Muammer AZMAK

Muammer AZMAK

[email protected]

ÖĞRETMENLİK

27 Nisan 2014 - 20:43

ÖĞRETMENLİK

 

Gözlerdeki puslu camı, şefkatli elleriyle silerler, görme gayretkeşliğini içten bir tavırla yönlendirirler. Her bildiğini öğretmek için ders içi- ders dışı ‘hatta ayaküstü’ zamanlarda harcamadığı emek yok sayılır. Öğrenciler, karanlık bir hayatın bilinmeyen dehlizlerinde, yol almaya çaba harcarken en yakınlarında onları bulurlar, ellerinde aydınlatıcı bilgi çırasıyla. Bu mükemmel olmayan lakin mükemmeli arayan aydınlatıcı, bir anne, bir baba gibi üstlerine titrer onların.  Öğrencilerini, başarılı olarak görmek, yüzlerinde, bir tebessüm çiçeğinin açmasının nedenidir.

 

Mutluluğun kapısını aralamak, açmak için açacağını bulmak gerekir. Beyinlerdeki hazinede saklı olan çilingir ve onun müştemilatını bulmak isteyenler için kaçırılmaz bir fırsattır öğretici. Kitaplar, bilginin incilerini muhafaza eden cömert muhafızlar. Bilgilerin inci Tanelerini savurmaya başlarlar rüzgâr gibi öğretmen eliyle. Dünya denilen iki kapılı han, bir bilinmezler ülkesidir ki meçhullerle doludur. Bilinenler-bilinmeyenler, ellerinden tutan öğretmenler olmazsa bir oraya bir buraya savrulur. O bilgileri, hayat yolculuğuna çıkmış birileri, el yordamıyla bulur. Öğreticiler ise bunları bir pusula rahatlığı ile elden ve dilden aktarırlar taliplerine, karşılıksız.

 

Dünyanın anlamını, kitapların arasından çözmeye çalışanlar, engin denizlerin hırçın dalgalarına karşı kürek çekenlerdir. İçlerinde var olan umut ışığı bu bağlamda kifayetsizdir. Belirsiz bir rotanın kurbanı olmamanın yolunu gösteren deniz feneri misal öğreticilerdir. Hayatı, dedektiflik oyununun merhaleleri olmaktan çıkarmak, bulunan parçaları tekraren, hep yanılgılar durağına yerleştirmekten uzak tutmak da onların bildikleri bir oyundur.

 

Öğretmenler, bir toplumun sağlıklı düşünen bireylerini yetiştirme sevdasının öncü birliklerinin rücu etmeyen neferleri. Üzerlerindeki ağır fakat şanlı vazifenin şuurunu idrak ederek kutsal mesleği icra edenler, bütün gözlerde yükseklerdedir. Dokunan kilimlerde nasıl alın teri karışıyorsa renklere, hayata hazırlanan gençlere de öylece karışır öğretmenler. İşlenen nakışlar ayrı sevdaların motiflerini hatırlattığı gibi farklı öğreticiler, hayatın cilvelerini belletir gençlere. Bütün ömrünü puslu camlardan bakanlara, açık bir yol tarif etmek için heder etme gayesiyle dolduranlar; hiç kapanmayacak yolların açılmasının mimarı olmayı da başaranlardır. Bu sayede geleceğe ilk adım, sağlam bir adım atmış olacaklar, öğrenciler.

 

Dünya yaşantısının her zamanında makbul olan yatırım, insana yapılan yatırımdır. Geleceğini sağlam temeller üzerine kurmak isteyen her millet, gelişmişlik ölçüsü ile diğer milletlere örnek olmak isteyen her millet, daima öğrencisiyle el ele vermiş öğreticilerin omuzlarında yükselmiştir. Bireylerin yetişmesi iyi eğitimden geçmesi ile mümkündür. Kendini geliştirme kapıları kapalı, varsa yoksa derse gir-çık kısır döngüsüne mahkûm, yenilenme ve yeniliği elde etme imkânı olmayan öğreticinin katkısını, üst sınırda beklemek beklentisi, saf dillikten öteye geçemez.

 

Atılımları sağlayacak olan tarafsız, samimi, çalışkan, ileriye bakan, ileriyi gören, öğretmenlerimizdir. Ancak hayatının ilerisini görememe, yaşama düzeyini iyileştirememe, asli ihtiyaçları temin edememe endişesini akıldan çıkarmama, bu atılımların önündeki büyük engeller olarak karşımızda durmaktayken çağı yakalama, pek mümkün görünmemektedir.

 

Öğretmenlerin ilim ve irfan çabalarından başka bir şeyle meşgul olmamaları gerekliliktir. Mesleği seven, yeteneği olan kişiler, öğretmenliği seçmesi yönünde mutlaka teşvik görmeli. Onları güdüleyecek ayrımcılık yapılmalı. Maddi kaygı bertaraf edilmeli. Paydaşların sevgisini celp edecek, onlara rol model olacak, hayatta tatmin duygusunun yalnız maddi değil;  erdem ve ahlakla elde edildiğini gösterebilecek düzenlemelerle desteklenmelidir. Öğretmen yetiştirirken mutlaka liyakat kazanana kadar eğitim-öğretim kesintisiz devam etmelidir…

 

Öğretmenliğe; sevgisi, ilgisi ve yeteneği olan adayların seçilmesinin sağlanmasının yanında öğretmenlerin; özlük, mali ve demokratik haklarını iyileştirme yolunda da atılacak temel adımlara ihtiyaç gereğinden fazla var. Bu bağlamda neye mal olursa olsun demek yerine; ne kadar bedeli ağır olursa olsun deyip öğretmenliğin cazip ve çok saygın bir meslek haline getirilmesinin önündeki engeller kaldırılmalıdır…

 

Türkiye’de eğitimin-öğretimin başarılı olması, şüphesiz öğretmen kalitesi ile alakalıdır. Bu noktada iyi bir maaş, yeterli etkiyi oluşturmakta yetersiz kalacaktır. Başarının diğer önemli etkenleri, öğretmenliğe duyulan saygı; öğretmenlik için ileri sürülen ölçütler, çalışma şartları, fiziki alt yapı, bir mühür bir müdür anlayışı, özellikle ülkemizde “başka bir şey olamadın bari öğretmen ol” anlayışı gözden geçirilmeli ve sahadan gelen eleştiriler dikkate alınmalıdır…

 

Ülkemizde öğretmenlik için seçilmek, çok başarılı olma konumundan uzaklaşıp saygınlık konumuna taşınmalı. İdeal şartlarda olmak özlemi, ideal Öğretmen kavramının önüne geçmemeli. Dar kalıpların içinden çıkarılmalı, hazır kesim bir elbise giydirme sevdası bırakılmalı. Üretken, ufuk açan, yenilikçi öğretmenlere fırsat verilmeli…

22.04.2014 Muammer AZMAK