Mehmet Tayfun MOĞOL

Mehmet Tayfun MOĞOL

[email protected]

HARF DEVRİMİ VE BİLGİ

02 Kasım 2019 - 09:35

HARF DEVRİMİ VE BİLGİ                                                                                                      01.11.2019

 

Bugün Harf devriminın 91.yıldönümü. Cumhuriyetimizin kuruluşun 5. yılında 1 Kasım 1928 tarihinde “Yeni Türk harflerinin kabulü ve tatbiki” hakkındaki kanun Türkiye Cumhuriyeti Büyük Millet Meclisinde Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde kabul edilmiştir.

Yazımı ve okuması kolaylaşan alfabenin Yeni Cumhuriyet Türkiyesinde bilgiye doğru açılan bir koridor olduğunu unutmamak gerekir. Bilgilenmenin en klasik yolu olan okuma hakkında yazdığım bu yazının gençlerimiz bir öneri niteliği taşımasını arzu ederim.

Okumak iki boyutlu karakterlerden oluşmuş simgeleri usumuzda dört boyutlu imgelere dönüştürmek zihinde canlandırmaktır. Bu bakımdan felsefe gibi içsel ve soyut kavramları irdelemek ve içselleştirmek daha zordur. Okumanın handikapı şudur bu imgelemin hafızanın gücü kadar yaşar. Ateş böcekleri gibi yeniden tazelenmeye ihtiyaç duyarlar. Okuma tekrarlandığında sanki yaz gecesindeki gibi parlamaya başlarlar. Görsel basılı kaynaklar insanı alır hayal dünyasının sınırsız, zamansız, mekansız, maddesiz ortamına taşır. Tüm somut kavramların engelinden kurtulan usumuz daha kreatif düşünmeye başlar. Aşılan nesnel ambiyansın yarattığı özgürlük; sanat, tasarım, dizayn melekelerini güçlendirir. Toplumdan farklı düşünebilen bireylerin insanlık için geliştirdikleri fikirler bizi taş devrinden uzay çağına taşımıştır. Kitap demek bilgi demektir. Bilgi karşılaştırma ve en iyiyi seçme yeteneğini geliştirir. Geçmiş çağlarda yaşananlar ve aktarılanlar bizler için artık ders alınacak bilgiden ibarettir. Spinoza bir aforizmasında “Yargılamak değil anlamak önemli.” demiştir. Anlayabilmek; donelerin zamanına, psikolojik, sosyolojik ve devrin etik kurallarına göre iyi irdelenmesi ile gerçekleşebilir. Bu tarihsel bilgi kayıtları geçmişte dünyayı kana bulayan nazizim, faşizm, ırkçılık, dinsel fanatizm, mezhepçilik v.s.gibi toplum yaşamına zararlı bir çok düşüncenin daha çelimsizken ezilerek realize ve organize olmasını önler. Francis Bacon’ın bir sözü vardır, ”Bilmek egemen olmak demektir. ”Aynı anlama gelebilecek bir söz; sosyoloji ve pozitivizmin bileşkesi denince akla gelen tek isim Auguste Comte’undur. ”İktidar için öngörmek,öngörmek için bilgi gereklidir.” Comte yumurtası olarak tanımlanabilir. (Burada sözedilen bilgi Ampirik; kişisel gözlem ve deneyimlere bağlı düzensiz, gündelik bilgi değildir.) Geçmişin irdelenmesi ile gelecek için daha olumlu kararlar alınmasını sağlar. Bilgi ve gelecek teknolojileri,  gelecekteki yaşam standartlarını belirleyerek gelecek gelmeden pozisyon alabilmemizi sağlar.Yazılı literatürün didaktik tarafı da gözardı edilemez. Eğitici öğretici yönü bilgiyi genom gibi zİhinden zihine aktararak düşünce mirası olarak nesiller boyu iletilmesini sağlar. Okumayı alışkanlık haline getirmek retorik yeteneği geliştirir. Belagat sanatı sözle ilgili sözsel etkileşimdir fakat bu etkilenme tek taraflıdır. Platon; Retorik ile diyalektiği birbirinden ayırır. Bu bağlamda retorik ikna yöntemi iken Diyalektik çelişkileri gideren bir öğretme aracıdır.