Celil ALTINBİLEK

Celil ALTINBİLEK

[email protected]

Anadolu ve Selçuklular

28 Mayıs 2020 - 23:01 - Güncelleme: 29 Mayıs 2020 - 02:00

Anadolu ve Selçuklular

Türklerin Anadolu’ya girişleri uzun süren akınlar neticesinde olmuştur. Türk kökenli olan Sakalar milattan önce bu diyarlara gelip akınlar yapmış ve izlerini bırakmışlardı. Milattan sonra Anadolu, arada başka devletlere ev sahipliği yapsa da kalıcı olarak Roma ve Bizans Hâkimiyetine girdi,

Sasani’ler bir müddet hüküm sürmüş, Arap devletleri çeşitli hücumlarla Anadolu’yu almak isterlerse de alamamışlardı, Dokuz yüzlü yılların sonundan itibaren Anadolu’daki Ermeni devletçik ve beylikleri Bizans tarafından ele geçirilip, Ermeniler, Anadolu’nun çeşitli yerlerine sürülmüşlerdi.

Selçuklu devleti kurulmadan önce Oğuz Göçleri, Anadolu’nun güneyine ve doğusuna yapılmış ve yoğun ve etkili olmasa da iskân hareketleri olmuştu. “Büyük Selçuklu İmparatorluğu’nun -yaşayış tarzları ve ekonomik faaliyetleri dolayısıyla- hâkimiyetleri altındaki yerleşik halkla geçinemeyen -kendi soyundan- göçebe Oğuzları, İran’ın Doğu’sundan ve içinden Batı’ya doğru sevk edip iskân etme siyasetini uygulamıştı. Bu, Anadolu'nun dışarıdan alınan göçle Türkleşmesini gösteren ilk harekettir.” (1)    Bu yoğun göçler Anadolu coğrafyasında o zamana kadar ekilip biçilmeyen yerleri de değerlendirmişler, ekonomiye katkı sağlayıp, canlandırmışlardı.

Düzenli akınlar ve fetih hareketleri yirmi yıllar boyunca devam etti.  1071 Malazgirt savaşı Anadolu’yu vatan haline getirdi. Fakat burası yalnız kılıçla alınmadı.  Bizans ait topraklar, bir zamandır canlılığını kaybetmiş, yerleşim olarak geriye gitmişti.  Selçuklular 1049 yılından itibaren buraya düzenli akınlar yaptılar. Burası ticaretin merkezi olan yollar üzerindeydi ve ekonomik faydası yüksek derecede idi, zaman zaman sorun çıkaran Türkmenlere yeni bir yerleşim alanı da sağlayacaktı. Buranın fethi, İslam ülküsüne sahip çıkan devletin etrafında milleti diri tutacaktı, Selçuklular, Fatımi baskısı sebebiyle hükümsüz kalan Halifeyi, Bağdat’a girip zor durumdan kurtardılar. Halife, Tuğrul Bey’e doğunun ve batının Sultanı unvanını verdi, bu durum Abbasi halifesini tanımayan bölgeleri de fethetme yetkisini de onlara bahşediyordu.

Anadolu Selçuklu tarihiyle ilgili kaynaklar ve bilgiler devletin içinden değil, ağırlıklı olarak Bizans, Arap, Ermeni gibi çeşitli kavimlerin kaynaklarından elde edilmiştir. Bu sebeple öncelikli olarak Büyük Selçuklu teşkilatı üzerinden öncelikli temel bilgileri vermeye çalışalım.

Selçukluların devlet teşkilatlanması, yönetimi ve kurumları, Gazneliler’le benzerlik gösteriyordu ve onlardan alınması muhtemeldi. Selçuklular imar faaliyetlerini önem vermişler, cami, imaret medrese gibi yapılar çokça inşa edilmişti. Devlet, güçlü ve düzenli bir askeri birliklere sahipti.  Orduda asker sayısı artıkça giderlerini karşılamak için ikta denilen bir sistem uygulanıyordu, Ülkenin ileri gelenleri ve beylerine kısıtlı bir mülkiyet hakkına sahip olarak, ekmek ve biçmek ve aşar vergisini ödemek şartıyla toprak veriliyordu, Gerektiğinde bu topraklar ilgiliden geri alınabiliyordu. Yine eski toprak sahiplerinin toprakları, haraç adlı vergiyi ödemek üzere ellerinde kalabiliyordu. Bunlar Selçuklunun bütün olarak uyguladığı esaslardı. Yazımıza devam edeceğiz.

Celil Altınbilek

28.05.2020   

1- M.A. Köymen. Selçuklular ve Anadolu’nun Türkleşmesi Meselesi. Selçuk Derg. 2-1