YENİ SAVAŞLARDA MAŞA MODELİ
Evet Amerika, Kasım Süleymani'yi öldürmekle çıtayı çok yükseltti.
Günümüzün savaşları böyle olacak artık.
Ordular karşı karşıya gelmeyecek.
Gelirse de nasıl geleceği belli.
O savaşın dünya için çok yönlü bir yıkım olacağı da belli.
Vekâlet Savaşları bugüne kadar en yaygınıydı.
Dünyanın en geri kalmışları değilse de kafaca en gerileri kullanılıyordu.
Bu yumuşak hüküm cümlesini iyi düşünmek lazım.
Çünkü savaşa sürülenler çoğunlukla Müslümanlardır.
Bu örnek bile yeter ki hepimiz güya Müslümanız.
Dini yanlış anlayan, dünyayı yanlış anlayan, düşünmeyen, anlamayan Müslümanlar.
Yani, Müslüman Müslüman gibi değil.
Maalesef Türkiye de bir ölçüde bu ahmaklığa koşuldu.
Düşünmüyoruz:
Ölen de öldüren de Müslüman.
Bizi birbirimize çok rahat kırdırıyorlar.
Bu ahmaklığın farkına varanları da susturuyoruz.
Arap ülkeleri, Ortadoğu perişan.
Bu havaya bizi de kattılar.
Nasıl kattılar?
Din din diye, din diyerek böle böle, din diyerek dinin dışına çıkarak, kin ve nefrete alıştıra alıştıra yaptılar.
Biri dinden bahsedince elimiz kolumuz bağlanıyor.
"Ne diyorsun kardeşim, onu söyle!" demiyoruz.
O da din diyerek bizi yüz kere, bin kere kolay kolay kandırıyor.
Onun için Türkiye'nin son yıllarında olan bitenler, böyle bir psikolojik felakettir.
Çıkacağımız karanlık dehliz budur.
Olanları anlama gayretine devam edelim:
Büyük devletlere vekalet savaşlarının yetmediği bir yerdeyiz.
Savaşı çeşitlendiriyorlar.
Kendi vatandaşlarının ölmesini kabul etmiyorlar.
Kamuoyları da hassas.
Başka coğrafyalarda, başkalarını vuruşturuyor veya vuruyorlar.
Amerika'nın son hamlesi, bu bakımdan müthişti.
"Ben istediğim yerde istediğim yeri, istediğim kişiyi vururum" mesajı verdi.
Üç gündür artık yeni bir dünya var.
Bu hadise o kadar önemlidir.
İyice zayıflayan İran, hala devlet refleksi büyük bir devlettir.
Akılla hareket eder.
Bu olaydan sonra akılla hareket edebilecek mi?
Mutlaka karşılık verecektir.
Bu bilinmezi görünce yeni durum üzerinde daha net konuşabileceğiz.
İran yine kilit konumda.
A. Yağmur TUNALI