Mehmet Tayfun MOĞOL

Mehmet Tayfun MOĞOL

[email protected]

ATEŞ İSTİDASINDAN - MEDYAYA

01 Mayıs 2020 - 22:59 - Güncelleme: 01 Mayıs 2020 - 23:16

ATEŞ İSTİDASINDAN - MEDYAYA                                                                                   

Millet olarak zorlu sınavlardan geçtiğimiz şu günlerde yaşamlarımızı tehdit eden sağlık sıkıntıları ve buna bağlı olarak saldırganlaşan ekonomik sorunlar had safhaya ulaşmıştır. Devlete ricaline ve sivil toplum örgütlerine sesini duyuramayan halk sosyal medyayı kullanarak oluşturdukları kamuoyu ile kendilerini ifade ederek sorunlarına el uzatılmasını ummaktadırlar. Reaksiyon alan ve dertlerine çare bulabilenleri örnek alan diğerleri cesaretlenmekte ve medyanın sınır tanımayan iletişim gücünden faydalanmaya çalışmaktadırlar. Tarihimizde bu tür şikayetlerin Padişah makamına ulaşmasını nasıl sağladıklarını bir alıntı ile aktarmak istiyorum.                                                                                                                                     

Görülen haksızlık ve zulümden bezenler bizzat Padişaha şikayet edebilmek için huzura çıkamayanlar son bir çareye başvuruyorlardı. Padişahın sahil saraylarından birinde pencere kenarında oturması gözlenir ve hemen bir kayıkla denize açılarak, içinde saman, talaş, hasır parçaları veya ziftli paçavralar bulunan bir kap baş üzerine konularak ateşlenirdi. Bu şu manaya gelirdi “Padişahım gördüğüm haksızlık ve zulümden artık başımda ateş yanıyor. Son ümidim sendedir fakat senin yanına sokmuyorlar.” Bunu gören padişah şikayetçiyi derhal huzuruna getirtir sorununu dinler gerekli emirleri verirdi. Ateş istidasının en parlak örneği Naima Tarihinin 1648 yılı vak’aları arasında kayıtlıdır. Sultan İbrahim saltanatının son günlerine rastlar. Yedi tane İngiliz tüccar kalyonu Galata önünde derya ortasında ak bayraklar çekip bütün mürettebatı güvertede dizilir. Başlarında birer bakraç ile zift yakıp bağrışmaya başlarlar. Derhal saraydan adam gönderilip dertlerinin ne olduğu sorulur. Meğer getirdikleri maldan ticaret anlaşması gereği %3 yerine %6 gümrük resmi alınmış. Satın alınan malların 15.000 kuruş tutarındaki bedeli ödenmediği gibi, gemi kaptanlarına derhal limanı terk etme emri verilmiş. “Başımızdaki mezalim def buyurulsun yahut gemilerimizle birlikte ateşlere yanarız demek isterlermiş.” Bunu öğrenen Sultan İbrahim hemen Çavuşbaşı Ağayı Sadrazam Hazerpare Ahmet Paşa’ya göndererek İngilizlere yapılan haksızlığın giderilmesini sağlamış.

Haksızlık ve zulme uğrayanların başlarında ateşler yanmadan seslerini İnsanlık alemine duyurabilmelerini ve bu sessiz feryatları duyacak gönül kulaklarının da daima açık olmasını dilerim.

Saygılarımla. Sağlıcakla kalınız.                                                                                        

Mehmet Tayfun MOĞOL

30.04.2020

Alıntı: R.E.Koçu Tarihimizde garip olaylar