Muammer AZMAK

Muammer AZMAK

[email protected]

HASTA

24 Şubat 2014 - 12:08

HASTA

Tüm sızılarımızı, acılarımızı, metalik seslere teslim etmek istemeyiz, günlerce, aylarca hatta yıllarca ama nafile…

Canımızın iyice acıdığı zamanlarda, ne olursa olsun, olacaklara hazır geldim, kavlinden beyanların ardından neştere emanet ederiz hastalığımızın akıbetini…

Evvela kendimizin, sonra çevremizin, dahası fikirlerimizin ve zamanın kirlettiği organlarımıza; neyi, niçin, neden ne uğruna yaptığımızı anlatmanın bir yolunu bulmalıyız, fakat boşa çaba…

Kapitalizm canavarının doğurduğu ve büyüttüğü canavarlarla havanın kirlendiğini ve daha fazlasını da kirlettiğini, kir illetine yakasını kaptıran araçlarında bizim zamanlarımızı kirlettiğini ne vakte, ne de vakti yaşayanlara anlatamayız…

Bir bakla sofa, bir nohut oda, bir de müştemilat idi ihtiyaç. Körüğün ayarı kaçmıştı bir kere, üfledikçe üfledi. Bir beyaz çarşaftı düşlediğimiz, lakin her seferinde soluk benizli adamların itirazları, ardından çıkardıkları sıkıntıları, bizim önce itirazımız sonra yel değirmenleriyle savaşmamızın yorgunluğu…

Soluk, rengi bozarmış odalar, koridorlar, her defasında payımıza düşünce, zamanla girişilen yarışlar ve ihale renklerin artıklarıyla kırmızının birleştiği bir armoninin temiz mi olduğu bilinmeyen havasını solumaya devam…

İnsan organizmasının çeşitli nedenlerden ruhsal, bedensel ve sosyal dengesinin bozulması, Organizmada birtakım değişikliklerin ortaya çıkmasıyla sağlığın bozulması durumu, rahatsızlık, çor, dert, sayrılık, illet, maraz, maraza, hali hastalık diye tanımlanır ve bu durumda olana da hasta deriz.

Vücudu oluşturan doku ve organlarda eksiklik, işlev bozukluğu, mikrop taşıma gibi durumların olmaması hali. Yaşına uygun olarak düşünebilen, düşündüklerini anlaşılır şekilde ifade edebilen, başkalarını anlayabilen, yerinde ağlamasını ve gülmesini bilen, güçlüklerle mücadele edebilen, koşullara uygun hareket edebilen, başarılarda mutlu olup başarısızlıkları kabullenebilen, kendisiyle barışık olma hali. Nerede, nasıl davranacağını ve sorumluluklarını bilen, insanlarla iyi ilişkiler içinde olup büyüğünü, küçüğünü severek hoşgörülü davranan, çevresiyle barışık olma haline ise sağlık diyoruz.

Hastalık ve sağlık kavramlarının bu kadar iç içe geçmiş hali insan hayatının dünyada da bir sırat üzerinde hayatına yön verdiğinin göstergesi olarak kabul edilebilir. Eğer dünyaya yalnızca keyif sürmek ve lezzet almak üzere gönderildiysek bu ikilemin olmaması gerekir. Gelenlerin gitmesi, gençlerin ihtiyarlaması, devamlı bir ayrılık ve doğup batma hali bu düşünceyi aklımızdan uzaklaştırıyor.

O zaman emanet bir hayatımız var. Vücut sarayı bizim mülkümüz değil. Biz yapmadık. Biz satın almadık. Emanet olan bu cismi ne kadar gözetsek ne kadar kollasak illa bir keder oluşuyor. Bize düşen bu durumda daimi olmasını önleyecek tedbirler geliştirmek ve mülkün bakımını gerçekleştirmek, gönül sarayını yıkmamaktır.

Sefa günlerinde, mutluluk demlerinde yüksek olan manevi dinamikleri derman arama demlerinde de en üst seviyelerde muhafaza etme çabalarını arttırmalıyız. Elem ve ıstıraplar ne kadar deşilirse o kadar üzüntü ve hasret kaynağı olur. Bu dünya eninde sonunda bizi kapı dışarı edecek. Bütün feryatlarımıza kulağını tıkayacak. O bizi terk etmeden verdiği bu hastalık sinyalinden biz ona olan muhabbetin eksilmesi için çaba sarf etmeliyiz.

Hastalık, bizim taştan, demirden, olmadığımızın da bir göstergesidir. Birbirini terk etmek için hazır bekleyen uyumlu parçaların ‘ben olmasam da sen yola devam edebilirsin’ dediği bir yapıdır. Parçaların ayrıldığı gibi bütünün de dünyayı terk edeceğinin işaretidir. Her şey zıddı ile bilinir. Açlığımız olmasa, yemek lezzet vermez. Midemiz hararet yapmazsa, su içmek zevk vermez. Soğuk olmazsa, sıcak anlaşılmaz. Maraz olunca sıhhatin kıymeti anlaşılır. Murat edilen durum geç kalmamaktır.

Geçici olanlardan kurtulmanın yolu sabretmek ve tutulan yolda sebat etmektir. Umulur ki hastalıklar sabun olup bütün vücut mülkünün kirlerini arındırır. Temizlenmiş bünyede ortaya çıkan acizlik ve zaafların penceresinden bakıp kuvvet ve kudret sahibini görmek önemlidir. Merak duygumuzu illetten uzaklaştırıp vehimlerden kurtulmalıyız. Şek ve şüphe içerisinde olmak yerine şükretmek deva nimetini celp etmektir.

Bütün dertlilere deva, marazlılara şifa duamız; tez vakitlerde sağlık ve sıhhatlerine kavuşmaları dileğimiz, Emaneti hakkıyla koruyanlardan olmakta temennimiz olsun. 17.02.2014 Muammer AZMAK