Muammer AZMAK

Muammer AZMAK

[email protected]

SINIFIN SESLERİ

16 Haziran 2015 - 17:23 - Güncelleme: 23 Haziran 2015 - 20:20

SINIFIN SESLERİ

Dört yıl önce devraldığımız emaneti sahiplerine iade etme vakti geldi. Geçen sene sizlere devredilen bu meşale, şimdi sizden küçüklere devrediliyor, tam 49 yıldır olduğu gibi aynı hüzün, aynı ayrılık şarkıları altında… Gitmek! Acımasız bir kelimedir, ünlemleri takarcasına peşine, vurgun yemişçesine hayattan, ama kaderde var gitmek... Bizler ayrılık adına el sallarken, geride kalan bir büyük aile, sizin geleceğinizin aydınlık olması için duacı…

Yol, o kadar çok ki. Hangisinden gideceğiniz, o yolda nelerle karşılaşacağınız, nasıl bir yaşam süreceğiniz ve yolun sonunu nasıl getireceğiniz hepsi size bağlı.  İşsiz sokakta dolaşmakta, bir yerde işçi olmakta, memur olmakta, zengin olmakta, teknisyen olmakta, mühendis olmakta, öğretmen olmakta, yoksul olmakta, mutlu bir yaşam sürmekte, perişan yaşamakta, iyi bir aile kurmakta,  zirvede olmakta, çukurda kalmakta, itibar görmekte, itilip kakılmakta. Evet ya da hayır, bu yol veya o yol. Bu arkadaş veya o arkadaş. Bu tercih veya o tercih Seçim artık sizin…

On iki yıllık eğitim süreci içinde iyiyi ve kötüyü ayırt etmeyi öğrendiniz. İnsanın ve insanlığın değerini öğrendiniz. Birbirinize karşı her zaman dürüst ve doğru olmayı, kısacası vatana ve millete yararlı bir birey olmak için gereken önbilgileri öğrendiniz. Sorumluluklarınızı ve içinde bulunduğunuz topluma karşı görevlerinizi kavradınız. Şimdi nice anılar ve güzel duyguların eşliğinde gururlu ve bir o kadar da hüzünlü bir şekilde okulumuza veda ediyorsunuz, bayrağı sizlerden sonra gelenlere teslim ederek…

 

Dadaşım Ayşe, sonradan katıldın aramıza ama hiç sırıtmadın, hemen uyum sağladın bize, çabalarını daha da göster herkese… Zaif, bir o kadar naif kızımız Derya, çiçek gibi açtın açmasına ufkumuza keşke hoş kokuları ziyade eyleseydin kendine… Kadimdir Fatma diğerlerinden, yapabileceklerini yapmaz gönülden, lakin anlar arkadaşlarının dilinden… Taş kesilmiş sanki yüreği Suzan’ın hep sevgiden bahseder ve sevgiye açlığını dillendirir fakat marifet için yeterli çabayı hep esirger çevresinden… Ayten kızımız daima sükûnet iklimlerinde dolaşır varsa yoksa sorularla yarışır ara sırada aramıza karışır… Betül, gizliden yarışır, her işe karışır, masumiyetine de pek yakışır, zaman zaman sevmese de etrafla atışır… Adı gibi doğru olma çabası vardır Elif’in lakin sınıf elbisesi dardır, çalışmak yardır, tabi başarı da vardır… Gülünce ortaya çıkardı Gamze, geldi gitti iki derede bir arada, derslere çabalardı herkesle, ara sıra girerdi hocalarla başı derde, işte şimdi erdi murada… Dolaştı hep etrafımızda Hatice, sanki umduğu gibi alamadı bir netice, umarım bahtı açılır vakti gelince… Ayşegül vardı aramızda, sesi hiç duyulmazdı sırada, kapıldı gidiyor bahtının rüzgârına, inşallah kalır selamette… Cevherini ortaya çıkaramadık Enise’nin, sınıfta çoktu sevenin, unutmayız güleç yüzün… Allah verdi sonradan Fidan’ı anlayamadık kadri kıymetini, bulur sonradan kendi kıymetini bileni… Yıldırım gibi verirdi cevabı, başkalarına kazandırırdı sevabı Rümeysa idi adı, baklava yememekti bütün muradı… Çok çabaladı çok başarmak için Sümeyra, dedim halin hal değildir, içlendi, gözyaşı döktü, kat be kat cevap yerine… Sessizliğini özenle korudu, suallere gülüp geçti Tuğba, son vakit biz daha ölmedik dedi dede… Kaygısız ve saygısız değildi Kamile, lakin fazla çabalamadan erişti menzile, bundan sonra Allah versin daha ziyade… Yarışmalarımızın temsilcisi, öğrencilerimizin seçtiği, sokakların dövüşçüsü Rümeysa, arkadaşlığı yüceltmesi bile onu yüceltmedi, umarım halden anlayanlara rast gelir… El mi yaman bey mi yaman modelinden Nesrin, Kafa karışıklığını her daim yaşamaktan yoruldu, tez elden kurtulur inşallah… Gönül telimizden düşen bunlar diğerleri hep devşirme…

Hayatımızda, bazı şeylerin yeri manidardır aslında ama biz, onların farkına bile varamayız; Ta ki elimizden uçup gideceğini, kaybedeceğimizi anlayana kadar. Okul da öyleymiş, ama biraz geç anladık, dediğinizde vakit çoktan geçip gitmiştir. Her sabah gün doğarken kalkmak, kışın soğukta titremek, yazın güneşte terlemek, birbiri ardına gelen yazılılara hazırlanmak ne de zor geliyordu sizlere. Bir bitse de kurtulsak derdiniz. İşte bitti... Ama biten yalnız okul değil içimizden de bir şeyler yitiyor. Üstüne bazen şarkı bazen de kopya yazdığınız sıralar, geç kaldığınızda önünde ecel terleri döktüğünüz, birbirinizin resmini çizdiğiniz tahta, yazılılarda ki o kaçamak fısıltılar, omuz omuza gülüp ağladığımız can gibi, tek yürek, tek bilek olduğunuz arkadaşlarınız, öğretmenleriniz… Artık gitme vakti…   Sizden bir şey kalır geride. Kırılan kalbinizden bir parça mı yoksa sevdiklerinizle paylaştığınız anlar mı? Sanıyorum ki tüm arkadaşları şu günlerde hüzünlendiren bir dönemdeyiz. Hayatımızın bir sayfasını acı tatlı anılarla kapatırken diğer sayfasını yeni beklentiler ve umutlarla açıyoruz.

Sizin için katlandığımız bütün sıkıntılar ki sizin zannettiğinizden çok daha fazladır, helâl ü hoş olsun. Ancak bugün burada tamamladığınız tahsil sizi diğer insanlara ve cümle yaratılmışa karşı insanca bir duygu ve anlayışa göre yoğurmadıysa verdiğimiz emekler beyhude demektir. Varın sağlıcakla…

12.06.2015 Muammer AZMAK