Kadir KESKİN

Kadir KESKİN

[email protected]

“ BEN SİZE KUR’ANI ANLAMANIZ İÇİN GÖNDERDİM”

25 Aralık 2018 - 22:53

“ BEN SİZE KUR’ANI ANLAMANIZ İÇİN GÖNDERDİM”( Yusuf süresi:2)

Peygamberimiz Hz. Muhammed’in tebliğ ettiği arı duru İslam dininin uygulaması açık ve netti. O yüce Rasül  “ Kolaylaştırınız, güçlük çıkarmayınız!” parolasıyla tebliğ ettiği İslam dini kısa zamanda insanlar arasında hüsnü kabul gördü ve hızla yayılmaya başladı. Bu dinin özelliği insanları kötülükten öyle kesin bir şekilde alıkoyuyordu ki onu kabul etmemek, İslam dinine ilgi duymamak mümkün değildi.

İşte bu yüzden Mekke’nin Reisi Amr bin Hisham ( Ebu Cehil)  başlangıçta yetim ve öksüz Muhammed’in söylemlerini ciddiye almadı. Hatta onunla ve söyledikleriyle alay ediyordu. Gün geçtikçe halkanın genişlediğini görünce içine sıkıntı ve ürperti düşmeye başladı.  Çünkü bu halkalaşma insanlar üzerindeki otoritesini bir daha geri gelmemek üzere kaybedeceğini açıkça görüyordu. İçine derin kaygı düştü.  Yeni Müslüman olanlara ekonomik kısıtlama yanında dışlama, her türlü sosyal ilişkiyi kesmeye ve kestirmeye başladı. Bunu yalnız değil karısı da peygamberimizin can düşmanlarından biriydi. Kocası Dar-ün Nedve meclisinin üyeleriyle Mekke’nin kopuk ve berduş takımını peygamberimizin üstüne kışkırtıyordu. Bu baskı karşısında Hz. Muhammed ve arkadaşlarının pes edip kendisinden özür dileyeceğini beklerken Peygamberimizin etrafındaki halka kar yumağı gibi büyüyordu. Neden?

Çünkü Müslümanlar birbirine küsmüyor,  erkekler, kadınlar birbirlerinin   cazibelerine kapılmıyorlar, lokmalarını birbiriyle paylaşıyorlar, üstlerine saldıranlara güzellikle muamele ediyorlar,  kötülükleri iyiliklerle  savuyorlar, öyle güzel yaşıyorlardı ki diğer insanları kendilerine cezp ediyorlardı. Bu durum ise daha sonra Ebu Cehil Lakabını alan Amr bin Hishamı çıldırtıyor, küstahlığını daha da artıyordu. Peygamberimiz bir ara gözden kaybolup Tayif’e sefere çıktı. Fakat daha Tayif’e varmadan haber Tayif Valisine ulaştı: “   Muhammet çok tehlikeli Tayif’e sokma!” Tayif’e sokulmayan Peygamberimiz geri dönerken taşlandı buna rağmen ağzından çıkan dua: “ Allah’ım bunlar cahildir gerçeği bilmiyorlar sen bunları affet!”

 Tekrar Mekke’ye dönen peygamberimiz artık Mekke’de günden güne artan iki azılı düşman Ebu Cehil, Ebu Lehep ve karısının azgınlıkları da daha da artmaya başladı.  Müslümanların daha fazla zulme maruz kalmamaları için hicretler başladı. Kendileri de bildiğiniz gibi Ebu Bekir’le Medine’ye hicret etti.  Ebu Cehil, Ebu Lehep burada da rahat bırakmadı arka arkaya yaptıkları Bedir, Uhut, Hendek savaşlarında da umduklarını bulamadan yok olup gittiler. H. 632 de de İslam dininin doğduğu yer olan Mekke feth edilerek İslam,  Arap yarım adasına yayılmakla kalmadı, yarımada dışına da taştı.. Mekke’nin fethinden Medineye dönen Peygamberimiz kısa bir süre sonra rahatsızlandı son sözü de “ Refik-i Alaya  ( Yüce Dosta)“ diyerek vefat etti.  Vefatından kısa bir  süre önce  Fecir  28. Ayetine göre de   “ Sen O’ndan razı, O da  senden razı olarak  Rabbine dön.”,  Maide- 3 :”…. Bugün size olan nimetimi tamamladım ve din olarak da size İslamı beğendim( Seçtim)” buyruklarıyla Allah’tan aldığı vahiyle, bize arı duru ana sütü gibi halis bir din ve Rehber olarak da Kur’an-ı Kerimi bıraktı. Peki, Allah buyruğu olan O rehberde ne buyruluyor.

Geçen gün vakit namazı için gittiğim bir camide namaz sonunda her camide olduğu gibi namaz sonunda Aşır okundu. Cemaat da anlamadan koyun gibi dinledi. Beş vakit camide Hocalarımızın arkasında namaz kılan kardeşlerimize hergün yatsı ile sabah namazının sonunda okunan aşırların, hatta namazda okunan fatihanın manasını sorsanız bilenin iki değil bir elin parmaklarını dolduracağını sanmıyorum. Diyanet İşleri Başkanlığına, ildeki müftülere, mihraptaki imam kardeşlerime soruyorum. Hatta daha önceki yazılarımda da sordum. Kur’an okunmak için mi, yoksa anlamak için mi geldi? Kur’an-ı Kerimin birçok ayeti   “ Ben size bunu anlamanız için gönderdim”  buyururken nedense biz ısrarla anlamak için değil,  anlamadan okumakta ısrar ediyoruz. Cevizi kırıp yemeyen insana sorsanız ceviz nedir? Cevap: “Tahta parçasıdır.” diyecektir. Niye Müslüman’a  cevizi yedir miyoruz?.  Hocalarımız namaz sonralarında aşırların manasını  okusa günaha mı girerler?  Zaman buldukça vakit namazı için camiye giderim. Geçen gün vakit namazı için gittiğim camide   namaz sonunda hocamızın okuduğu aşırın manasını  siz okurlarımla paylaşmak istedim. ( İsra 28-38)

1-    Ben size şah damarınızdan daha yakınım. Benden başkasını Rab  kubul edinmeyin ( Kaf: 16)

2-     Anne- babana öf bile demeyeceksin

3-    Elini boynuna atıp cimri, büsbütün açıp da savruk olmayacaksın

4-    Zinaya yaklaşmayacaksın

5-    Rızık Korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyeceksiniz

6-    Yetimin malına el uzatmayın

7-    Ölçtüğünüz zaman tastamam ölçün

8-     Hakkında bilgi sahibi olmadığın şeyin ardına düşmeyin

9-    Yeryüzünde böbürlenerek yürümeyin

10-  Öldürmeyeceksiniz ( İsra Suresi)

   Hocamızın okuduğu aşırın İki dâhil sekize kadar olan maddelerin değerlendirmesini siz okurlarıma bırakıyorum. Ancak Rabbimiz  “ Ben size şah damarınızdan daha yakınım, benden başka Rab edinmeyin” buyururken biz Müslümanların şah damarımızdan bize yakın olan Rabbimizi bırakıp da Şeyhe, Şıha,  sahte Mehdilere bağlanmaya kalkıyorsak burada korkunç bir hata  yok mu?

Öldürmeyeceksiniz “  buyururken mezhep kavgaları yüzünden kan gölü haline gelen İslam ülkelerinin durumuna ne buyrulur? Bir yerde korkunç bir yanlışlık var. Bu yanlışlık yukarıdaki buyruklarda olmadığına göre kimde?  

  Bence bir reform gerekiyor. Reform ana sütü gibi tertemiz halis din olan dinimiz İslam dininde değil elbette. Reform, dini öğretmekle  görevli olan din görevlilerimizin din öğretilerinde bir reform yapmak gerekiyor.  Siz okurlarım  ne dersiniz bilmem?