A. Yağmur TUNALI

A. Yağmur TUNALI

[email protected]

VANDALLIK SALDA GÖLÜ'NDE

19 Nisan 2020 - 22:20

VANDALLIK SALDA GÖLÜ'NDE

 

İyi giden şeyler elbette var.

İyi yaptıklarımızı söylemek iyidir, iyilik getirir.

Bu da doğru.

 

Yalnız..

Yalnız, yıkıcılar bırakmıyorlar.

Olmayacak işler oluyor.

Canımız yanıyor.

Yıkım ekibi bu krizlerde daha çok ve daha büyük yıkımlar yapıyor.

Fırsatçıların bize nelere mâl olduğunu da görüp söylemek ihtiyacı duyuyoruz.

Türkiye böyle en tepeden desteklendiği söylenen bir fırsatçılığın kıskacında kıvranıyor.

Devlet eliyle yapılıyor görünen yıkımlar çok can yakıyor.

 

Halbuki paramız yok.

Dünyanın bildiğimiz memleketleri "siz evden çıkmayın üç ay bendensiniz", diyorlar.

"Geçim düşünmeyin, sağlığınıza dikkat edin, devlet size şu kadar para verecek" diyorlar.

"İşyerlerinizin masrafları da üç ay bizden" diyorlar.

Her gün destek açıklıyorlar.

Anlaşıldı ki bizim böyle bir imkânımız yok.

Bütün yedeklerimizi de harcadığımız ortaya çıktı.

Peki, olan olmuş, ne yapacağımıza bakalım diyoruz.

Elbirliğiyle çare düşünelim derken, bir de bakıyoruz yine olan oluyor.

 

Ne yapıyoruz?

Bağışlara sığınıyoruz.

Bağışlar da tek yerde toplanacak diyoruz.

İban veriyoruz.

Telefonlara "on lira bağışla" mesajları gönderiyoruz.

Doğru dürüst, dişe dokunur bir meblağ toplanamıyor.

Vatandaşın yardım duygusuyla oynadığımızla kalıyoruz.

Yanlış başlayan yanlış gidiyor.

İyi ki yine vatandaş bildiği usullerle yakınlarına, ulaşabildiklerine yardım etmeye devam ediyor.

 

Bununla kalsa iyi.

Evet paramız yok.

Kriz içindeyiz.

Ne yapıyoruz?

Kanal İhalesinin bir etabını açıklıyoruz.

Allah Allah sırası mı.. derken..

Sonra sabah bakıyoruz bakan gitmiş.

Kimse bir şey bilmiyor.

O iş orada kapanıp gidiyor.

 

İki hastane yapacağız diyoruz...

Birini Atatürk havalimanında yapmaya karar veriyoruz.

Bilenler, "çok iyi diyorlar, "orada hangarlar var, sıra sıra binalar var.. bin kişilik değil binlerce kişilik hastane yapılır."

(Ulaşım problemleri de arada söyleniyor)

Peki ne oluyor?

O binalara, hangarlara kimse dokunmuyor.

Ve milyarlarca dolara mal olan pistler kazılıyor.

Yani, paramız yok, ve hazır binaları değil yine para harcayacak inşaatı düşünüyoruz.

Üstelik zaman zaman kullanacağız dediğimiz pistleri yıkıyoruz.

Para harcıyor ve büyük paralarla yapılanları yıkıyoruz.

 

Gün geçmiyor ki böyle bir şey olmasın!

Dün, Salda Gölü'ne inen kepçeler hepsinin üstünde bir felâket gibi gelip oturdu.

Dünyaya parmak ısırtan bir vandallık, dünya güzeli Salda sahilini târümâr etti.

İhale yapıldığında da feryad edenler çok olmuş, dokunmayın denmiş fakat dinletememişlerdi.

Şimdi bu üstü örtülemez cehalet cinneti için bir soruşturma ve üç kuruş ceza ile yetinecek miyiz?

Ve bu cinnet devam edecek mi?

Dün gece Fatih Altaylı ve İlber Hoca parçalanmış kalpleriyle konuştular.

"Yapmayın, etmeyin, bu kadar da olmaz!

Dünyaya rezil olduk.. buradan olsun dönülsün, bu kadar yıkım olmaz!" dediler.

 

Bu işin siyaseti yok dostlar!

Bu, şu veya bu parti meselesi değil!

Kimi tutuyorsanız tutun!

Ama bu olanlara itiraz edin!

Özellikle iktidarı tenkıd etmek en büyük ihtiyacımızdır.

Yönetenlerin mutlaka kendilerini eleştirenlere ihtiyaçları var.

Gücü elinde bulunduranlar, devlet imkanlarını kullananlar eleştirilir, eleştirilmelidirler.

Yoksa yanlışların sonu gelmez.

Daha beter durumlara düşeriz.

 

Ben iki gündür sayıklıyorum:

Güzelim Salda Gölü'ne ağıt yakacak kimsemiz de mi kalmayacak?

 

A. Yağmur Tunalı