’si bu anlayışı yıkmıştır.

Cumhuriyet yönetimini incelerken sadece devlet yönetimi olarak ele almak milli karakter, dil, tarihi süreç, kadının yeri, sosyo-ekonomik dinamizm, devrimci ilerlemeci-Maturidi anlayışlarını bir bütün olarak değerlendirmek gerekmektedir.

*

Türkiye Cumhuriyeti bir ilerleme ve durağancılığa karşı harekete geçme anlayışıyla kurulmuş rejimdir. İdeal Cumhuriyet yönetimi her ne kadar Dört Halife Dönemiyle anlatılmak istense de bu bakış açısı eksik ve Türk tarihinde görülen yönetim anlayışlarını örtme tehlikesini de içinde barındırmaktadır.

Osmanlı’da yüzyıllarca tarih adı altında İslam tarihi okutulmuştur. Osmanlı son dönemde bu anlayışa karşı bir uyanış görülse de Cumhuriyet dönemine kadar gerçek Türk tarihi ve Türk yönetim anlayışının benimsendiğini söylemek güçtür.

Bize göre Türklerin İslam öncesi ve İslam sonrası yönetim anlayışlarında bir değişiklik yaşanmamıştır. Ancak tarihe, dine, gelişmeye, üretime, icada bakışta Yavuz Sultan Selim sonrası bir değişimin; zihniyet değişiminin yaşandığını görmek mümkündür. Özellikle köklü Türk Bey ve boylarının yönetimden dışlanması her ne kadar Osmanlı hâkimiyetini pekiştirme gibi bir amaç güdüyorsa da aynı zamanda Türklere karşı, inanç, hayata bakış, Türkçe, Maturidilik, Alevi Türk anlayışları da körüklemiştir.

Cumhuriyetimizin kuruluşunun 96. yılını hep birlikte kutladık. Ancak 96 yıl gibi uzun bir asır tecrübesi olan Cumhuriyet yönetiminde Cumhuriyetin kazanımlarının tarihi köklerine yeterince inilememiştir.

Köklerden uzak bir rejimin ayakta kalması mümkün değildir. Hâlbuki Türkiye Cumhuriyeti M.Ö 10 bin yıllık bir tecrübenin üzerinde oturan kadim bir devlet gibi hareket etmek durumundadır. Kazanımların üzerine konacak yeni kazanım ve idealler Türk tarihine, devletin ideallerine ve ilerlemeci Türk anlayışına her zaman uygundur ve gerekliliktir.