Celil ALTINBİLEK

Celil ALTINBİLEK

[email protected]

ARAP TUTUCULUĞU...

06 Mayıs 2015 - 16:04 - Güncelleme: 06 Mayıs 2015 - 20:19

ARAP TUTUCULUĞU
Türk Milleti bin senedir İslamiyet’in bayraktarlığını yapmaktadır. On dokuzuncu yüzyıldan itibaren Batı dünyası, devletimizi yıkmak ve sömürmek için Osmanlı coğrafyasındaki çeşitli kavim ve topluluklarla iş birliği yapmış ve kışkırtmıştır.
Arap yarım adasındaki çalışmalar da büyük önem arz etmektedir. Onların kabul edemedikleri bizim de güçlü tarafımız, iman yönümüz olduğu için hücumların yoğunluğu bu alan üzerine olmuştur.
Bu günkü Arap İslam anlayışı olan Vahabilik; Arapların İngilizlerle birlikte yükselmesine gayret ettikleri bir kabile yaşayış türüdür. 
Osmanlı’nın son döneminde gerek maddi, gerekse manevi desteklerle,  fikri olarak ayrılıklar sokulmuş ve Araplar, Türklere karşı savaşmıştır.  Bunu yaparken de öyle gelişigüzel hareket etmemişlerdir. Batılılar hareket tarzlarında işlerini ciddi yapmaktadır. Ayrı bir bilim dalı olarak Şarkiyatçılık (oryantalizm) tesis edildiği için, bizi iyi tanımakta ve ona göre hareket etmektedirler.
Arap Radikalizmi yani Vahabilik; dar kalıplar içinde hareket eden, zamana ve yeniliklere karşı yeni fikirler üretmeyen, Peygamberimize bile layık olduğu kıymeti vermeyen, ona hürmet gösterene karşı fena düşünen, korkutma ve cezalandırma tarzı üzerinde hareket eden bir hareket sistemi olarak gelişmiş ve varlığını bu şekilde koruyabilmiştir.
Arap Coğrafyalarındaki petrol kaynakları sebebiyle kendini güçlü hissedip, öncelikli olarak bizim memleketimiz de dâhil olmak üzere, bu fikirlerini yaymak ve rejim değiştirmek faaliyeti içindedirler.  Bu ideal uğruna kadrolarını yollamakta, yayınlar yapmakta çok büyük maddi kaynaklar sağlamakta olan, Arap Vahabiliği;  Camilere, ibadethanelere, türbelere müdahale etmekte, en önemlisi de katı ve acımasız bir şekle bürünerek, kendinden başka şekilde düşüneni kâfir ilan etmekte ve radikal İslam’ın ve şiddetin de önünü açmaktadır.
Kendilerini İslam Dininin temsilcisi olarak nitelemekte ve rakip olarak Şia’dan ziyade, bizi-Türk Müslümanlığını, görmektedirler. İslam’ın böyle darmadağın ve özünden uzaklaşması da beraber hareket ettikleri bazı yandaşlarının işine gelmektedir.
Cumhuriyetle birlikte laik bir anlayışa geçilmesine rağmen, geleneği olan iman anlayışı ülkemizde ve insanımız arasında devam etmiş bulunmaktadır. Saf değerlerini bulmuş iman anlayışımız,  yönetim tarzında bulunmasından ziyade, ahlak anlayışı olarak memleket bünyesinde yaşamaktadır.
Tarihi bir derinliği olan manevi dünyamız için, bilgili, akla önem veren, İnsan ve inanç hürriyetini önde tutan imanlı kadrolara, yeniden ihtiyaç bulunmaktadır. 
Ülkenin, coğrafyanın ve Dünyanın huzuru, taklit olmayan, içi de dışı da aynı, böyle bir mücevherin kendisinde olacaktır.
celil Altınbilek                                                                      06.05.2015