Muammer AZMAK

Muammer AZMAK

[email protected]

ÇOCUKLUĞUMUZ

19 Ocak 2019 - 23:10 - Güncelleme: 20 Ocak 2019 - 18:30

ÇOCUKLUĞUMUZ

 

Yalın ayak başıkabak dolaşırdık, sonradan böyle olmadık, baştan itibaren biz hayatı böyle öğrendik ve büyüklerimiz ‘artık sen büyüdün’ diyene kadarda böylecene yaşayışımızı sürdürdük. Ne ayaklarımıza bir zeval geldi ne de başımıza. Şimdilerde havadan, yerden, sudan yel kabanları gördükçe iyi ki de öyle yaşamışız deyişim çokçalaşıyor.

 

Her öğün tarhana çorbamız eksik olmazdı neredeyse lakin biz yine mi tarhana demezdik, diyemezdik, amma bunu söyleyenler gibi de hiç bir şey beğenmemezlik etmez, ucundan da olsa yerdik, getirenin, yapanın, önümüze koyanın hatırına.

 

Çeşit çeşit suluklarımız yoktu, olmadığı da iyiymiş, her bahçenin başköşesine kurulmuş tulumbalar emrimizdeydi, birimiz çeker, birimiz içer hatta birbirimizi ıslatarak oyunlaştırdığımız gibi hoşgörüyü de büyütürdük birbirimizde. Ev sahiplerinden izin almamıza da gerek duyulmazdı teyze veya amca, dayı ile başlayan seslenişlerle kişisel gelişmemize katkı yapardık. İstemeyi öğrenirken aynı zamanda vermenin ne kadar gerekli olduğunu kavrardık.

 

Okul öncesi eğitimimiz yoktu amma okuldan önce ve sonra kendimizden geçercesine oyunlar oynar, oynamaya doymazdık, yarım bırakır okul sonrasına kavilleşir, kaldığımız yerden oynamaya devam ederdik. Oynarken kendimizden geçerdik geçmesine amma aynı demlerde kişiliğimizin oturmasına da azımsanmayacak katkı yaptığımızı şimdilerde daha iyi idrak etmekteyim. Yalnız sözlü yalnız beden ile oynamaz; kendimize tel araba, rulman tekerlekli tahta araba, kızak ve benzeri icatlı arkadaşlar yapar keyfimize keyif kattığımız gibi ‘sen yapamazsın’, ‘ben yaparım’ gibi engellemelerle de karşılaşmazdık.

Televizyon, telefon gibi nesnelerle kendimizi kendimize mahkûm etmezdik, var mıydı ki diyenleri duyar gibi oluyorum, olanlarda bu esarete gönüllü olmuyorlardı. Bülbül kadar şakımak, güvercin kadar uçmak, karga kadar gaklamak varken suspus olmak bize göre değildi.

 

Annelerimiz fedakârdılar, kaygıları bizim sağlıklı büyümemiz içindi, kendilerini feda etme yarışında olurlardı, ek gıdalar, takviye besinler yerine kendilerinden bahşederlerdi, kendilerinin özene bezene, titizlikle yaptıklarını tükettirmenin sevdası peşinde koşarlardı. Hele vitamin nedir bilmezlerdi. Her gün pilava kaşık sallasak da zayıflamaz veya obez olmazdık, çünkü hayatı dolu dolu yaşardık. İş yapmak dahi oyunlarımıza engel olmazdı. Gündüz kaçırdıklarımızı göz gözü görmediği vakte kadar yakalama derdine düşerdik.

 

Cep harçlıklarımızın kemiyeti ve keyfiyetini kimse münakaşa konusu etmezdi olsa da olur olmasa da olur kavlinden hareket ederdik. Mal ve mülk sevgisinden bahsedenlerin sayıları bir elin parmaklarını geçmezken insanı sevmenin faziletleri, yoldan geçenlerin bile telkinlerinde yer alırdı mutlaka. Hişt, öyle yapmayın kardeşçe oynayın ikazları, sevginin işaret taşlarıydı adeta.

 

Arkadaşlarımızı davetsiz ziyaret ederdik, haftalar öncesinden haberdar edip ortalıkta hazırlık fırtınası estirmez, ardından şikâyet furyasına yol açmazdık. Arkadaşlarımızın hepsi sanal âlemin kahramanları değil eti, kemiği, duygusu, hisleri olan canlı- kanlı insan evlatlarıydı. İlişkilerimiz sıcağı sıcağına ya karşılık bulur ya karşılıksız kalırdı lakin kesinlikle sahte, aldatma maksatlı olmazdı. Ailemiz, lamını cimini bilirdi arkadaşlarımızın, tereddütler yerine onlara muhabbet besler, gerekirse müdahale ederdi.

 

Akrabalarımızı tanımaz değildik, onların akrabalarını dahi bilmek hüsnü kabul görürdü. Şimdilerde kendini bilmek yaşı dahi ömrün yarısını buldu, gariptir ki akrabaları bilmek de ömrün sonlarına taşındı. Eh, durum bu hali alınca büyük sözü dinlemek de seferden kaldırılmış otoraylara döndü. Hızlı yaşa genç öl demek bile fantezi haline geldi. Kaybettiklerimizi geri kazanmak mümkün olur mu bilemeyeceğim. Amma çocukluğunu bu halde geçirmiş olanların sayılarının azaldığını görerek onlardan faydalanmayı, onlarla keyiflenmeyi, kıymetlerini bilmeyi, hazine değerindeki görüşlerini görmezden gelmemeyi ve her ne olursa olsun sevgiyle sarılmayı ve geçmişten getirdikleri kazançlarını devşirmeyi ihmal etmemek dileğiyle…

14.01. 2019 Muammer AZMAK