Muammer AZMAK

Muammer AZMAK

[email protected]

GÖNÜL KÖPRÜSÜ

02 Mayıs 2011 - 11:59

İlk defa uçağa binmiş olan çoğu öğrencimizin ürkekliklerine karışmış merak duygusu ile sağına-soluna şaşkınlıkla bakınması; uçağın burun kısmının dikine çıkışında ise korku söyletir hem de kükretir sözünde olduğu gibi birbirlerine yarı anlamlı yarı anlamsız sözler söylemeleri görülmeye değerdi.

 

Bir saat kırk dakika sonra Trabzon hava meydanına iniş bavul teslim alma töreninden sonra karşılama komitesinin sıcak, sevecen, samimi, içtenlikli karşılaması bir anda kendimizi evimize dönmüş gibi bizlere hissettirdi. İl milli eğitim müdür muavini İsmail beyin hoş geldiniz konuşması kısa fakat anlamlıydı. Samimi davranışı klasik bir Karadenizlinin sıcaklığını yansıtıyordu. Seri şekilde terminal terk edildi. Kısa bir yolculuktan sonra kalacağımız Yomra Fen lisesine vardığımızda ev sahiplerimizin bizi kapıda, büyük bir âlicenaplıkla karşılamalarına şahit olduk. Kısa zamanda oda dağıtımı gerçekleştirildi. Akabinde güzel bir akşam yemeği, ardından küçük tanışma faslı, sonrasında günün yorgunluğunu atmak ve sabah erkenden buluşmak tembihlemesiyle istirahata çekildik.

 

İlk güne takımlar oluşturduktan sonra başladık. İstikamet Sürmene ilçesi sınırları içerisindeki Uzun göldü. Trabzon’a yaklaşık elli kilometre mesafedeki Memiş ağa konağını görmeden geçmedik. Yolunuz düşerse sizde gezmeden geçmeyiniz. Yeniay ustaların göz kararıyla gemi yapmaları hikâyesi ile geçildi. Fakat Çam burnu mevkisi, denize sıfır olarak görülmeye değer. Denizle el ele tutuşmuş çam ağaçlarını başka yerde görmek mümkün değil. Deniz üzerinde taş kaydırmanın keyfide bir başka. Çay fabrikalarının üst üste yığıldığı yerden geçerken içini, işleyişi, üretimini görmek istememek bilgi ve görgü arttırma eğitimi de sayılan böyle bir etkinlikte mümkün olmasa gerektir deyip bizlerde Of çay fabrikasından böyle bir ziyafeti bizlere vermesini istedik, onlarda bu teklifimizi sıcak bir ilgiyle karşılayıp isteğimizi yerine getirdiler. Bizlere mihmandarlık yapan sosyal bilimler lisesi müdür yardımcısı Yusuf Bey engin bilgi ve tecrübesini bizlere hiç kıskançlık yapmadan sonuna kadar kullandırdı. Öğle üzeri eski halindeki görkemden epeyi kayba uğramış olsa da muhteşem göl manzarası ile alabalık ziyafeti zihnimizden uzun zaman silinmeyecek kadar iz bıraktı. Havanın azizliğine uğramamız gezintiyi kısa tutmamıza sebep oldu ama tadını damağımızdan alamadı. Dönüşümüzde gelecekte sosyal bilimler lisesi olarak görev yapmaya devam edecek olan Nemlioğlu konağı ile güne veda ettik ve evimize döndük.

 

İkinci güne erkenden yağmur refakatinde birazda soğuk bir hava ile merhaba dedik. İstikametimiz bu kez Sümele manastırı idi. Eski sıkıntılı yolculuk büyük ölçüde giderilmiş. Yakınlara kadar arabaların çıkacağı yol yapılmış. Yoğun bir ziyaretçi trafiği içinde bizde yerimizi alarak kafileler halinde, insanların inançları ve belki de korkuları neticesinde ortaya koydukları –kalıntıları, hırpalanmış, tahrip edilmiş, yangından zarar görmüş olmasına rağmen- eser, izin verilen kısmı ile de görülmeye değer. Dönüş yolunda yaşanılan sıkıntıların büyüklüğü daha iyi anlaşılıyor. Kalan zamanı iyi değerlendirme adına dönüş yolculuğumuzda Ayasofya kilisesi, Gülbahar hatun camisi, Atatürk köşkü ziyaret ettiğimiz, hayranlıkla gözlemlediğimiz mekânlar olarak hafızalarımızda kendilerine ayrılan yerlerini aldılar unutulmayasıya. Duman aldı dağları türküsü şehrin üzerine çöken bulutlar için söylenmiş olsa gerek böyle bir akşamüzeri yurdumuza döndük.

 

Üçüncü gün öğrencilerimizi mihmandar ailelerimize verdikten sonra kent merkezinde yaşanılan değişimi gözlemleme imkânı doğdu. Tarihi eserlerdeki işlemeleri, tasvirleri, Tarihi ambar evlerinin örneklerini, Ata park, Feshane sosyal yaşam alanı - ki gecekondu bölgesi dönüştürülerek oluşturulmuş – Fatih cami gibi birçok yeri yakından ve bilgilenerek görmek şansına sahip olduk. Mihmandarımız Mehmet Bey mütevâzi  sabırlı kimliğiyle gönül bahçemize yer etti. Mimar Sinan İlköğretim okulunun ev sahipliğini şükran duygularımızla zikretmeden geçemeyeceğim. İzzet ve ikramlarının onlara misliyle dönmesi dileğimizdir.

 

Çömlekçi tüneli tarihin içindeki yolculuğundan vaz geçmiş birazda günü yaşayayım dercesine her gidip gelişinizde karşınıza dikiliyor görkemli görünüşü ile. Ortancalar Trabzon’da bazılarına göre masmavi, bazılarına göre lacivert açıyormuş amma haziran ayının bitiminde. Boztepe isimlendirmesine karşı çıkma gibi bir lüksümüz yok, şehrin manzarasını, havasını, ahalinin keyfini görünce seyir tepesi daha yakışırdı demekten de kendimizi alamıyoruz. Limanın sükûneti, sessizliği, sakinliği, gemisiz oluşu insanı bir anda terk edilmişlik hissi ile burun buruna getiriyor ve hayıflandırıyor.

 

Şehrin, şehirlerden yaptığı alıntıları önce tesadüf, sonra anlamlı kılmaya çalışarak fark ettik. Küçük bir Anadolu deseni meydana getirilmiş. Bizim için her yer Trabzon sözüne uygun tavır ve davranış zenginliği hem hoşluk hem de memleket severlik adına güzel görüntülerdi. Her şeyin bir sonu olduğu gibi etkinliğimizin de sonu gelmişti. Ekip çalışmalarını birlikte yapanlar, nemli, yaşlı, hıçkırıklı ayrılışlarla, tekrar eden sarılmalarla, bir dahaki sefere duası, dilek ve temennileriyle ayrılık rüzgârına boyun eğdiler. Birbirlerinin gönüllerinde kurdukları köprüleri ileriki gün, ay, yıllarda yaşatmak temennisiyle vedalaştılar. Üzerimizden zaman geçecek gönüllerimizden kurduğumuz gönül köprülerinin karşı ayakları diye antlaştılar. Köprülerin yıkılmaması, atılmaması, sağlamlaştırılması temennisiyle…

                                                                                                             01/05/2011