Muammer AZMAK

Muammer AZMAK

[email protected]

ÇANAKKALE

17 Mart 2014 - 14:27

ÇANAKKALE

 

Kemiğim, kanım, etim, Çanakkale. Kemiğimle, kanımla, etimle, düşmana duvar ördü Çanakkale. Eğil güneş sen de eğil, o toprak değil artık.

 

Yüreğim, ciğerim, şerefim, Çanakkale. Yüreğimle, ciğerimle, şerefimle, dünyaya nam saldı Çanakkale. Gör güneş sen de gör, o yıldız oldu artık.

 

Onurum, namusum, arımsın, Çanakkale. Onurumla, namusumla, arımla, memleket evlatlarının gurur kaynağı oldu Çanakkale. Duy güneş sen de duy, o gurur kaynağımız oldu artık.

 

Gönlümün sızlayan yarası, onulmaz dertlerimin membaı, gözlerimin efkârı, Çanakkale. Sızlayan yaramla, onulmaz dertlerimle, gözlerimin efkârıyla, hep benim kalacaksın Çanakkale. Kal güneş sen de kal, o cennetten bir köşede kal artık.

 

Ateşin içinde açan gülüm, yangından kalan bülbülüm, gökten yerlere pençesini geçirmiş kartalım, Çanakkale. Açan güllerinle, kalan bülbüllerinle, pençelerini geçirmiş kartalınla, daima ses ver bize Çanakkale. Ver güneş sen de ver, altın ışıklarınla hayat ver artık.

 

Bir on sekiz mart sabahı, bir oldu göklerin ve yerin ahı, saçıldı semadan meleklerin ervahı, yazıldı destan diye Çanakkale. Her on sekiz mart sabahıyla, göklerin ve yerin ahıyla, bütün meleklerin katılımıyla döndün bize Çanakkale. Dön güneş sen de dön, sabah- akşam, üzerimizde dön artık.

 

Evlatlarının çarpıştığı, şehitlerinin yattığı, gazilerinin çaresizlikten bakıştığı, akıl almaz olayların yaşandığı yer Çanakkale. Çarpışan evlatlarıyla, yatan şehitleriyle, bakışan gazileriyle, bir bütün olmanın göstergesi oldun Çanakkale. Sıyrıl güneş sen de sıyrıl, bulutların arasından görün artık.

 

Varoluş mücadelemizin mekânı, yedi düvele verilen dersin adresi, adeta bir bozkurt kükremesi, Çanakkale. Varoluş mücadelemizin mekânıyla, yedi düvele verilen dersin adresiyle, bir bozkurt kükremesiyle ayağa kaldırdın milletin umutlarını Çanakkale. Kaldır güneş sen de kaldır, umutlarını halkın, yerden göğe artık.

 

Arıburnu’nda görülmemiş savaşı, Conk bayırında kan nehrini, vatan toprağını cennet kucağı gördüğümüz Çanakkale. Görülmemiş savaşlarıyla, akan kan nehirleriyle, bulunmaz cennet kucağıyla, bizimsin Çanakkale. Bizimsin güneş sen de bizimsin, her şeyinle bizimsin artık.

 

Yiğitleri geçmiş candan hem canandan, ölmeyi emrediyorum komutu kumandandan, bakanları yoktur yandan Çanakkale. Candan ve canandan geçmiş yiğitleriyle, ölmeyi emreden komutanlarıyla, yanda durup bakmayanlarıyla, bu asırdaki Bedirdir Çanakkale. Sor güneş sen de sor, Bedir misin sen Çanakkale artık?

 

Tekbir sesleriyle yere serdi zulmü, Müslüman Türk milletinin keskin vuruşu, Rabbine ettiği şükür secdesi, gördü Çanakkale. Zulmü yere serdiği tekbir sesleriyle, Müslüman Türkün keskin vuruşuyla, Rabbine ettiği şükür secdesiyle gönüllerde yer etti Çanakkale. Yer et güneş sen de yer et, göğümüzde yer et artık.

 

Rüzgârı hem gamlı hem de kuvvetli, toprağı çok bereketli, havası bol nemli, hep bulutların ağlar Çanakkale. Kuvvetli ama gamlı rüzgârıyla, bereketli toprağıyla, bol nemli havasıyla, bulutların gölgelesin yağsın senin Çanakkale. Yağ güneş sen de yağ, ışıkların üzerimizden eksilmesin artık.

 

Gül Resulün güllerini suladı şehitlerin kanı. Uğruna canlar feda eden şehitleri karşıladı Allah elçisi. Milletin geleceğine oldu kanat, uçurdu gaflet çukurundan yükseklere, ebediyen Müslüman kalacak zalimlere inat bu millet.

 

Ey geçilmeyen, geçilemeyen Çanakkale! Sende destanlar her vakit diri. Ufukları gözleyen gözler iri. Milletim hiç sevmez kibri. Sevme güneş sen de sevme, kibirle toprağımıza bakanı artık.

10.03.2014 Muammer AZMAK