Fuat YILMAZER

Fuat YILMAZER

[email protected]

TÜRK ORDUSUNUN FEDAKÂR KAHRAMAN SUBAYI

03 Haziran 2020 - 17:45

TÜRK ORDUSUNUN FEDAKÂR KAHRAMAN SUBAYI

Bir önceki “Riya’dan Allah Korusun” başlıklı yazımda Mehmet Arif’in kayda geçtiği Osmanlı-Rus Harbi olan 93 harbinde yaşanan olumsuz bir örnekten bahsetmiştim. Anlatış sebebimde, o ve ona benzer, hayatta her zaman karşılaşılabilecek karakterlere karşı dikkatli ve tecrübe sahibi olunması amaçlıydı.

Anadolu’da bir deyim vardır “Uçta yatar ortada bulunur” diye. Yani bütün risklerden kaçar kendini korur, tehlike geçtiği zamanda gerçek kahramanlardan daha kahraman olarak ortaya çıkar kendini pazarlar, kahramandan daha kahraman, çalışkandan daha çalışkan, gerçek emek verenden daha fazla emek veren gibi konuşur, anlatır anlamındadır.

Bugünkü yazımızda aynı eserden bir başka örnek vererek toplumumuz da bu karakterde, bu durumda çok insanlar olduğunu, onların kendilerini pazarlayamadığı için bizlerin tanıma fırsatımızın olmadığını, bu ve bunun gibi gerçek fedakârları da tanımamız gerektiğini hatırlatmaktır.

Mehmet Arif “ Bu savaşta da birçok subay kaybettiğimiz gibi, Şevket Paşa Livasının yüzsuyu olan Kaymakam Gürcü Hacı Süleyman Bey’i kaybettik. Bu azizin göbeğinden bir kurşun geçerek, hayat kitabının hatimesini çekmiştir. Cenabı Hak rahmet eylesin. Kurt İsmail Paşa hazretleri kumandasında ve harbin başlangıcında yapılan Horum muharebesinde ve diğer savaşlarda fevkalade kahramanlıklar göstermişti. Hacı Süleyman Bey’in bulunduğu taraftan acaba ne netice alınır, diye hiç merak edilmezdi. Sözüne sahip, işini bilir, aklı başında, az okur, yazması yok, kahraman ve gerçekten işbilir bir zattı. Şehadetinden bir gün önce, bir iş için çadırıma gelmişti. Öteden beriden konuşulurken dedi ki,

“-Bundan iki yıl önce Erzurum’da evlendim, Binbaşı idim. Gerdeğe girdiğimizin ertesi günü taburumuz Sırp cephesine nakledildi. Hemen o gün İstanbul’a doğru yola çıktık. Haremimi de memleketim olan Livana’ya gönderdim. Sırp muharebeleri bitti, Moskof muharebesi çıktı, şimdi de bununla meşgulüz. Sağ kalırsam, muharebeden sonra birkaç ay izin alıp, gidip memleketimde rahat edeceğim.” Sözlerinden hareminin eli eline değmediği de anlaşılmıştı.”

Şahıs için hüzünlü bir son vatan için yapılan kutsal bir görev.

Bir kızı seviyor onu Allah’ın emri ile istiyor, düğün yapıyor ve ayrılık başlıyor. Tam iki sene geçiyor aradan ne ondan ne eşi olan o yüce kadından sızlanma olmuyor ve sonrada ebedi bir ayrılık. Kaymakam için vatan sevgisi, evdeşi hatun kardeşimizin de büyüklüğü, yüceliği. İkisinin de kabulü, katlanışı ve şikâyetçi olmaması bu kelimelerden başka kelime kullandırmıyor.

Arşivimdeki bu notu gözden geçirirken dilimden şu sözler döküldü.

Bir ahu gözlüye vuruldum, aldım.

Kavuşamadık, vatan girdi araya.

İkisi de benim candan sevdiğim,

Vatan sevgisinde öncelik ola..

 

Kıyamadım dokunmadım saçına,

Vatanımın toprağına, taşına,

Şehadet nasip ise benim başıma,

Toprak vatan ise helali hoş olsun,

Hanım bende ise hak razı olsun.       

Allah her iki namusumuza da zarar getirmeden görevini yapanlardan eylesin.

Fuat YILMAZER

Kaymakam: Osmanlı Ordu isteminde Yarbay’ın karşılığı.