Muammer AZMAK

Muammer AZMAK

[email protected]

ÖNCE TEDBİR

25 Ekim 2011 - 23:32

 

ÖNCE TEDBİR

Deprem ülkesiyiz deriz hep, deriz ve dururuz. Depremlere ne kadar hazırız. Her an olabilecek bir deprem felaketini söyleriz. Sadece söyler, bekleriz. Tedbir mi? O ne der bekleriz.  Felaket gelince yanımıza, o zaman da hiç beklemeyiz. Feryadımız gökleri tutar, çenemizi tutmaz.

Sanki hiç deprem olmayacakmış gibi yaşıyoruz. Yaşadığımız alanları çok sağlıklı yapılarla donatmak yerine, gözümüze hoş gelecek, cebimize hoş gelecek, yandaşlarımıza peşkeş olan yapılarla donatıyoruz. Ateş düştüğü zaman düştüğü yeri yaksa pek oralı olmayacağız, ama öyle olmuyor. Bütün memleketi yakıyor. Memleketle beraber bizi de yakıyor. Memleket yanınca da duyarsız kalamayıp yürek yangınımızı nasıl söndüreceğiz diye bir daha, bir daha yanıyoruz.

 

Deprem tabi bir felakettir. Ansızın, birden bire meydana gelen, dehşet veren bir gürültüyle ortaya çıkan,  korku, panik oluşturan ve sonucu çoğunlukla yıkım olan bu felaketin tek ilacı o gelmeden önce gelecekmiş gibi tedbir almaktan geçmektedir. Ne yazık ki deprem, çoğu zaman uykuda yakalar bizleri. Uyanık olduğumuz zamanlarda da gaflet uykusunu bir türlü üzerimizden atmayı beceremediğimizden her seferinde yenik düşeriz ona. Bir daha, bir daha yeniliriz.

 

Yataklarından fırlayan insanlar, meşguliyetlerinden korkuyla karışık sıyrılmaya çalışan insanlar, uyanmayanlarını uyaran insanlar, donup kalan insanlar, felakete çarpan insanlar, etrafında ne olup bittiğini anlamaya çalışan insanlar, bütün bunların hepsini bilmem kaçıncı kez seyreden insanlar, bizim insanlarımız, bir süre sonra her şeyi unutan insanlarımız, gelin bu defa bu oyunu bozalım. Her şeyimizi elimizden almaya kalkan bu zalimin oyununu tedbir alarak yok edelim.

Kısa bir zaman diliminde, çok kısa bir anda olup biten dehşet anını, kısmen de olsa,  korkulacak olmaktan çıkarmak bizim elimizde. Önemsemediğimiz küçük ayrıntıları önemsemek bile bize büyük kazançlar sağlayacaktır bu yolda. Deprem çalmadan kapımızı neler yaparız.  Ansızın bir gürültü kopmadan her yer viran olmadan alabileceğimiz tedbirleri gözden bir kez daha geçirmeliyiz. Elektriğimizi, suyumuzu, havagazımızı, binamızı, donanımımızı, kısaca her şeyimizi keyfiyete göre değil kemiyete göre organize etmeliyiz. Kolonları kesmemeliyiz. Bağlı olması gereken bağlantıları kancalı yapmalı tel ile kendimizi kandırmamalıyız. Yetmez. Beton ile taşıyıcı yivli demirleri sarmaşık gibi sarmalıyız. Ama illa hakkı ne ise onu yapmalıyız. Deveyi bağlamadan emanet etmeye devam edersek daha çok yandım anam türküsünü söyleriz. 

 

Tedbirimizi erken alırsak canlarımızı- mallarımızı aldırmayız. Saçlarımızı-üstlerimizi-başlarımızı yoldurmayız. Kanlı gözyaşlarını akıtmayız. Enkaz yığınlarını görmeyiz, karıştırmayız. Nefes alan can var mı diye sağa sola koşuşturmayız. Gidenlerin sayılarını tespit etmeyiz. Memleket çapında asıl artçı sarsıntıları hissetmeyiz. Gelene gidene el açmayız. Öteleme- erteleme istemeyiz. Gerekmediği için boş yere ağıtlar yakmayız.  

 

Zararın neresinden dönülürse kârımızdır. Elden geldiğince yaraları saralım, kapanmaya yüz tutan yaraları kanatmayalım. Dostları ortadan çatlatmayalım. Dileğimiz böyle acıları bir daha yaşamayalım. 25/11/2011  Muammer Azmak