Naci YENGİN

Naci YENGİN

Genel Yayın Yönetmeni
[email protected]

TAŞLARI KİM YUVARLIYOR!

21 Eylül 2014 - 21:05

TAŞLARI KİM YUVARLIYOR!

 

Laf ola merhem ola!

Türkiyede insanlar yüz yıldır sustu, susturuldu. Türkiye uzun zamandır ilk kez konuşma niyetindedir. Bu ortama doğru gelinmiştir. Buradan geri dönüş olmayacaktır. Olmamalıdır. Geri dönüş  niyetinde olanlar bilmelidir ki ya ideolojilerinde ya da peşinden koştukları liderlerinde bir sıkıntı vardır! Tarihi şartlar lider ve fikirleri beraberinde getirir!

Liderler mi şartları değerlendirir yoksa şartlar mı liderleri ön plana çıkarır tartışıla dursun demokrasi denilen yönetim her ne kadar bir gömlek dar gelse de bu millete, milletin tercihine saygı duymak ve tarihi şartları buna göre dizay etmek zorundayız.

Tarihi şartların bizi geriye götüreceği konusunda olumusuz düşenenler her devirde çıkacaktır. Onların olumsuz düşüncelerine karşı kurulacak cümle şöyle olmalıdır:

 “Herkesin ülke adına atacağı her adım, soyleyeceği her cümle bizi ilgilendirir. İlgilendirmelidir. Yolu uzun, görevi mesakkatli olanlar böyle düşünebilir ancak. Bana necilik bizim işimiz değildir.

Demokrasi tabanın tavana olan ses ve rey yansımasıdır. Demokrasiden kriz çıkarmak isteyen çevreler karşı deriz ki: Kriz demek mevcut durumdan daha kötüsüne duçar olmak demektir. Türkiye daha çok krizde mi  gidiyor yoksa ileriye doğru adımlarını sıklaştirdi mı? Bunu zaman gösterecek. Zaman geçmişten aldığı ibret dolu hatıralar ve tecrübelerle ülkenin geleceğini gösterecektir. Anlaşılan bazı çevreler tarihi tecrübe deyince ben merkezci, merkeziyetçi düşünceleriyle; korumacı ve kazanımlarını siper edinerek reflekslerini korumaya çalışıyorlar. Ancak hali hazırdaki durum ve gelişmeler hiç te o çevrelerin istek ve beklentileri gibi gelişmeyecek gibi görünmektedir!

Lafımızla hiçbir kesimi, kişi ve ideolojiyi hedef almadığımızı belirtmek isteriz. Lafımız ortayadır. Lafımız kişilere değil sistemin daha iyi işlemesine yardımcı olacak bireyleredir. Sitemi sırtlayan bireyler ve bireylerin dünyaya kattığı değer yargılarıdır ne de olsa.

Laf ola beri  gele diyebileceğimiz cümlelerin peşinde koşmadık. Bu tür beylik cümlelerin kimseye yarar getirmediğini bilenlerdeniz. Her zaman laf ola merhem ola diye düşündük.

Son dönemde tabanın sesinden rahatsızlık duyanların sesi tabanın sesini kısmaya, ortadan kaldırmaya; hatta tabanı yeniden sindirmeye yönelmiş gibi görünüyor. Halbuki işin aslı öyle değil. Taban denilen milletin bilinçaltı ve milletin dini- milli refkeslerle vermiş olduğu karar- attığı adımdır. Tabanın sesi derinden gelir.Önce duyulmayabilir ancak zamanla etkisinin şiddeti ortaya çıkar. Zaman içinde kendilerini tabana yaslamayanlar rahatsız olmaya ve tabanın her hareketini kendilerine karşı yapılmış bir hareket olarak algılamaya başlarlar. Halbuki durum hiç te göründüğü gibi değildir. Taban denilen milletin kahir ekseriyeti miting, slogan ve boş vaatlere göre tercihlerini yapmazlar. Bilinç altı ve sağ duyu denilen tarihi reflekslerinin yönlendirmesine kulak vererek önlerini görmeye, yollarını aramaya çalışırlar. Yollarına devam ederken paralel düşünen insan ve siyasi tercihlerle de bazen sıkı fıkı, bazen de dirsek temasında bulunabilirler. Bu durum sağduyu sahiplerinin ila nihaye o siyasi tercihlere bağlı kalacaklarını da göstermez! O yüzden sağduyu ve milli olan çevrelerin oyları kaygandır. Değişkendir.

Ne diyelim taşlar yuvarlanmaya devam ediyor. İki yüz yıldır Türk milletinin mayasını değiştirmeye, bozmaya çalışan çevreler yukarıdan aşağıya milleti ve değerlerini yok etmek için milletin üzerine; medeniyetimize doğru  taş, kaya yuvarlamaya devam ediyorlar.

Siyasi süreç bunun göstergesidir. Önümüzdeki dönemde bizi bekleyen siyasi süreç şöyle gelişecek gibi görünmektedir:

Ulusal ve uluslararası arena boş durmaz. Taş yuvarlamaya ve kaos üretmeye devam eder.

Türk-İslam dünyasına karşı taşlar hızla aşağıya doğru yuvarlanmaya devam eder!  Siyasi süreçte birçok büyük taş yerinden oynayacak altında kalanlar ezilecektir.  Önümüzdeki süreçte bazı önemsiz, küçük ölçekli görülen taşlar hızla büyüyecek kaya gibi olacaktır! Bazı çevreler hızla büyüme gösteren de bu taşın özgül ağırlığına sığınacak ve pasta arayıp nemalanmak isteyecektir!

Peki taşları kim yuvarlıyor insanların üzerine doğru iki asırdır? Bütün mesele bu soruya verilecek mantıklı cevapları bulmaktır!