Muammer AZMAK

Muammer AZMAK

[email protected]

SERÜVEN II

18 Kasım 2016 - 17:52 - Güncelleme: 19 Kasım 2016 - 19:05

SERÜVEN II

Bizimkisi bir maceraydı; kanlı-canlı, hatta heyecanlı, illa emek mahsulü, az yatmalı, az oturmalı lakin çok hem de çok çalışmalı bir serüvendi…

Âşık oldum. Evvela okumaya, kitapları tek almak keyif vermezdi, tek kitaptan rahmetli annemin haberi olmazdı, görmeyince de kızmazdı. Elektrik ışığımız yoktu o vakitlerde evde, lamba ışığı da tekti, gündüzden mumları hazır etmek gerekirdi. Yetmezdi, tahta divanın altını boşaltmak, sığacak kadar yer açmak ve divan örtüsünün saçağını yere kadar çekmek gerekirdi. Işık dışarı sızarsa rahmetli babadan haşlama yemek de hazırdı. Sobanın ısısından uzak kalınca çaldığımız mızıkanın akortsuzluğuna rağmen ama her şeye rağmen ben okumayı sevdiydim.

Önceleri ne kadar çizgi roman kitapları varsa onları, sonraları Kemalettin Tuğcuyu ve sokakta gezdirilerek satılan Kan Kalesi Cenginden Ferhat ile Şirine kadar her bulduğum kitabı. Ders kitaplarının orta yerine koyardık çizgi romanları, gayet rahat ve keyifle okurduk, üstüne üstlük ne kadar güzel ders çalışıyor iltifatına mazhar olurduk ve okumayı daha da çok severdik. Arkasından macera romanları, Tarihi romanlar, arkası yarın programları, Feridun Fazıldan Alirıza Avni’ye uzanan dinleme etkinlikleri…

Yetmişli yılların sokakları, masumiyetini yitirmeye başladığı zamanlardı, okumaların verdiği aydınlanmayla olup bitenlere bigâne kalmak pek mümkün olmamıştı o demlerde, hem tabiat icabı hem de vaziyet icabı… Gençlik, yavaştan toplanmalar, sonrasında kamplaşmalar ve ardından düşmanlıklar iklimlerine yelken açıyordu. Durum Ne, neler oluyor hayatta sorularını cevaplama adına yeni okumalar, yeniden okumalar…

Küçük, masum fikir münakaşaları önceden gelen sinyaller gibi sıkça karşımıza çıkmaya başladı. Okulumuzda, sınıfımızda, kulüplerde, etkinliklerde kısaca her yerde hâkimiyet sevdası başladı, ardından sokaklara, mahallelere semtlere taştı. Hem özgürlükler kısıtlandı özgürleşme adına hem de arkadaşlıklar sonlandırıldı dava adına. Kim kime dum duma bir hava estikçe esti, sertleştikçe sertleşti, okumak en güzel dünyaların eşiği oldu…

Herkes vatanseverdi, kavga neydi diye akıl edip soranlara verilmeye çalışılan cevap bir o kadar komikti. ‘Ben daha fazla vatanseverim’. İster istemez meydana gelen hazımsızlık ve arkasından eller kalem değil değnek, taş, hatta vesaire tutmalı kaba söylemleri, ardından da güç kullanma hem de orantısızın orantısızı güç kullanma. Eh biraz sevdalanmadım dersem yalan söylemiş olurum. Okumalar kısa zamanda zihnime dank ettirdi de çarçabuk rücu ettik bu sevdadan…

Geri durduk dediysek sütten çıkmış ak kaşık olmadık kanımca, doğrusu elek taktık düşüncelerimize, aklımıza gelenin peşine takılıp gitmedik. Önceleri eledik sıkça, sonraları sorguladık acımasızca, bildiklerimizi bildirdik hep dürüstçe, baskılara, zulümlere, engellere eğilmedik yiğitçe. Okuma sevdamızı önceledik bütün olumsuz şartlara rağmen, açlık nöbetlerini tutarak, aynı aşlığa aylarca kaşık sallayarak günleri, ayları ve yılları sonlandırdık, atinin kollarına atıldık kökümüzü mazide tutarak…

Heyhat! Geçen günlere yazık, yazık ettin gönül serzenişlerini bekleyenlerin eline, ellerini ovuşturmaktan başka bir fırsat vermedik. Okumak ile aldığımız ilhamı gönüllere, okumak ile aktardık. Dayatma yapmadan, benden olursan, bana benzersen, yönlendirmelerinden uzak durarak. Akıl etmenin, fikir yürütmenin, çıkarımda bulunmanın, ibret almanın dayanılmaz kuşatıcılığını göstermek adına. Soyumuzun şanına yaraşır bir biçimde, dilden dile, gönülden gönle aktarılan türkülerin tadında dillendirdik durduk sevdamızı…

Hayalim, hayalimiz bütün yaşanılan ve yaşanılacak olan zorluklara rağmen göğsümüzü gere gere aşkımıza kavuşmaktı; mutlu, mesut, bahtiyar, müreffeh bir yuva kurmaktı, bu yuvanın evlatları sevda ırmaklarında bolca yıkanmalıydı. Beşeri bir sevdanın ardından yazılmış satırlarda kaybolmamalıydı, hissiyatın girdaplarına kapılarak onulmaz dertlere duçar olmamalıydı…

Birliğimizin, dirliğimizin, yükselişimizin muştuları yüreklerden dışarılara taşmalı, gençlik kuru bir sevdadan ileri gitmeli, geleceği çağın gerekleriyle şekillendirmeli, naklin yanına aklı da koymalıydı.   Bizimkisi bir maceraydı; kanlı-canlı, hatta heyecanlı, illa emek mahsulü, az yatmalı, az oturmalı lakin çok hem de çok çalışmalı bir serüvendi… 18.11.2016 Muammer AZMAK