Muammer AZMAK

Muammer AZMAK

[email protected]

YAĞMUR YAĞIYOR

16 Aralık 2011 - 22:21

YAĞMUR YAĞIYOR

Yağmur topladım bu gün göklerden. Afak, beklediğimden fazlaca cömert davrandı bana. Bir kaç damlaydı beklentim, biraz serinlemekti niyetim, fazla mal göz çıkartmaz dedim, inen her damla ile cımcılık oldu her bir yerim. Yüreğim temizlendi, tüm arınması gerekenlerden. Kederden, kem düşünceden ve gereksiz neşeden kurtuldu gönlüm. İçimde kabaran, taşan bir huzur var şimdi yüreğimde. Evvel gelen bir damlanın ikazıdır tepemden dokunan, gür saçlarımın arasında kaybolan. Sonra alnıma dokunuşudur yağmurun merhabası, ardından çehreme şebnem gibi asılı kalması, bir sonraki damla sormadan konar yanağıma, omzuma, sırtıma ve tamamen vücut sathıma. Yine bana düştü göklerden yağmur toplamak.

Bereket devşirdim bugün göklerden. Gönüllerin de bereketidir yağmur, duyguların en karamsarı içimizi doldururken, yağmurun bir gülümsemesiyle bırakır yerini en temiz ve en güzel hayallere, duygulara, huzura ve neşeye. Bolluğun gürlek bir fışkırması gibi birbiri ardından gelir sevinçler. Sesim kesilir, usulca dinlerim, sessizliğim gelir. Yere her düştüğünde farklı bir sestir kulağımı çınlatan yağmurun sesi, en güzelidir melodilerin yerdeki su birikintilerinin yansıttıkları. Bu besteyle tanışıklığımız hayli evveldendir. Bildiğimiz ses, belki de en sevdiğimiz sestir yağmur sesi. Duvarların arkasına gizlenmiş hayatlara ulaşır yağmur. Açın pencereleri, açın perdeleri ben geldim. Bereketin yükü var omuzlarımda sizler için taşıdığım. Onu taşımak hem zevk verir hem de onur verir. Emanet oluşudur beni acele ettiren ve zorlayan. Rahmetin sahipleri, sevgi dolu yüreklerine kana kana ikram etsinler diye. Yine bana düştü göklerden gelen bereketi devşirmek.

Damlalardan göl yaptım bu gün. Semadan yere inen her yağmur tanesini, yere düşürmeyeyim diye özenle tuttum. Çünkü utanırım, sıkılırım gökyüzünün yeryüzüne olan cömertliği karşısında bencilliğimden. Yağmurun yağışındaki ahenk, sanki hepinize yeterim, sizlerin ihtiyacı için inerim zemine, telaşa ne gerek diyor. Bu seslenişlere mukabil yüzümü dönerim semaya, sabırla beklerim utancımın bıraktığı tortuları yağmurun aceleyle yıkamasını. Her bir damla temizliktir, saflıktır, aklıktır, arınmışlıktır bana. Adımlarım yerinde saysın, yürüyüş kolundaymış gibi eylem olsun, hareket olsun, uzaklaşmayayım yerimden, yavaşlasın yürüyüş, ayrılmayayım bu güzellikten, çekilmesin üzerimden yağmur ve ben ıslanayım rahmetle ama gitmeyeyim. Yine yağan hoşluklardan göl yapayım.

Yağmur ıslattı bugün yine beni. Başımı kaldırıyorum göğe, ağlamak üzere bulutlar, o kadar birikmiş ki kavuşma hasreti taşmak üzere. Ve o ilk damla, o kadar güzel süzülüyor ki… Gelin misali asil bir eda sergilercesine usulca iniyor. Önce başıma sonra gövdeme, velhasıl her yanıma ulaşıyor, beni baştan ayağa ıslatıyor. Ağlayan gökyüzü suya hasret toprakla bütünleşirken, yağmurun hüznünü ve toprağın sevincini paylaşıyor ayaklarım ıslanarak. Biri ayrılığın acısına yanarken diğeri kavuşmanın sevdasını dillendiriyor. Yaşanacak olan hüzün günlerce susuzluktan suya hasret toprağa bir umut belli.  Semanın arza merhabasıdır bu biliyorum. Rahmetle taşan göklerin, yere indirmesidir rahmeti biliyorum. İnandığım için biliyorum. Yine bugün yağmur ile deli gibi ıslanıyorum.

Bereketi biriktirdim bu gün yağmurla. Toprak yeni filizlere hamile kalmanın sıkıntılarından kurtulmaya çabalarken, yağmur inadına bırakır toprağın üzerine kendini, filiz sürecek tohumlara kan olur. Küçük hücrelere can olur yağmur. O silkinişle üzerindeki tonlarca toprağı bir kenara fırlatır zerreler. Önce ince bir fidan, sonra kocaman bir ağaç olur, minikliğini unutup bir ergin edasıyla, davetkâr tebessümüyle yağmuru çağırır. İhtiyacımızca gelir yağmur, bir yetim başını okşar gibi semalarımızdadır, anne dokunuşuyla toprağın bağrındadır. Getirdikleri saflıktır, temizliktir, huzurdur, rahmettir. Yeniden dirilişidir âlemin bu muştu, yeniden göğerişidir toprağın bu ıslanış. Yine sarnıçlara biriktireyim yağmurla gelen bereketi.

Yağmur bugün yüz güldürüyor. Yağmur yağıyor, buğulu gözlüm sen görmesen de sen bilmesen de, dışarıda yağmur yağıyor. Açlığıma, susuzluğuma, doyumsuzluğuma, hicranıma yağmur yağıyor. Gözlerime yağmur yağıyor, yanan yüreğime, yüreğimin ciğerine inat, yağmur yağıyor. Büyümeye hasret bir fidana umut, kuruyan bir nehre can veriyor. Göğü ağlatırken, yeryüzünü güldürüyor. Yüz güldüren hadiselerin artarak devam etmesi dileğiyle… 15/12/2011 Muammer Azmak