Kadir KESKİN

Kadir KESKİN

[email protected]

EVET BEN DE ADAY ADAYIYIM

12 Şubat 2015 - 09:49

EVET BEN DE ADAY ADAYIYIM

            İnsanlar hep büyük olmak ve uzun yaşamak için birbiriyle yarış halindeler.  Tarihte uzun emelleri olanlar kısa zamanda tökezlemişlerdir. “ Uzun Yaşamanın  Sırrı “ adlı kitabın  Amerikalı yazarı Eleneor H. Porter 52 yaşında, yine  “ Yüz yıl Yaşamanın Sırrı “ adlı  kitabın Amerikalı yazarı  42 yaşında , Makedonyalı II. Filip’in mirasına konan  ve dünyayı tir titreten  Büyük İskender  çok genç  sayılacak 33 yaşında,   meşhur  “Yaş  Otuzbeş Yolun Yarısı” şiirini yazan  merhum Cahit Sıtkı Tarancı da 46 yaşında  dünyaya gözlerini yummuştur.  B Bunların sayılarını çoğaltabilirim de esas yazmak istediğim konu bu değil. Bunlar uzun yaşamak isteyip de genç yaşta dünyayı terk edenlerden bazıları.  Rahmetli babamın ve annemin hiç de uzun yaşama gibi bir tulu emelleri yoktu. Temel gıdaları sabah tarhana çorbası, akşam da bulgur pilavı idi. Düzenli beslenme diye bir şey ağızlarından duymadım. Sadece  “ Allah’ım hayırlı ömür ver” diye  dua ettiklerini duyardım. Babam da annem de Cumhuriyet ile yaşıttılar. Babam geçen sene 92 yaşında, Annem de bu sene 93 yaşında rahmet-i Rahmana kavuştular. Allah mekânlarını cennet etsin.

 Esasında meramım uzun ömür değildi.  Konuya neden böyle başladığımı da bilmiyorum. Konum: “ Büyüklük nedir, Büyük kimdir?” Hemen cevap vereyim: Büyük “ALLAH’TIR, BÜYÜKLÜK DE ALLAH’a mahsustur.” Pekâlâ, insanların büyüklük taslamaları ve büyük görünmek için birbirlerini karalamaları, birbirlerinin omuzlarına basarak yükselmeleri nedir? Buna da cevap vereyim: Su üzerinde saman çöpü veya su üzerinde köpüktür.  Fatır suresi: 44  “ Bunlar yeryüzünde gezip de kendilerinden öncekilerinin sonunun nasıl olduğunu görmediler mi? Hâlbuki onlar, bunlardan daha güçlü idiler. Ne göklerde, ne de yerde Allah’ı aciz bırakacak bir güç vardır. O, bilendir, güçlüdür” Amenna…

Giydiği elbiseye, oturduğu koltuğa, omzundaki rütbeye, sahip olduğu şöhrete, sahip olduğu sağlığa ve mal ve para varlığına göre insanlar birbirlerine üstünlük ve büyüklük tasladıklarını etrafımızda bolca görüyoruz. Fıkradır anlatılır. İki arkadaş okul sıralarında hayata atıldığımızda birbirimizi unutmayalım, unutursak da “ Ben O’yum” parolası ile birbirimize hatırlatma yapalım, diye sözleşirler. Biri üst bürokrat olur. Yanına randevusuz girilmez. Öbür arkadaşı da sade vatandaş olarak hayatını sürdürür. Sade vatandaş bir gün  sözleştiği arkadaşını makamında ziyaret etmek ister, makamına gider.  Sekreterine “sınıf arkadaşı olduğunu” söyler. Sekreter içeri girer, sınıf arkadaşının ziyaret etmek istediğini söyler. Fakat üst bürokrat; tanımadığını söyler. Sekreter durumu randevu bekleyen arkadaşına iletir. Ama arkadaşı ısrarlıdır. Tekrar  “ Adım Ahmet aynı sırada oturduk lütfen kendisine iletir misin? “ dediğinde, sekreter tekrar makama girer durumu izah eder, ama bizim bürokrat artık burnu havalardadır yine böyle birinin tanımadığını söyler.  Sekreter  dışarı çıkar durumu  izah eder. Ama bu defa  “ lütfen içeri gir  “ Ben Oyum” diyor, de. Sekreter tekrar içeri girer: Efendim  “ Ben O’yum “ diyor. Burnu havalı bürokrat söyle ona “ Ben O değilim” diye dostluğunu noktalar. İşte hayatın dört işlemini Servet- kudret- Şöhret ve şehvet’i hazmedemeyenlerin durumuna bir örnek. Bunlardan  etrafınızda bolca bulabilirsiniz. Yine peygamberimiz bir gün  etrafında garibanlardan  oluşan sahabelerle  sohbet ederken  karşıdan bugünün deyimiyle üstünde  o günün şartlarına göre  markalı  diyebileceğimiz bir kıyafetle peygamberimizin yanına gelirken peygamberimiz  yanındaki sahabelere  “ Şu gelen adamın yüzünde şeytani leke görüyorum” der. Adam gelir, peygamberimiz  “ Siz karşıdan gelirken şu etrafımdaki insanlardan kendinin daha üstün olduğunu düşünüyordun, değil mi?” dediğinde adam “ Evet Ya Muhammet” diye cevaplar. Peygamberimiz de noktayı koyar. “ İnsanın felaketi kendini beğenmesiyle başlar”   İnsanların en büyük yanılgısı sahip oldukları her imkânı kendilerinden bilmeleridir. Hayır, her kim olursa olsun sahip oldukları her imkân sağlık, servet, kudret,  şöhret, koltuk Allah’ın birer ikramıdır. Bunların hiç biri de  sahip olan insanların tapulu malı değildir. Bunlar insanlara tepeden değil, diğer insanlara daha iyi hizmet etme imkânı için verilmiştir.

“Bunlar bir zamanlar beyler idi. Kapıcılar korlar idi./ Gel şimdi gör, bilmeyesin bey hangidir, ya kulları.”

İzmir de çalışırken bir meslektaşımızın cenazesi dolayısıyla İzmir Bornova mezarlığına yolum düştü. Gözüme çarpan iki mezar çok dikkatimi çekmişti.. Generalin mezarı ile askerde çavuş olarak askerliğini yapmış Kemal çavuşun mezarı yan yana idi.

“Ne kapısı var giresi, ne yemek vardır yiyesi/ Ne ışık vardır giresi” diye Yunus’un tarif ettiği yere girmeyen var mı?   Ohalde nedir bu telaş, neden soluk soluğa deliler gibi insanlar birbirlerinin omzuna basarak, birbirlerini karalayarak, hatta  omuz omuza verip, Şişli’de kazandıkları koltuğu birbirinden kapmak için ölüm tehditleri. Sizin havsalanız alıyor mu? Doğrusu benim almıyor. Bu tür entrikalarla büyüyenlerin sonlarının tarihteki hazin durumlarını neden göremiyorlar.  Göremezler çünkü omzumuzdaki meleği değil de şeytanı dinlersek irademizi ona teslim edersek sonuç geçici olarak yükselsek bile sonu  bu dünyada mutlaka çukur ve itibar kaybıdır. Öbür tarafta ne olacağını Allah bilir.

Büyüklük bu değildir. Allah’a sırtını dönüp, dünyevi makamların, servetlerin kalıcılığına inanan insan güneşten kaçıp, karanlığa dalan insanın durumuna benzer. Büyüklük beynimizde kötü düşüncelere yer vermemektir. Büyüklük kısmetini başkalarının vesayetinden beklemek değil, Allah’ tan beklemektir vessalem.  Bana diyorlar  “ANKARADA ADAMIN VAR MI”  Ben de “ VAR”   diyorum  “ ALLAH “ var diyorum. O Allah ki  Hud : 107 “ Eğer Allah sana bir zarar dokundurursa, onu ondan başka giderecek yoktur. Eğer sana  bir hayır dilerse, O’nun keremini  geri çevirecek de yoktur. O, hayrını kullarından dilediğine verir…..” Enam: 17 “ Eğer Allah seni bir zarara uğratırsa, onu kendisinden başka giderecek yoktur. Ve eğer sana bir hayır verirse bunu da geri alacak yoktur. Şüphesiz O her şeye kadirdir.

Evet ben de Allah’ımın vesayetini umarak AK Partiden Aday adayı olmaya karar verdim. Yaptıklarımı ve yapacaklarımı bir basın toplantısı ile siz dostlarıma duyuracağım.

Takdir sizlerin, karar Allah’ındır.

Not:  Dar gelirli aile çocukları için kurduğum ücretsiz Manisada MABEM, Somada SOBEM dershanelerin yanında, Halen Manisa Özel Hedef Lisesinde öğretmenliğimle birlikte Türkiye genelinde Ceza evleri, üniversiteler olmak üzere bugüne kadar Manisa Merkez ve ilçeleri dâhil İstanbul, İzmir, Trabzon, Konya, uşak, Afyonkarahisar, Balıkesir ve Çanakkale olmak üzere 144 lisede eğitim seminerleri verdim. Liselerde ilgi gören eğitim seminerlerime de halen devam etmekteyim.