A. Yağmur TUNALI

A. Yağmur TUNALI

[email protected]

ALİ BARDAKOĞLU KONUŞTU

17 Mayıs 2020 - 04:21

ALİ BARDAKOĞLU KONUŞTU

Üç haftadır, üç eski Diyanet Reisi'ni dinliyorum.

Üçü de çok iyiydi.

Yüz güldüren dikkatler söylediler.

Dini ne hale getirdiğimizi biraz çekinerek de olsa yana yana söylediler.

 

Ali Bardakoğlu ile gazeteci Mehmet Âkif Ersoy'un sohbeti, Habertürk'te 2.30'a kadar 2 saat 20 dakika sürdü.

Enfes bir görüşmeydi.

Neredeyse dinle ilgili yaşadığımız bütün problemler konuşuldu.

 

Ali Bardakoğlu, dinin içini boşalttığımızı anlattı.

Kimse kimsenin dinini, imanını ölçemez, dedi.

Bunlar Allah'ın bileceği işlerdir, dedi.

Bugün kendini güya iyi müslüman görenler Allah'ın karar vereceği işlere karışıyorlar, dedi.

Din şekilden ibaret hale getirildi, dedi.

İbadetleri şekliyle yap, kurtuldun anlayışı yerleşti, dedi.

Bununla da kalmayıp o kupkuru şekilden ibaret ibadetleri yapmayanı da küçük görmek, hatta kafir kabul etmek gibi yine Allah'ın hoş görmeyeceği işlere girildi, dedi.

 

İbadet denenlerin manasızlığına örneği Oruç'tan verdi.

Oruçluysan ve bir kimseyi kırmışsan, sana sadece açlık kalır, dedi.

İbadetten maksad şeklen aç kalmak, yatıp kalkmak değildir, dedi.

Namaz kılıyor görünmek, oruç tutuyor görünmek kimseye bir üstünlük taslama hakkı vermez, dedi.

Hocaların hocası, kendisinin de hocası Prof. Hüseyin Atay'ın "Namaz put haline getirildi.." deyişini hatırlatan cümleler etti.

Biz kimsenin namazına orucuna göre karar vermeyiz.

Ona bakacak olan yaratandır.

Biz insanların davranışlarına bakarız.

İnsanın, müslümanın bakacağı da budur.

İşte bunu unuttuk, dedi.

Bugün müslümanlar müslüman gibi olsalar bu hale düşer miydik, dedi.

 

İslam'ın önündeki en büyük engel, müslümanlardır, dedi.

Müslümanın diyenlere bakarak kimse iyi bir şey düşünemez.

Bu içler acısı durum dini perişan ediyor, dedi.

Dinle dindar görüneni ayırmak lazım, dedi.

Dindarlığı da iyice bir düşünmek ve böyle bir iddiada da bulunmamak lazım, dedi.

Dinde böyle şeyler yoktur, dedi.

Dinde din adamı yoktur, herkes kendi dininin adamıdır, dedi.

 

Bunlar benim cümlelerimle, onun dediği manalar.

Bir de kendi cümleleriyle özetini vermek isterim.

Bir soruya şöyle cevap verdi:

"Dini form kalıp olarak düşünmeye başladık. Ahlaki tarafını ihmal ettik. İnsanların gönül dünyalarına hitap edemedik. Dindar kelimesini bile kullanırken çok ihtiyatlı olmamız lazım hatta. Allah'ı peygamberi hangimiz daha çok seviyoruz. Kalbini yarıp baktın mı, diyor peygamberimiz. Ne kadar büyük uyarı."

 

Allah adına karar verenleri, edilen densizlikleri de sorguladı:

"İnsanların Allah katındaki derecesini nasıl bilebiliriz? Allah'ın soracağı soruyu biz sormayalım, Allah'ın vereceği kararı biz vermeyelim.Müslüman demek sadece ibadetle değil insanlara karşı davranışlarımız, ahlak, adalet, dürüstlüğümüzledir. Doğru söz söyle, helal şey ye diyor. Biz bundan da kaybettik. Yediğimiz içtiğimiz ne kadar helal? Ağzımızdan çıkan söz ne kadar doğru? Bunları yapamazsak insanlar 'din bu mu' diye sorar ve yol ayrımına gelir."

Müthiş!

Bu sözleri kim dinlese din buysa ben buna sempatiyle bakarım demez mi?

 

Devamı daha da çarpıcı: Din ile bilim çatışıyor. Böyle bir ahmaklık ve dine bühtan olabilir mi?

Diyor ki:

"Bugün deizm tartışmaları var. Çocuklar kendiliğinden bu soruları sormuyorlar. İslam dünyasına bakıyorlar. Din ile bilim kavga ediyor neredeyse. 21. yüzyılla din kavga ediyor. İslam dini bu asırda da yaşanacak, bundan sonra da yaşanacak, kıyamete kadar ayakta duracak."

 

Bir de şu dediklerine bakın:

"İslam dini bir dünya dinidir. Ahiret dini değildir. Bu dünyada yaşamak için gönderilmiştir. İslam dinini akılla, bilimle, yaşadığımız hayatla bir sorunu olmaz. Evrensel olarak gelmişse Afrika'da da, ABD'de de ayakta duracaktır. "

 

Yine, "Bu insanlar keşke Diyanet'in başındayken de bunları konuşsalar ve uygulanmasına çalışsalardı" dediğinizi duyar gibiyim.

Haklısınız.

 

Hayatlarını öve öve bitirmedikleri büyük bilginler gibi hareket edebilselerdi..

Politik baskılara direnselerdi.

Dediği gibi kelam(din düşüncesi, felsefe) ve fıkıh(hukuk)la, çağın bilim anlayışı ve bilimleriyle dini çağın insanına yorumlayabilselerdi.

Dinin ideolojileştirilmesine itirazlarını yüksek sesle söyleyebilselerdi.

Yanlış din algısına, dinden soğutan şekilciliğe, kendini Allah'ın yerine koymalara, o had bilmezliklere karşı çıkabilselerdi.

Kendisinin dediği gibi hiç olmazsa 20 yıl önceki kadar hür konuşabilselerdi.

Evet 20 yıl önceki söz hürriyeti her alanda olduğu gibi özellikle dinde yok dediği hale itiraz edebilselerdi.

Bu manzaraya daha cesur karşı koyabilselerdi.

 

Haklısınız, haklısınız, haklısınız!

A. Yağmur Tunalı