Celil ALTINBİLEK

Celil ALTINBİLEK

[email protected]

Duanın Tarihi Seyrinden

21 Kasım 2019 - 19:51 - Güncelleme: 21 Kasım 2019 - 23:57

Duanın Tarihi Seyrinden

Dua, güçsüzlüğünün farkına varan insanın, yüce kudrete karşı teslim olması, ona ulaşmaya çalışması, konuşması, af dileyip, dertleri ve niyazları için yardım istemesi ve nihayetinde şükretmesidir. Aynı zamanda Yaratandan, elçisine, ermişinden velisine, kendisi, geçmişi ve çevresi için destek istemesidir. İnsanlık var olduğundan beri dualar mevcuttur ve farklı şekillerde devam etmektedir.

“Eski Türk toplumunda okunan dualar her yerde ve tamamen Türkçedir. Şamanlıkta Türkçe olmayan hiçbir ifade yoktur. Kamların sihri ve sembolik ifadeler, hangi ibadet ve törende olursa olsun milli dilleriyledir. Hatta Orta Asya’dan uzak yerlerde görülen şamanlarda dahi birçok terimler ve anlatımlar Türkçedir. Bazı tabirler, diğer dinlere dahi geçmiştir. Şamanlığa Türklerin milli dini denilmesinin mühim bir sebebi de, bütün ayin ve merasimlerin Türkçe olmasıdır. Nitekim Aleviliğin milli bir Türk tarikatı olarak telakki edilmesinin sebebi, Alevilikte bütün ayinlerin ve duaların (gülbankların, tercümanların ve nefeslerin) Türkçe olmasındandır. *(Yörükan 83). ” Törenleri yöneten Kam, cemiyet adına da konuşup, ağaçlarının meyvesi bol olsun, arılarının balı fazla olsun,  kısrağın bol süt yapsın benzeri dualar etmektedir.

Tasavvufta yüksek sesle okunan, gülbang ismi verilen çeşitli şekilleri bulunan dualar vardır. Bunlardan Mevlevi Gülbang’ı şöyledir:

Vakti şerifler hayrola,

Hayırlar feth ola

Şerler def  ola,

Allahu azim şanın ismi ile kalplerimiz pak ola, demler sefalar müjdat ola,

Dem-i Hazreti Mevlana, sırrı cenabı Şemsi Tebriz’i, keremi imamı Ali, şefaati Resulullah-u Muhammedin nebi, Hûûu

Dualar bazen farklı da olabilir, II Beyazıd Amasya’da şehzade olarak bulunmaktadır. Burada yaşamış, devrinde meşhur Mustafa isminde bir âlim varmış. Osmanlı idaresinde avcılık ve av çok önemli olup kalabalık bir katılımla gerçekleştirilirdi. Hedef avlandığında köpeklerin çabukluğu ve avı hemen getirmesi gereklidir. Sipahinin biri köpeğinin, şehzadenin itini geçmesi için şehirde itibarlı olan Mustafa Dedeye, hediye olarak bir miktar kuzu eti ile birlikte, muska yazdırmaya gider. Fakat kendisi orada yoktur, oğlu sipahinin karşısına çıkar ve babamdan izinliyim, sana muskayı ben yazayım deyip köpeğin boynuna bir yazı yazar.  Düzenlenen ilk avda sipahinin iti, Şehzadenin itini geçer, en güzel avı getirir. Sultan durumu fark eder ve iti getirtir ve boynundaki yazıda şöyle yazmaktadır:

Tamah ettim etine

Muska yazdım itine

Koca sultan Fatih Mehmet bile cihan padişahı olarak yüce bir kudretin kulu olduğunun farkındadır:

Zülfünün zincirine bend eyledi şâhım beni
Kulluğundan etmesin âzâd Allah'ım beni
Cevr-i dilber , sûz-i firkat , ta'nı düşman , za'f-ı dil
Türlü türlü derd içün hâlk etmiş Allah'ım beni*

O, Güzellerin cefasının, ayrılığın, düşman sözünün, zaaflarının farkında olarak, türlü dertlerle yaratılsa da onun kulluğundan memnun olarak, mücadeleye devam etmek için Allaha yalvarmaktadır.

Celil Altınbilek                                19.11.2019