Muammer AZMAK

Muammer AZMAK

[email protected]

HARCAMA

27 Ocak 2017 - 18:17 - Güncelleme: 28 Ocak 2017 - 13:42

HARCAMA

Bir dönemin daha sonuna ulaştık, yarıyılı bitirdik ve benzeri cümle kalıplarını bu günlerde çokça duyar olduk. Evet, belirlenmiş bir zaman diliminin sonuna varmak, netice almak adına güzelmiş gibi görünse de telafisi olmayan vakti kaybetmenin hüznünü de içinde barındırmaktadır.

Zaman, her anını bir daha ele geçiremeyeceğimiz şans olarak değerlendirmemiz gereken süreçtir oysa. Biz ise hoyratça belki de biraz ileri gidilmiş bir ifadeyle hovardaca harcıyoruz onu. Elimizden geldiğince kıymetlendirmek yerine, yirmi dört saati yirmi beş saat yapmak nasıl mümkün olur yerine, nasıl boşaltırız, nasıl amaçsız kullanırız, nasıl heba ederiz dakikaları yarışına girmişçesine eritip eritip bir kenara atmakta beis görmüyoruz, çoğunlukla.

Masumane yaklaşımla bakacak olsak meseleye; farkına varmadan yapılan savrulmalar, elimizde olmayan sebeplerle heba etmeler, keşkelerin arkasına sığındığımız zamanlar ve diğerleri olarak ciddi bir yekûn oluşturduğunu, başkalarının işaretiyle fark ederiz.

Vakit nakittir ifadesi bütün enerjimizi harcayarak elde edeceğimiz satın alma gücünün peşin ödenmiş avansı özelliğindedir. Nakite sahip olmak, alma gücünün yüksek ve bir o kadar da eyvallahsız olması demektir. Boyun bükmemektir. Ricacı olmamaktır hatta yalvarmamaktır. Hatır gönül koymamaktır. İstediğin şekilde, arzu ettiğin biçimde davranmak hürriyetidir, aynı zamanda.

Televizyona yönelişimizin masum bahanelerine diyecek söz arama çabalarını gerekli görmüyorum, ama ağzına bir parmak bal çalınmış çocuk misali tiryak olma derecesinde fikri sabit nazarlarla ayrılmaya zor rıza gösterme izah edilecek bir değer değildir.

Bütün vakitlerin en iyi oyuncağı konumundaki akıllı telefon illetine kapılmak ise ayrı bir talihsizliğin belirgin göstergesi olarak kabul edilebilir. Akıllı kelimesi aklı hayli fazlaca karıştırmaktadır. Aklı baştan alacak kadar ileri giden bir nesne tabi ki akılsız sayılmaz; hele bilmediğimizi sorduğumuzda verdiği cevaplar akıllara durgunluk verecek kadar lakin aklı kullananlar bunun nesnenin eseri olmadığını, aleti meydana getiren ortak aklın ürünü olduğunu hemencecik fark eder. Tabi bu kesif düşünce çatışmalarının oluşturduğu kaotik ortamda zaman israfını fark etmek pek de kolay olmasa gerek diye bir bahaneye sığınmak bile mümkün olabilmektedir. Oysa aklı ipotek altına alıp her homurdandığında kendisine ilgi gösterilen varlık ‘sadece bir iletişim aracı’ sınırlarında kalsa çok problem haline gelmeyecektir. Lakin ‘o bir aşıkı sadıka’ olarak sarılmak gafletinde olanlar kendi en kıymetli varlığı vakti çatır çatır harcadığının farkına varamamaktadır.

İtiraz etmemesi, şikâyet eylememesi, yeter artık rahat bırak beni dememesi, onu sevgililerin serdarı, arkadaşların en kıymetlisi, candan bir yoldaş noktasına çıkarmaktadır. Oysa yalnızlaştırma safhasını sayıya bile saymıyoruz, arkasından ortaya çıkan ifade yetersizliği, muhakemesiz müdahale etme, sanal âlemin sanal aynı zamanda temelsiz iddialarının rüzgârına kaptırmalarını da söylemiyoruz. Enginlerinde daha nice garipsenecek veya tehlike diye adlandırılacak durumların varlığını ise göz ardı etmek hiç de mümkün gözükmemektedir.

Harcama; en kestirme tanımıyla sarf etmektir. Yerinde yapıldığında makbul, makul, olması gereken bir iş ve işlem olarak kabul görür. Aynı harcama argo lisanında, gereksiz bir şekilde kullanma olarak ortaya çıktığında ise üzüntü kaynağıdır. Hoş karşılanamayan bir davranıştır. Kendimizi düşüncelerle özdeşleştirdiğimizde harcanmamak isteğimiz olacaktır. Harcamamak ve harcanmamak dileğiyle…

18.01.2017 Muammer AZMAK