Hakkı Suat YILMAZER

Hakkı Suat YILMAZER

[email protected]

ALINTILAR ve DÜŞÜNCELER - 1

11 Şubat 2019 - 18:07

                                                                 ALINTILAR ve DÜŞÜNCELER - 1

 

Alışılageldiği gibi bir formatta yazılmayan bu yazıda farklı bir yaklaşımda bulunmak istedim. Sosyal medya ve günlük yaşamda sıkça başkalarının sözlerinden ve alıntılarından bahsettiğimiz gerçeği düşünülürse, alıntılar üzerinden düşüncelerimi belirtmenin de -kimileri için- faydalı olacağına kanaat getirdim. Bu kısa yazıyı bir “başlangıç” yazısı olarak kabul görmenizi diliyor ve birçok alandan (edebiyat-sinema- tarih- kültür vb.) alıntılar ile görüşlerimi -belirli aralıklarla- paylaşacağımı belirtmek istiyorum.

“Olgunlaştıran Eylem: Yazmak”

            Murat Gülsoy’un bir kitabında şöyle bir söze denk geldim; “Yazıyla uğraşmanın insanı olgunlaştıran ve dönüştüren bir süreç olduğuna inananlardanım.” Bu tek cümle düşüncemin temsilcisi ve bir bakıma tercümanı oldu. “Yazıyla uğraşmak” demek sadece yazmak demek değildir. Aynı zamanda okumak demektir de…

            Okuyan ve yazan insanın olgunlaşması fikri çocukluktan ilk gençlik yıllarıma geçiş dönemimde oluşmuştu. Birçok yaşıtıma göre hadiselere bakış açım daha farklıydı ve bu durum arkadaşlarımın aileleri tarafından da öğretmenlerimiz tarafından da fark ve takdir ediliyordu. Benim gibi ve benden çok daha fazla “yazıyla uğraşan” arkadaşım vardı. O dönem belki edindiğimiz konumun tam olarak idrakine varamasak da iyi bir yolda ilerlediğimizi hissediyorduk. Olgunlaşmak olarak adlandıramadığımız şeyi “değişim/dönüşüm” olarak nitelendiriyorduk. Kimine göre “değişim” kötü bir şeydi ve hatta havsalamızda “sen çok değiştin!” gibi olumsuz nitelikte bir hitap da vardı. Fakat o dönem de iyi biliyorduk ki bizim kastettiğimiz “değişim” ile onların kastettiği “değişim” arasında ip gerdirip yürünecek kadar bile bir paralellik yoktu.

            Değişmek/dönüşmek kötü bir kavram gibi algılanmamalıdır.

Okuma ve yazmayla beslenmiş bir “değişim/dönüşüm” sağlıklıdır.

Okuyan ve yazan kişi düşünen kişidir. Düşünen kişi empati yapmayı da iyi bilir. Empati yapabilen kişi de doğruyu-yanlışı, iyiyi-kötüyü ayırt edebilen ve beşeri ilişkisi kuvvetli kişilerdir. Yani kısaca nerde ne yapması gerektiğini bilebilen kişi olgun kişidir.

Hülasa;

Olgun kişi olma yolundaki önemli ve büyük adım; yazıyla uğraşmaktan geçer!

            ***

“Yazmasam Deli Olacaktım.”

Sait Faik’in meşhur sözü…

Ne de haklıymış meğer Sait Faik. Yazmanın o acı dolu haz dünyasına giren birinin artık o dünyadan kopmama arzusunu çok doğru ve kalıcı bir şekilde ifade etmiştir. Bugün hâlâ birçok kişiye ilham kaynağı olan bir sözdür.

Yazmak bir haykırıştır!

Her insanın yüreğinin ve beyninin derinliklerine gizlediği ve gün yüzüne çıkarmadığı birikimler vardır. Bu birikimler kiminin gözyaşında, kiminin sessizliğinde kiminin de yazdıklarında ortaya çıkabilir.

Sait Faik, belki de bu yüzden yazmazsa deli olacaktı!

***

            “Yazarların kendileri için yazdıkları tek şey, ne alacaklarına hatırlamalarına yardım eden, işi bitince de atılan alışveriş listesidir.”

            Umberto Eco, Genç Bir Romancının İtirafları’nda bu ifadeyi kullanmıştır. Peki haklı mıdır bu tespitinde? Doğruluk payı var mıdır?

            Kesinlikle vardır!

            Burada elbette ki yazarın kendi için yazdığı “tek” şeyin alışveriş listesi olup olmadığı tartışılmamaktadır. Bu düşünce yüzeysel ve hatalı bir düşüncedir. Esas anlatılmak istenen şey; kalem sahibinin, metinlerinin “başkaları” tarafından okunması arzusuyla yazdığıdır.

            Hep bir başkasının onayına ihtiyaç duyulur!

            Burada kastettiğim onay, okurlar tarafından beğenilmesidir. Ve şu da bir gerçektir ki her metnin bir onaycısı yani beğeneni vardır. Onların varlığıdır zaten kalem sahibini o metinleri yazmaya iten güç…

            Bir ortak arama derdidir!

            Kalem sahibi yazdıklarına “ortak” olacak birilerini arar daima. Hikâyeme ortak olunsun, görüşüme fikirlerime ortak olunsun, hayalime ortak olunsun gibi arayışlar daima vardır ve var olmaya da devam edecektir. Çünkü bilinir ki -dünyevi işlerde- insan insana muhtaçtır.  Yazmakta da bu durum böyledir!