KADİR GECESİNİN SIRLI MÜTEFEKKİRİNDEN O GECE DUYDUĞUMDUR
“Kadir bilenin kadri bilinir.”
Kuvve-i bâtınayı sarfeden ol kişinin hissedip hissettirdikleridir bu duyulan ve duyurulan, şükür.
…ve cevaben içe doğan…
Kadrinin bilmek ise eğer şöylece gün yüzüne çıkıversin;
Birinci kandilin şavkında:
“Biz gönlümüzü Allah için engin kılmazsak, imanımız dar bir alana sıkışır. Bu sıkışıklık ancak gönüllere tevhit nuru ile dolacak hikmetlerle genişlik kazanır ve yok olur. O engin gönlün ile işleri O’na bırak, olanlardan ve yapılanlardan kendine bir pay çıkarma. Dik dur. Nefsine haddini aştırma. Onu pek çok şeyini kaybetmiş biri gibi, iflâs elin ve ayağınla ez. Ancak O’nun kapılarını açarsan, seni senden alabilecek halk kapılarını kapayabilirsin.”
…ve dahi ikincisi efendim…
Nice sırların sırlandığı ama perdesiz kalplere ayan beyan açık olan o gecenin ifade ettirildiklerinin hürmetine Hu diyelim, kelâma gelelim ve bu hâli kalem ile aşikâr edelim aşk ile tanış olan gönüllere;
İkici kandilin şavkında:
“İçime öyle bir aşk, aşkının ateşini düşürmüşsün ki, senin varlığını mühürleyecek hiçbir ispat damgası o zevkin önüne geçemez… ve yine senin yarattığın dahi olsa karanlık onun ruhumdaki neş’esini yok edemez… zira bildirdin ki artık ben seninle aydınlığım… ve bu aşk aydınlığı beni sana kavuşturan yegâne nasibin olarak gönlümden ruhuma yol olma emrini senden alarak kaderimi pak eyledi.”
Hak için halkı bilen ve seven, halk içinde dahi Hakk’ı bilen ve her daim onunla olan ve her an O’nun kadrini idrak eden, her zaman dilimini bir bütünlük edasıyla Kadir Gecesi gibi ihya eden ve bu uğurda gecesi ile gündüzünü bir eden bir hayatta tasavvuf neşesiyle bezenmiş her ruh kadir bilmezlik edemez.
Hu erenler…
Aşkın kadrini idrak edebilmek umuduyla eyvallah.
Emre Hanzade