Muammer AZMAK

Muammer AZMAK

[email protected]

ANMALAR, KUTLAMALAR

11 Kasım 2013 - 12:15

ANMALAR, KUTLAMALAR

 

Bir toplumun kutladığı bayramlar ve düzenlediği anma törenleri insanların ortak bilincinin oluşturulmasının yanı sıra onları bir arada tutan kültürel değerlerin nesilden nesile aktarılmasında önemlidir. Bu ehemmiyet kuru bir vazife savar olmaktan kaynaklanmadığı gibi yaşanılan acı-tatlı bir etkinlik olarak zihinlerde yer etmekten gelmektedir.

 

Anmak kavramına şöyle bir anlam yüklemişiz toplum olarak. Birini veya bir şeyi akla getirerek sözünü etmek veya onu düşünmek, zikretmek, hatırlamak. Anı kavramını ise geçmişte yaşanmış çeşitli olaylardan hafızamızın sakladığı her türlü iz, hatıra ve bağlantılı bütün kalıntı unsurlar olarak bahsetmiş ve adlandırmışız. Tabi ki bunların zihinde derin iz bırakanlarını öncelikli hatırlamak da peşinden gelen bir tabii seyir olarak hep yaşanıla gelmiştir.

 

Ortak ve uzun bir geçmişi paylaşma milletlerin gelecekte var olma mücadelesinde başarılı olabilmesinde önem arz eden Milli Bayramların ve Mahalli Kurtuluş Günlerinin, her türden anma toplantılarının yurdun her köşesinde ve dış dünya temsilciliklerimizde coşku ile kutlanması emrivaki olmaktan uzaklaştırılıp gönüllü katılımların sağlandığı bir niteliğe bürünebilmesi önem arz etmektedir. Bu bağlamda soğuk nevale yüzler, bir an önce olsun bitsin yaklaşımı davranışlar, ne işim var benim burada diyen halden habersiz kimlikler ve benzerleri mecburileştirilmiş görüntülerin giderilmesi yönünde atılması gereken adımların varlığını göz ardı etmemek gerekir. 

 

Bayram kutlamaları ve anmalar süresince düzenlenen her türlü faaliyetler  (Panel, Konferans,  Koro, Konser, Kermes, Sergi, Fuar, Gösteri, Tiyatro, Jimnastik, Gezi, Piknik, Yarışmalar  (Resim, Müzik, Kompozisyon, Sportif  ),  Sağlık Taramaları, İzcilik Faaliyetleri,  Fener Alayı, Şenlik Yürüyüşleri, Şehirlerarası değişimler, Tarihi ve kültürel mirasın ziyaret edilmesi ve çeşitli etkinlikler) yapılmış olsun diye yapılır olmaktan çıkarılıp coşkun ve özlenen, beklenen bir an haline nasıl getirilir sualinin cevaplaması toplumsal olarak verilerek yapılmalıdır.

 

Devletimizin ve Milletimizin şefkatli, merhametli elini bakım ve ilgiye muhtaç çocukların, gençlerin, yaşlıların üzerinde tutabilmenin bir göstergesi olarak da bu etkinlikler tanzim edilmeli, kraldan fazla kralcıların bu vatandaşlara eziyete dönüşen coşkusuz, heyecansız törenler olmaktan çıkarılmalıdır. Yetki verilmiş görevlilerin bu kıymetli vakitleri kendini kıymetli saydırma zamanlarına dönüştürmemesine azami dikkat edilmeli ki olumsuz izler bırakmasına engel olunabilsin. Kimsesiz olmadıkları şefkatli elin sürekli kendilerine uzandığı duygusu taze tutulmalı duyguları da olabildiğince yoğunlaştırılmalıdır.

 

Farkındalık, sorumluluk, saygı, hoşgörü ve üretkenlik gibi en önemli değerler geçmişimizi yaşatan ve geleceğimizi belirleyen bu anma ve kutlama törenlerinin sembolize ettiği önemli olayların hatırlanması, irdelenmesi, sorgulamasıyla ivme kazanarak bulunduğu yerden yukarılara tırmanma da itici güç olur. Var olma mücadelesinin kendisi kadar onu hayata geçiren kahramanları da bunu fazlasıyla hak eder. Lakin hak edişleri emrivakinin gölgesinde bırakıldığında hak ettiği yeri elde edemediği gibi olumsuzluklarla karşılaşması da kaçınılmaz olur.

 

Bir topluluğun yaşamında birlikte var olmalarını sağlayan en önemli günlerin kutlamalar ve anma etkinlikleri olduğunu bilmeyen yoktur. Bu etkinlikler sayesinde halkın bütün bireylerinin ortaya çıkan iş, olay ve olguları irdeleyerek geçmiş ile gelecek arasındaki köprüleri kurmaya çalışır çaba ve gayretleri sergilemesi de doğal bir tavır olur. Doğallıkta icbar, zorlama, talimat yoktur, olmamalıdır. Yap emrinin yapmayın yaklaşımına davetiye çıkaran bir özellikte olduğu akıldan uzak tutulmamalı yeni tedbirler geliştirilmelidir.

 

Gerçekten bu gibi “toplumsal buluşmalar”, sosyal hareketler devletlerin sürdürülebilirliğini korumak adına önemlidir. Hükümetlerin değil.  Yargıyla bağlantılı olarak bu beraberlikler konusuna göre, gerek ülkenin gerekse ülkelerin hafızalarını tazeleme görevine sahiptirler. Özellikle genç nüfusun bu faaliyetlerin bir parçası olması konunun önemini artırmaktadır.

 

Günün gerçek anlamını ya da düşüncesini göremeyen zorlama idari yaptırımlara konu olması, gösterileri asıl anlamından uzaklaştırarak asıl öneminin unutturulmaya çalışılması yerine değerinin kavratılacağı bir şekle bürünme ihtiyacı kaçınılmaz bir yol olarak görünmektedir. Gelecek nesillere temel göstergeleri unutturmamayı, her yeni olguyu da temel konu ile ilişkilendirebilme becerisi kazandırmayı başarmak ülke varlığının sürdürülebilir olduğunun da bir göstergesi olacağı muhakkaktır.

 

Bizden önceki atalarımızın mirasına sahip çıkarak bizden sonra gelecek nesillerimize yön vermek durumundayız. Bu gelecek nesillerimizi inancına bağlı, tarihini bilen, kültürüne sahip çıkan, benliğinden kopmadan dünya sahnesinde etkili ve yetkili olmalarını sağlamakta bizim asli görevimizdir. Çabaların doğru yolda olması dileğimiz fikir çilesi de işimiz olsun. Muammer AZMAK 10.11.2013