Mehmet Tayfun MOĞOL

Mehmet Tayfun MOĞOL

[email protected]

AH BU ŞARKILARIN GÖZÜ KÖR OLSUN

26 Haziran 2019 - 10:31

                                              

AH BU ŞARKILARIN GÖZÜ KÖR OLSUN

Ülkelerin gelişmişlik barometresi Sanattır,sanatın en önemli dalı müziktir.Müzik yaşam tarzının, kültür düzeyinin ,ideolojilerin ve refah seviyesinin notalarla ifade edilen istatistikidir.Toplumun kendini ifade etmekte kullanabileceği en etkin araçtır.

Yukarıdaki parargraf ne sanat nede müzik öğretisidir.Haddim olmayarak  asıl konuya girizgah yapmak içindir.

70’li yıllardan beri çok çeşitli müzik türlerini zevkle dinliyorum.Toplumun teknolojiye uyum sağlarken farkında olmadan evrildiğini ve  gözlerimiz önünde başkalaşım yaşadığına şahit oluyoruz.Ülkemiz topraklarında üretilen müziği Türk halk müziği,Klasik Türk müziği olarak iki ana dala ayırabiliriz.Günümüze kadar gelebilen örneklerden çok  kadim geçmişe sahip oldukarı anlaşılabili.

Türk Halk müziğinin geçmişi şamanlara dayanır asıl kökeninde türkü bulunur ve Türke özgü anlamındadır ve ozanlar vasıtasıyla kulaktan kulağa günümüze kadar taşınmıştır.Ezgilerine ,konularına  ve yapılarına göre gruplanabilir.Türküler Halkın kullandığı Türkçe ile üretilmiştir.

Klasik Türk müziği geçmişi 10.Yy.Farabiye kadar dayanır.Siyasal hareketlere ve fetihlere bağlı olarak kendi içinde 14.Yy.da 16.Yy.da değişimler yaşamıştır.Musiki veya Osmanlı musikisi olarak da adlandırılabilir.

60’li yıllarda yabancı şarkılara söz yazma (cover)modası çıktı ve çok rağbet gördü.En önemli söz yazarlarını Fikret Şenes,Fecri Ebcioğlu ,Sezen Cumhur Önal olarak hatırlayabiliriz.1968 Yılında Alpay Halk Türkülerini ilk defa Batı tarzında seslendirdi.Erol Büyükburç Cem karaca ve Cahit Berkay bu tarza öncülük ettiler.Cahit Berkay önderliğinde 1968 yılında kurulan Moğollar Anadolu Rock tarzının başlangıcı oldu.Erkin Koray,Cem Karaca,Barış Manço, Ersen ve Dadaşlar Üç Hürel,Selda Bağcan en çok hatırlanan örnekleridir.

Anadolunun  Taşından toprağından deresinden merasından dağından yamacından esinlenen Dadaloğlu ,Yunus Emre, Köroğlu,Kul Nesimi lerden Aşık Veysel, Aşık Mahzuni Şerif,Muhlis Akarsu ve Neşet Ertaş gibi günümüz ozanlarına kadar  has Türkçe kullanılarak bu gelenek yaşatılmaya çalışılmaktadır.

Ülkemizde tek televizyon kanalı olduğu dönemde ; Zaman zaman TRT yi eleştirirdik. TRT repertuarına girebilmek çok zordu ve her eser her solist ince elenir sık dokunurdu. Liberal düşünce tarzı ile baktığınızda pek arzu edilen bir şey değildi. Fakat bu günlerde  müziği disipline edecek bir kurumun gerekliliğine inanmaya aşladık.Siyasallaşmayan ve reytin kaygısı ile hareket etmeyen TRT’nin kültür hayatımıza yaptığı en büyük katkıları inkar edilemez.TRT  arşivleri kültürümüz için çok kıymetli hazinedir. Umarım bu devasa arşiv gelecek nesillere eksiksiz aktarılabilir.

                                                                                                                                                                                                                        

Sonuç olarak Kültürümüzü oluşturan müziğimiz eriyip yok olmaktadır.Müzikle brilikte  Türkçemizde arada yozlaştırılmaktadır.Edebiyat eserleri müzik yapıtları kadar kolay hızlı ve eğlenceli biçimde yayılamıyor titizlikle edit edilen eserler tüm gençlerimize ulaşamıyor. .Abuk subuk güfteler hızla gençlerimizin belleğine giriyor.”Bir bahar akşamı rastladım size/Sevinçli bir telaş içindeydiniz/Derinden bakınca gözlerinize/Neden başınızı öne eğdiniz”.Gibi zarif kibar güftelere alışık olan bizler, “Yatçaz kalkçaz ordayım””Ay aman zillerimi çalıp nereye kaçıyosun/Körebe mi oynuyosun dolaba mı saklıyosun.”Gibi garabetleri dinledikçe asabileşiyoruz.Lütfen Türkçe şarkı yapmayın hangi lisanla yaparsanız yapın.Para ün kazanmak için bu dili hunharca yozlaştırmaya hakkınız yok!!.

Türkçemize sahip çıkmak için herkesin tepki gösterek farkındalık yaratması çok önemli. Eli kalem tutan yazarlarımız bıkmadan defalarca bu konuları yazmalılar ki Türkçemizi bu işgalden koruyalım.Saçma sapan sonradan görme clup ağızlarından Türkçemizi kurtarmamız lazım TDK’nın Türkçeye yeni sözcükler ekleme çabası yerine var olanı  koruması daha isabetli olacaktır.