Muammer AZMAK

Muammer AZMAK

[email protected]

CANA CAN KAT

16 Haziran 2011 - 09:22

 

 

Kendinizden, canınızdan, hayat suyunuzdan ta yüreğinizden, bir miktarını vererek cana can katabilirsiniz, hem de tam üç cana. Kim istemez diye itirazları duyar gibi oluyorum. Evet, herkes ister diye genel bir tavır olduğunu da kabul ediyorum. İş uygulamaya, hayata geçirmeye gelince kazın ayağının öyle olmadığını görüyorum. Adına bağışçı dediğimiz fedakârların sayısı bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar az bir sayı ile karşımıza çıkıveriyor. İhtiyaç nedir diye sorgulamaya kalktığınızda ‘ne sen sor ne biz söyleyelim’ latifesi bir yana oooooo… Seslendirmesi veya marifetlilerin diliyle güzel bir ıslık sesi sizi kendinize getiriveriyor.

 

Dr. Nardal’ın nükteli benzetmesi çok hoş ve anlamlı bir benzetme olarak kulaklarımıza adeta bir küpe gibi yapışıp kalıverdi. Muhterem, eski gelenekte insanların ihtiyacı olan hayat suyunun, güveç içerisinde, Güveç yemeği gibi verildiğini; şimdilerde bu geleneğin terk edilerek herkese uygun düşenin, yani biber isteyene biber, patlıcan isteyene patlıcan, et isteyene et olarak verildiğini söylemişti. 1901 yılında başlayan bu serüvenin, bu noktaya gelene kadar çok mesafeler kat ederek, en olgun şeklini aldığını belirtmişti. Önceleri hayvanlar arasında başlayan değiştirmelerin daha sonraları hayvandan insana ve insandan insana şekline dönüştüğünü ve sonunda bugünkü hali aldığını, yani uygunluk ölçümlendirmesi ile nakillerin gerçekleştiği, bunun da üç cana can kattığını, üstüne basa basa, bir solukta zihnimize kazımıştı.

 

Tek üretim kaynağı, tabir yerinde ise madenin yatağı insan olan çok değerli ve işlenmiş kullanıma hazır madde, hayat suyumuz üzerinde, yaklaşık 40 yıldan beri onun yerine kullanılabilecek ve bu değerli hayat iksirinin yerine geçebilecek yapay bir madde elde etmeye yönelik çalışmalar süregelmektedir. Bu konuda henüz tatmin edici, işte sonunda başardık denilebilecek sonuçlar alınamamıştır. Tek kaynağının insan olması ve lüzumu halinde yerine kullanılabilecek bir yedeğinin, alternatifinin olmaması, hayat suyunun ve onu gönüllü olarak bağışlamanın ne kadar önemli, son derece de hayati bir mesele olduğu noktasına bizlerin dikkatlerini yoğunlaştırmaktadır.

 

Hal böyle olunca vücudumuzu terk eden yaklaşık yarım litre sıvı sayesinde kemik iliğinin yağlanmasının önlenip, kan yapımı işi ve işlemleri canlı tutulur.  Verilenin yerine, anında vücuttan genç hücreler yola çıkarılıp vücut dolaşımına katıldığı için, vericinin bünyesi daha dinç ve canlılık kazanır. Sıvımızdaki yüksek yağ oranı kendiliğinden azalır.  Ayrıca bağışlama kalp krizi ihtimalini yüksek oranda azaltır. Bu fedakârlığın Bağışçı kişide baş ağrısı, stres, yüksek tansiyon, yorgunluk gibi rahatsızlıkların giderilmesinde çok büyük katkısı olur. Bağışçı her bağışlamasında adeta sağlık taramasından geçirilerek yüksek ve düşük değerleri açısından uyarılır. Yaşam kaynağını her bağışlayana grubu, hücre sayımı ve bu yolla bulaşan hastalıklarla ilgili tarama testleri uygulanır. AIDS, Sifiliz, HepatitB, Hepatit C,  taramasından ücretsiz olarak yararlanmış olur. Bu noktada sağlıklı ve kan ile ilgili problemleri olmayan olgun hanımların verici olmak suretiyle bazı sıkıntılarından kendiliğinden kurtulacaklarını hatırlatırken hacamat ettirmek suretiyle veya çeşitli yollarla vücudu yaralayan hatta olumsuz etkilere de sebep olan yöntemlerden kurtulmalarını da sağlayacaktır.

 

Böyle özveri isteyen bir faaliyetin ardından insan psikolojik olarak rahatlar, kendini huzurlu hisseder, daha sonra kendisine lüzumu halinde, hayat sıvısının verilmesi gerektiğinde, bunu yapacak insanların olacağını düşünerek güven duyar, hayata daha sıkı sarılır. Gönüllü bağışçılardan alınan mayi, güvenli olduğundan bu yolla hastalık bulaşması da daha az meydana gelir. Bağışçıların büyük bir bölümü zararlı alışkanlıklardan kendilerini uzak tutmaya özen gösterdiğinden neslin daha sağlıklı olmasına da katkı yapmaktadırlar.

 

Trafik kazasında veya benzeri olaylarda yaralanan bir kimsenin, kan uyuşmazlığı olan bir bebeğin, kan bulunmazsa ölecek bir hastanın, kan değişimi gerçekleştirilmesi gereken sayrıların, sizin verdiğiniz kanla kurtulmasının, hayata tekrar tutunmasının mucizevî etkisini tahmin edemezsiniz. Onların bu yolda sarf ettiği çabalardan yorulmuş yakınlarının, annelerinin, babalarının, kardeşlerinin size duyduğu minneti, ayrıca size verdiği manevi duyguyu çeşitli değer ifade eden araçlarla ölçümlendirmek mümkün değildir.

 

Kanlarını her fırsatta tereddütsüz verenler bağışlarınız çok insani, onurlu ve özverili bir davranıştır. On dört Haziran gönüllü bağışçılar gününü kutlar GÖNÜLLÜ BAĞIŞÇILARIN sayılarının artmasını dilerim… Haydi! Kan ver. Üç cana, can ver.

                                                                                                                          14/06/2011