Kadir KESKİN

Kadir KESKİN

[email protected]

“ O TÜRK BİR KİŞİYDİ LAKİN KENDİSİYLE BİRLİKTİ”

12 Temmuz 2019 - 07:51

“ O TÜRK BİR KİŞİYDİ LAKİN KENDİSİYLE  BİRLİKTİ”

 Mete Han’a isnat edilen eski bir menkıbe vardır. Mete Han’ın dokuz tane çocuğu vardır. Hükümdar Mete Han ölmeden evvel çocuklarını yanına çağırır.  Onlardan en büyüğüne bir ok vererek kırmasını emreder. Çocuk onu kolayca kırar. İki ok verir;  çocuk onları da kırar. Üç ok verir,  onlar da biraz zorlukla kırılır. Nihayet bir çok okları vererek birden kırmasını emreder. Çocuk kırmada aciz kalır. Bunun üzerine babası Mete Han der ki: “Siz, birbirinizden ayrılırsanız hepinizi  bu ok gibi  birer birer parçalarlar. Hâlbuki birlik olursanız hiçbir kuvvet sizi kıramaz”

“Birlikten kuvvet doğar” şeklindeki basit gibi gözüken bu tespitin ifade ettiği mana, düşündürücü ve önemlidir.  Rahmetli Fuat Köprülünün eserlerinden birinde okumuştum.  Cengiz istilası sırasında, o devirde yaşayan bir  İran  yazarının kaydettiği şu hikaye de    birlik açısından çok manidardır.

Kırk- elli İranlı’nın sevk ettiği bir kervanın karşısına birden bire atlı  bir Türk çıkar. İranlılara birbirlerinin ellerini kendilerine bağlatır. Son İranlı’nın elini de kendi bağlar. Ve sonra da kervanın bütün mallarını silip, süpürür ve götürür. Elleri bağlı İranlılar o halde şehirlerine dönerler ve başlarından geçeni anlatırlar. Bir tek adamın nasıl olup da kırk-elli kişiyi  bu hale getirdiğini  soranlara  kervancı başı şu cevabı verir: “ Biz kalabalıktık; lakin aramızda  birlik yoktu. O  Türk bir kişiydi, lakin  kendisiyle birlikti.”

    İranlı tüççarların durumu, bana bu günkü 56 tane İslam ülkesinin durumunu hatırlattı. İslam Ülkelerinin başındakiler, geçtiğimiz yıl  zor bela halklarından korkarak Sayın Cumhurbaşkanımızın çağrısıyla toplandılar.  Daha bazılarının ülkesine döner dönmez gizli telefon görüşmesiyle kardeşleri İsrail’le(!), ağabeyleri Trump’a(!) “ Biz sizle beraberiz” diye  bağlılıklarını teyit  etiklerini   bilmeyen var mı?

Atlı Türk’ün cesareti bana Reisimizi,  yağmacılığı da evlerini yıkarak, zeytin ağaçlarını kökleyerek Filistinlilerin evlerini ve arazilerini gasb eden, onları acımasızca öldürüp,  yakaladıklarını ve yedi yaşındaki  çocukları da  zindanlarda hapseden Yahudileri hatırlattı. İslam ülkeleri başlarındaki şeyhleri kralları, prensleriyle kalabalık ama hiç birinin de arasında birlik yok. Çünkü halklarıyla birlik değiller.  Çoğu, halklarının onayı ile değil Amerika’dan, İngiltere’den aldıkları icazetle koltuklarında oturuyorlar.  Reis, aralarında tek ama kendi ile kendi halkı ile birlik. Yahudi’nin de kendi arasında birliğinden söz etmeme gerek var mı?

Hele geçtiğimiz günlerde ev sahipliğini Bahreyn’in yaptığı Trump‘ın Yahudi damadı Kuşhner’in   Filistin’i tamamen Yahudi toprağı yapmak üzere  “ Yüz Yılın Anlaşması”  olarak yaptığı sunumunu,  başta körfez ülkeleri olmak üze Mısır ve Suudi Arabistan’ın  da katıldığı   toplantıda  Kushner’i pür dikkat dinleyerek  kafa sallayıp, tasdik etmeleri görüntüsü ne kadar  tiksindirici  idi. Çünkü bunların hiçbiri de  gücünü oturdukları koltuklarda halkından değil, Yahudi güdümlü  Trump’tan alıyorlardı. Hatta Trump yüzlerine: “ Ben olmasam hiç biriniz koltuklarınızda  bir hafta oturamazsınız”  aşağılamasını da  sırıtarak  karşılamaları  ne kadar  iğrençti.

 Sade bir Müslüman’ım Haççımı yaptım, bir defa da umreye gittim. Buradan başta Diyanet İşleri Başkanı ile  TV. Ekranlarının güzellemesi din adamlarımıza sesleniyorum.   Rabb’imin emri olan Haç’ça hiçbir itirazım yok.  Yüce Peygamberimize olan sevgimiz dolayısıyla bir defa umreye de hiçbir itirazım olamaz.  Ama hocalarımızın her Cuma namazlarında nafile bir ibadet olan  Umre   anonsları  ne kadar şık, takdirlerinize arz ediyorum. Ninemin çok güzel bir sözü vardı “ Gönlü namazda olanın kulağı ezanda olur” diye. Umreye gidecek Müslüman kardeşlerimiz zaten gelir sizi bulur.  Cemaatin toplandığı o saatte Umre ilanları yerine daha yararlı dini bilgiler sunamazlar mı?  “ Aküyü şarz ediyorum” diyerek her sene umreye giderek Müslüman kardeşlerimizin bıraktıkları dövizleri,  insan kasabı   Trump,  Selman’a karton  üzerinden gösterdiği silahları satarak  Müslüman kardeşlerimizin bıraktıkları  dolarları elinden alıyor, PKK nın  Suriye’deki  uzantıları  olan PYD ve YPG’  lilere  silah olarak veriyor. Yani Müslüman kardeşlerimizin nafile ibadetleri Mehmetçiğimize kurşun olarak dönüyor.  

Sonuç: İyi düzenlenmiş, akıllıca bir araya getirilmiş tek tek kuvvetler  “ kırılmaz” bir kuvvete dönüşmektedir.  Dağınık kuvvetler,  kendisini tek bir kuvvet halinde düzenleyebilmiş tek bir merkez tarafından dahi mağlubiyete uğratılabilmektedir. Şüphesiz ki birlik konusunda birliği ifade etme bakımından  “ birlerin toplamı” örneği, en veciz  ve  kestirme   ifadesidir.   Arada sırada bir araya gelerek birlik gözükerek  hiçbir işe yaramayanlara  da en büyük örnek  KUŞHNER’in  “ YÜZYILIN  ANLAŞMASI”  olarak  sunduğu   başta Suudi  Arabistan,  Mısır ve  Körfez ülkeleri. Allah bu zalimlerin halkına Hz. İbrahim sabrı versin.  Eşleri bile bunlara sabredemiyor dışarı kaçıyor. Eşini mutlu edemeyen bu korkuluklar halkını mutlu edebilir mi?

Üç tane bir, alt alta konulursa sadece üç eder. Yan yana gelmiş üç tane bir’in toplamı ise yüz on birdir.

Birlerin her biri tek başına bir kuvvettir. Fakat yanlış kullanılırsa, doğru yerleştirilmezlerse bir mana ve önlem teşkil etmeyecektir. Bu izahlardan sonra  Arap  ülkelerinin    başındakileri  göz önüne getirin. Petrol bunlarda, dolar bunlarda ama hâkimiyet Amerikalıların ve İsrail’in elinde. Onun için Arap ülkelerini yan yana değil de alt alta yazılmış bir “1” gibi düşünün.

www.kadirkeskin.netk