Mehmet Tayfun MOĞOL

Mehmet Tayfun MOĞOL

[email protected]

AÇIK KAHVE BİSİKLET

27 Haziran 2019 - 12:18 - Güncelleme: 29 Haziran 2019 - 15:18

                                                                                                                                           

AÇIK KAHVE BİSİKLET

Okullar  aylar süren eğitim programının ardından nihayet tatil oldu. Başarılı öğrenciler Karne ve başarı belgeleri ile gururlandılar. Son dönemlerde bu başarıların karşılığı olarak  karne hediyesi diye bir adet çıktı.

Aileler maddi güçleri nisbetinde bu akıma ayak uydurmaya çalışıyorlar.Her zaman hediyeler içinde bisiklet en çok istenen olmuştur. Fakat cep telefonu,bilgisayar,Padler de çocukların aklını çeliyor.Yaz mevsimi tatil bisiklet için ideal kullanım zamanıdır.Bisiklet üretiminin artması,Uzakdoğu ülkelerinden ithali,taksitli alınabilir olması çocukların bu eğlenceli araca sahip olmalarını kolaylaştırmıştır.

 

Bizim çocukluğumuzda bisiklet çok daha fazla arzu edilen bir oyuncaktı.O zamanlar maddi durumların analizini yapamadığımız için kaderimize razı olurduk. Bisiklet sahibi olmak hayal edilmesi bile zor bir şeydi. İlkokul öğrencisiydim Rahmetli babamın memuriyetinden dolayı Bursa’nın Altıparmak semtinde Yazıcıoğlu sinemasının sokağında oturuyorduk. Mahallemiz İki katlı evlerin bulunduğu mütevazi bir yerdi. Yaşayan insanların gelir durumu birbirinden çok da farklı değildi. Genelde mutlu insanlardı ya da çocuk gözü ile bize öyle gelirdi. Arkadaşlarım arasında hiç bisikleti olan yoktu. O zamanlar bisikleti ancak  kiralayabiliyordunuz. Kiralama öyle bisikleti alıp özgürce istediğiniz yere gitmek değildi.Turlar ancak top sahası ile sınırlıydı.

Mahallemizde bisiklet kiralama işi yapan bir amca vardı. Evleri birkaç ev ötemizde büyük avlulu iki kanatlı geniş kapılı bir yerdi. Kiraladığı bisikletleri bu avluya koyardı. Sabahları bisikletleri kiraya verdiği top sahasına götürürdü.12  kadar bisikleti vardı tabii bu bisikletleri top sahasına götürebilmek için yardım almak durumundaydı. Biz mahalleden 8-10 çocuk yardım ederdik. Sabahları Saat 8 gibi hepimiz bisikletçi amcanın evinin eşiğine oturur,o koca kapının açılmasını beklerdik. Kapı açıldığında hepimize birer bisiklet verirdi. Bisikletlere binmeden top sahasına taşırdık. Sahaya vardığımızda bisikletler sıra ile ağaca dayanır görev tamamlanırdı. Bunun karşılığında 1veya 2 tur saha etrafında binmemize izin verirdi. Akşam vakti tekrar bisikletleri almaya giderdik.Bazan da harçlıklarımızla

Bisiklete binerdik. O zamanlar bisiklet serüvenimiz bu saha ile sınırlıydı.

    Bir gün oynarken bir haber aldık; üç sokak üstümüzde oturan  bir çocuöa bisiklet alınmıştı.Hemen 8-10 kişilik ekip bakmaya gittik.Hiç unutmam açık kahverengi  Bisan Peugeot 3 vitesli bir bisikletti.

Çocuk büyük bir kibir ve iyelik hisleri ile bizim el sürmemizi önlemek için bezle bizi uzaklaştırdı.Biz karşı kaldırıma geçip yeni simsiyah tekerleklerini, açık metalik kahverengi rengini bir müddet hayranlıkla seyrettik.Sonra çocuk kasıntılı bir hava ile bindi ve gitti……Ve ben hala her bisiklet satıcısının önünden geçerken O açık kahve Peugeot bisikleti ararım içim burkulur.Saygılarımla.