Muammer AZMAK

Muammer AZMAK

[email protected]

EYLÜL GERİDE KALDI

13 Ekim 2016 - 22:54 - Güncelleme: 14 Ekim 2016 - 21:23

EYLÜL GERİDE KALDI

Yaprak dökümü günlerin en hasıydı evvel zamanlarda, şimdi vaktin oynaklığından o da nasibini aldı ve yaprakların dökümü de eylül gibi gerilerde kaldı. Filizlerin boy atıp meltem işvesiyle oynaştığı demleri yavaşça gerilere itiverdik hayatımızın ön camlarından bize inat edercesine, eylül geride kaldı.

Hazan mevsimi derlerdi eskiler, sararan, solan, kopan yapraklar, feryat ederek düşerdi ayrılık yollarına ne pişmanlık hissine kapılırlar ne kahredip pişman olurlardı amma o günler şimdilerde görünmezler yolu olmaktan öteye çoktan geçti, her şey yerli yerinde fakat eylül geride kaldı.

Pişmanlık duymadı bir eylül sabahı esen sert yelin kırdığı dallarından, pişmanlık limanına uğramadı bir eylül günü gönlüne saplanan hicran oklarından. Eyvallah etmedi ‘siz kim oluyorsunuz’ diyen seslerin ar duygusunu tanımamış avazlarına ve o günlerin üzerinden çeyrek asır, onlarca sene geçti, öfkesi geçti, kini geçti, olanlar-olmayanlarla birlikte gitti, hesabı yekûna sayıldı, lakin eylül geride kaldı.

Yeşeren filizlerin kırım günleriydi, genlerinin tekrar düzelmeyecek şekilde tahrif edildiği karanlık alacası sabahlardı, ‘mücadeleyi bırak muhabbete bak’ çığırtkanlıklarının on iki türünün ortalığı kasıp kavurduğu müteakip aylar ve yılların birbirini kovalaması tükendi, sahiplerinin sesleri ve solukları bir bir kesildi, eylül geride kaldı.

Ömründe hazan mevsimiyle yolu kesişmemiş kimseler var mıdır sorusunun muhatapları mutlaka ‘hayır’ haykırışını yüksek perdeden söyleyeceklerdir. Bir nesneye, bir emele, bir güzele gönül verince hayatın yeniden başladığını âleme ‘evet’ cevabıyla duyurmaya can atacaklardır. Kaybedilmiş kıymetler, yitirilen canlar, telafisiz imtihanlar çok çabuk zihinlerden temizlenecek ve mutluluk iksiri içilecek yine de eylül geride kaldı denilecektir.

Yağmurdan kaçarken doluya tutulmuşların şaşkınlığı, fırtınanın önüne katıp katıştırdığı diyardan diyara savurduğu yaprak misal olanların dağınıklığı, yolları kesişenlerin yollarını ayırdığı, yeni hayata yelken açma aymazlığı, cicim aylarının ardından mahkeme koridorlarını arşınlayanların arsızlığı, hepsi ama hepsi geçti, eylül geride kaldı.

Acayip zamanlardı dediğim, her aklıma geldiğinde acı acı güldüğüm, üzüntüleriyle kederiyle birlikte sevdiğim, yaprakları değil adamları döktüğüm, hayat ağacındaki izlerini tırnaklarımla söktüğüm bazen kendi payıma oh olsun dediğim demleri geçirdim, illa velakin eylül geride kaldı.

Siyahların beyazlardan ayrıldığı arasında da grilerin olduğunun fark edildiği, hatta başka başka renklere ziyadesiyle iltifat edildiği günlere ulaştık. Zorla ‘karıştır-barıştır’ yapmak istediklerinde direndiklerimiz şimdilerde oldu beklentilerimiz, hatta daha da ilerisi ‘ el ele verip’ meydanlara gittik ne de olsa eylül geride kaldı.

Eylülde kaldı şikâyetler, sitemler, kahroluşlar. Yazdan kalma sıcaklıkların güneşi hepimizi kucakladığını ispat etmenin derdinde. Umutlar hayallerin peşinden çılgınca koşmada, bedenlerimiz her şeye rağmen ayakta kalmaya çalışmakta. ‘Ufuktan yeni eylüller sökün edecek’ şarkısı bazılarının dilinde, biz ise ‘geç bunları kardeşim’ mırıldanışını Türküye tutturduk, hatta daha da ileri gittik oysa eylül geride kaldı.

Gittin, çamur yüklü bulutlarınla aramızdan, varsayalım hüzün yılının hazan mevsiminin kederli vaktinde. Gölgelerini, hayaletlerini, duvardaki resimlerini, senden kalan her izi sildim, sileceğim. Kokun dahi sinmeyecek ne köşelere ne bucaklara, boğazım düğümlenmeyecek söylenirken, gecelerin sessizliğini çığlıklarım bölecek, gerekirse bu yolda yiğitlerim can verecek, lakin memleketimin yüzü sonsuza dek gülecek. Artık eylül geride kaldı.

14.10.2016 Muammer AZMAK