Ahmet CANİKLİOĞLU

Ahmet CANİKLİOĞLU

[email protected]

DELİ İLYAS KÖYÜ VE CELAL OĞLAN AĞITI

07 Kasım 2015 - 10:24 - Güncelleme: 04 Nisan 2021 - 18:19

DELİ İLYAS KÖYÜ VE CELAL OĞLAN AĞITI

                Şehrimizin; güzel yerleşim yerlerinden birisi olan Altınyayla İlçemize bağlı Deliilyas Beldesi, buruk bir hikâyenin kahramanı olan Celal Oğlan’ı (Kulmaç) saklar koynunda. Celal Oğlan’ ki; adına şiirler yazılmış, türküler söylenmiş, ağıtlar yakılmış, talihsiz bir Anadolu delikanlısıdır. Söylenen türküler ve ağıtlar, Anadolu Halk Edebiyatına mal olmuş, destansı (epik) hikâyesi ile de gönüllerde adeta acıklı bir tat bırakmış, hatırasıyla hüznüyle hala buhurdanlar gibi tütmektedir.

                Köklü bir Türk geleneği içinde yer alan ve aynı zamanda oturmuş bir kültür olan bu tür ve buna benzer efsanevi hikâyeler, ağıt tarzında söylenegelmiştir. Genellikle toplum içinde, üzüntü ile karşılanan bir olayın veya bir ölümün arkasından söylenen bir halk türküsü olarak tanımlanabilir. Toplumda büyük-küçük herkesi etkileyen, genel manada toplum tarafından da benimsenerek paylaşılan, ortak duyguların dile getirilmesi açısından çok önemlidir. Bunun yanında; doğal afet, salgın hastalık, kan davası gibi acıklı olgulara, aynı zamanda insanların milli duygularını kabartarak ruhunu okşayan kahramanlık hikâyeleri gibi, bunların yanında korku, isyan ve heyecan verici duyguların ifade biçiminin ezgili-ezgisiz sözleri olarak kabul edilir. Ağıt ile türkü farklıdır. Toplumda daha çok trajedi ve yeis yaratan olaylara karşı söylenen, bir anda ağızdan çıkan sözler manzumesidir. Ağıt söylemeye “ağıt yakma” ağıt söyleyene de “ağıtçı” denir. Umumiyetle hep hazin ve toplumda derin yara açan olaylara, üzüntülere ağıt yakılır.

Kültürümüzde ağıtların ve türkülerin önemi büyüktür. Hele bu türküler ve ağıtlar; yaşanmış olaylardan ibret alınarak “yakılmış” ise, yürek burkan mısralar bir ağu gibi yüreklere dökülür. Bazı ağıtlar da vardır ki, kimin ne zaman söylediği bilinmez ve giderek halk arasında anonimleşmiş ve tamamen halk ile özdeşleşerek, bir kültür mirası gibi kendisine mal olmuştur. Kültür birliği ile beraber ortak yaşanmışlıkların derin izler bıraktığı, yürek paralayan bu türkülerin-ağıtların üzerinden, yüz yıllar geçse de asla unutulmazlar.

                Sözlükte ise ağıt; “yaşanan bir dramı, ölen bir kimsenin gençliğini, güzelliğini, iyiliklerini, değerlerini, arkada bıraktıklarının acılarını veya büyük felaketlerin açık etkilerini dile getiren, söz veya okunan ezgi, yazılan yazı, sagu, mersiye, ağlama, yuğ töreni (yas), gelin olan bir kızın arkasından meziyetlerini söyleyerek ağlama” (Türkçe sözlük 1, 1988: 23-23) biçiminde tanımlanır.

                İşte; bu ağıt-türkülerden birisi olan, “ipek mendil” veya “Celal Oğlan” olarak ta bilinen ve Deliilyas Beldesinde sessizce uyuyan Celal Oğlan’ ın, buğulu buruk ve acıklı hikâyesidir. Çevre illerden Malatya (Arguvan) ve Yozgat’ta da bu türkü ve hikâye sahiplenilmek suretiyle, Celal Oğlan’ın, kendi bölgelerinde, geçmişte yaşanan benzer bir olay ile ilişkilendirmişlerdir.

                Deliilyas köyü, Türkmen aşiretine mensup bir obadır. Bereketli geniş yaylaları ile cazibe merkezi durumundadır. Bu köyde yaşayan Celal Oğlan, tahminen 1920 yılında doğmuş, 1947 yılında ise düğününden bir gün önce vefat etmiştir. Mezarı Deliilyas’tadır. Son derece dürüst, yardımsever, yakışıklı ve yiğit bir kişiliğe sahip olduğu anlatılır. Ancak bir o kadar da talihsiz Celal Oğlan; amansız bir hastalığa yakalanarak, düğününden bir gün önce ölmesi herkesi üzüntüye boğar. Celal Oğlan’ ın  zamansız ölümü üzerine, Celal Oğlan Ağıtı söylenir. İlk mısralar ablası Döne tarafından söylense de tamamına yakını nişanlısı, bir subay kızı olan Döndü tarafından söylenmiştir.

                Celal Oğlan’ ın babası seferberliğe gider ve kendisinden bir daha haber alınamaz. Babasından az bir zaman sonra annesi de vefat edince, ablası Döne tarafından adeta bir anne şefkati ile büyütülür. 1930 lu yıllarda, Sivas’ta yapımına başlanan Çimento fabrikası inşaatında çalışmaya başlar. Çok sevdiği, köyünün güzel kızı Döndü ile evlenebilmek için, paraya ihtiyacı vardır. Çalıştığı fabrika inşaatının bir odasında kalmaktadır. Çalışma şartlarının son derece ağır olması, çimento tozları ilerde başına gelecek olan hastalığını tetikleyecektir. Birkaç yıl çalıştıktan sonra köyüne dönmeye karar veren Celal Oğlan, bir sabah uyandığında yıkanması gerektiğini anlar ve kış günü, Kızılırmak suyunun buzunu kırmak suretiyle soğuk havada yıkanarak abdest alır. Bununla da yetinmeyip, yürüyerek köyüne gider. Köyüne gittikten on yedi gün sonra hastalanır ancak, bunu hiç kimseye söylememiştir. Bir rivayete göre de hastalığına “tifo” derler. Düğün hazırlıkları ise bütün hızıyla sürerken, düğününden bir gün önce yatsı namazından sonra yatağına uzanır ve bir daha uyanamaz.

                Celal Oğlan ağıtını ilk söyleyen nişanlısı Döndü’ nün hangi tarihte doğduğu bilinmemektedir. Celal Oğlan öldükten sonra amcasının oğlu ile evlenmiş ve adını da Şükran olarak değiştirmiştir. Bu evlilikten Abdulbaki isminde bir oğlu olmuş ancak, 10 yaşında iken çiçek hastalığından oğlunu da kaybetmiştir. Bunun üzerine hayattan tamamen kopmuş, psikolojik bunalımlar yaşamış ruh dünyasını büyük oranda etkilemiştir. 1985 yılında bir akrabasının düğününden dönerken, geçirdiği bir trafik kazası sonucu bir tarafı felç olmuş ve 2003 yılında vefat etmiştir. Mezarı Kayseri’ dedir.

                Uçsuz bucaksız bir sevginin, sadakatin sembolü olan bu hikâye ve türkü günümüzde hala popüleritesini korumaktadır. Türkü, Nurettin DADALOĞLU derlenerek, TRT repertuarına alınmış ve birçok sanatçı tarafından seslendirilmiştir. 1990’ lı yıllarda da Kadir PÜRLÜ ve Ali Şahin CANOZAN tarafından, SRT Televizyonunda belgesel olarak yayınlanmıştır. Deliilyas Belediyesi tarafından da her yıl Temmuz ayı içinde Celal Oğlan festivali düzenlenmektedir.

                Bazı mısralarında zaman içerisinde değişiklikler olduğu söylenir, ancak genel olarak kabul edilen Celal Oğlan ağıtı, bir rivayete göre 200-300 mısra civarındadır. Günümüze kadar gelen Celal Oğlan ağıtının tamamı aşağıda yazılmıştır.

Şehir kültürü, şehir mirası ve Anadolu halk edebiyatına katkısı yadsınamaz. Bu ağıt, Anadolu’da yüz yıllar önce yaşanan büyük aşkların sanki devamı gibidir. Günümüz modern çağında buna benzer hikâyeler artık ne yazık ki yaşanmıyor. Aşkın, saygının,  fedakarlığın ve muhabbetin çok güzel bir örneği olarak görülebilecek bu hikayenin kahramanı Celal Oğlan’ a (Kulmaç) çileli nişanlısı Döndü’ye rahmet olsun…