Yasmin Levy: İkinci memleketim Türkiye

Hakan Vorol'un Haberi: Yasmin Levy; Manisa, Kudüs, İspanya ve İsrail’den topladığı köklerini dünyaya saldı.

Yasmin Levy: İkinci memleketim Türkiye
01 Mayıs 2016 - 11:44 - Güncelleme: 05 Mayıs 2016 - 12:14

Her konserini tamamen dolduran Yasmin Levy, IEG Live ve Piu Entertainment organizasyonuyla 5 Mayıs'ta Zorlu PSM'de İstanbullular ile buluşacak. Sanatçı; Latin ve Sefarad müziğinden İspanyol flamenkosuna, Arjantin tangosundan Portekiz fadosuna kadar geniş bir yelpazeden seçkiler ile izleyicilerine seslenecek. Levy öncesinde 4 Mayıs'ta Ankara MEB Şura Salonunda dinleyicileri ile buluşacak.Şarkıları ve sesi ile “Acıyı güzelleştiren kadın” olarak tanınan Yasmin Levy ile Türkiye'deki bu 2 konseri öncesinde; müziğinden terör olaylarına, geçmişinden İslamiyet'e uzanan keyifli bir bir söyleşi gerçekleştirdik.

Türkiye'de çok sevilen yabancı müzisyenler konser verdiğinde genellikle kendi vatandaşları da çok rağbet ediyor. Sizin konserlerinizde bunun dışında bir resim var tam anlamıyla Türkler sizi çok seviyor. Bu sevginin kaynağı nedir?
Herşeyden önce ben kendimi Türk olarak hissediyorum ve Türk müziği dinleyerek büyüdüm. Her zaman söylerim; Türkçe'ye aşığımdır ve bu dil nedense kulağıma ağlamaklı bir tondaymış gibi gelir ve bilirsiniz ki hüznü severim. Bunun ötesinde kalbimin derinliklerinden gelerek şarkı söylüyorum ve böyle yaptığınız zaman, söylediğiniz dili bilmeseler bile insanlara dokunmuş oluyorsunuz. Sizi değerlendirmeyi kalplerine bırakıyorlar.

KÖTÜLÜKLERE TESLİM OLMAMALIYIZ

Dünya müziği yapmak bir nevi müzisyenin global duruşunu sergiliyor. Sınır, ırk, dil, din ayrımı olmaması kitleleri daha da bütünleştiriyor. Bu anlamda baktığınızda kendinizi nerede, neye yakın görüyorsunuz?
Müzik için ve beni müzisyen olarak yarattığı için Tanrı'ya şükrediyorum. Eğer dünyada inanç diye bir olgu var olmasaydı, bunun yerini müzik alabilirdi. Müzik hepimizi tek yürek kılar, ekibimle ve dinleyicilerimle de yaptığım bu zaten. Müzik vasıtasıyla hepimiz bir ve eşit oluruz, hem kendi aramızda, hem de Tanrı katında...

Terör nedeni ile gerek yerli gerek yabancı kimi sanatçılar Türkiye›deki konserini iptal etti. Bunu hiç düşündünüz mü?
Tabi ki de bunu defalarca düşündüm! Birçok insan için sorumluluk hissediyorum, beni anlamalısınız. Ekibim, onların eşleri ve çocukları, muhteşem dinleyicilerim, ki konserime gelerek zaten risk altına girmiş oluyorlar, konser verdiğim alanlarda çalışan insanlar, sahne önü ve arkasında çalışan insanlar... Aklımı kurcalayan o kadar çok şey var ki, kusura bakmayın. Türkiye'de beni sahiplenen ve müziğimi seven sıcak insanlara konser vermekten başka hiçbir şey beni daha mutlu edemez. Hepimiz uzun bir yaşam sürmeyi, sevgiyi ve barışı dileriz, kötülüklere teslim olmak istemeyiz. Gerçekçi olmak gerekirse, kötülük bu dünyada var olan birşey ve bizi zaman zaman korkunç risklere girmek durumunda bırakabiliyor. Ama bu risklerin hayatımı yönetmesine izin veremem, müziğin hala farklılıklar arasında köprü kurabileceğine inanmaya devam etmek istiyorum. Türkiye'yi yaşamım boyunca ikinci memleketim olarak görmeye devam edeceğim ve dilerim ki hayatımın sonuna kadar buraya gelip, konser verip, zaman geçirebilirim.

Dedeniz Manisa doğumlu ve geçtiğimiz yıllarda onun evini aradınız. Bu süreçte Manisa'da yaşadığınız ilginç bir olay var mı?

DEDEM HALA MANİSA'DA OLABİLİR

1922 yılında Türkiye Yunanistan ile savaşa girdiğinde ve Manisa yanıp kül olduğunda; büyükbabam, büyükannem, iki küçük çocuğu, (babam ve kız kardeşi) büyük büyükbabam ve sahip oldukları az miktarda mücevherat ile trene binip Mısır'a gitmişler. Tren, kendini kurtarmaya çabalayan insanlar ile o kadar doluymuş ki, büyük büyükbabam trenin çatısında yolculuk etmek zorunda kalmış. Mısır'a vardıklarında ise maalesef onu bulamamışlar. Bugüne kadar kimsenin emin olmadığı şey ise; aslında büyük büyükbabamın yanlışlıkla trenin çatısından düşüp öldüğü mü, yoksa Manisa'yı hiç terk etmek istemediğinden, Mısır'a akrabalar gider gibi yapıp, memleketinde kalmak için mi kendini trenden attığıdır.


 



Yaşayan Türk müzisyenlerini yakından tanıyor ve şarkılarını seslendiriyorsunuz? Ancak Zeki Müren'i tanımak isterim demiştiniz? Kendisi ile ilgili neler biliyorsunuz ve Türk kültürüne dair bu donanımı nereden ediniyorsunuz?
Zeki Müren'in insanlara daha anlayışlı olmayı öğretmeye çalıştığını anlıyorum. Birkaç Türk müzisyen hakkında az bir bilgiye sahibim ama önemli olan onların müziğini, sesini, kalbini, beni nasıl ağlattığını, şarkı söylediklerinde gözlerinden akan yaşları ve ruhlarının duygularını bilmemdir... Gerçekten dört bir yanımda Türk müziği ile büyüdüm. Benliğimin, ruhumda oluşan çeşmenin bir parçasını oluşturuyor ve hayatımın büyük bir parçası olmaya devam ediyor.

EZAN GENÇLERİ CAMİYE ÇEKTİ

Türkiye'ye geldiğinizde sürekli yaptığınız rutinleriniz var mı ve İstanbul'da yaşasanız hangi semti tercih edersiniz? Neden?
Alışveriş bölgesi olduğundan dolayı, insanların İstiklal'i sevdiğini biliyorum. İstiklal'i seviyorum çünkü Türk halkının güzelliklerini orada bulabilirsiniz. Diğerleri tarafından kabul görmeyi orada bulabilirsiniz. İnançlı inançsız insanlar farklı görüşleri ve yaşamları seçenler, yoksullar zenginler hepsi orada. Bunun gurur duyacağınız hazinelerinizden biri olduğuna inanıyorum. İnsanları olduğu gibi sevmemiz ve saygı duymamız gerekiyor. İnsanların seçtiği hayata, inanca, özgürlüğe saygı duymalıyız. Yaşamalıyız ve yaşama izin vermeliyiz, birbirimize iyi davranmalıyız. Bu sevgidir, bu Tanrı'dır. Ve bütün bunlar, benim için İstiklal Caddesi'nin anlamıdır. Ayrıca en az bir kere baklava almalıyım!

Türkiye'de çok ses getiren bir söyleminiz vardı. Ezan benim için en yüksek nota demiştiniz. Bunu açar mısınız?
Bundan 500 yıl once Müslümanlar ve Yahudiler bir arada uyum içinde yaşarlarken, camilerden ezan sesleri gelirdi. Ezan bir makan ile söylenmeye başlandı. Bu gençlerin dikkatini çekti ve Tanrı'ya ibadet etmek için camilere gitmeye başladılar. Yahudiler de müezzinlerin makamını alıp kendi ilahilerine adapte ettiler. Hazanut'un kökeni burden gelmektedir. Bence Tanrı'ya ibadeti ilahi ile yapmak, Tanrı'ya en yakınlaşılabilen ibadet şeklidir. İnanıyorum ki nasıl ezan okunduğunda Tanrı'ya ibadet ediliyorsa, yahudi koro şefi ilahi söylediğinde de aynı şekilde ediliyor, Tanrı ikisini de dinliyor.

İNSANLARI GÜLDÜRMEK İSTİYORUM

Yasmin Levy'den ne zaman hareketli şarkılar dinleyeceğiz?
Belki bir dahaki albümümde olabilir. Hayatı kutlamak istiyorum, şarkı söylerken uçmak istiyorum, ritmi hissetmek, insanları güldürmek ve dans etmelerini sağlamak istiyorum. Kemiklerime kadar bunu hissedebiliyorum, istediğim de bu ama bunları söylerken bile, bir tarafımda hüzün hep mevcut.

Kürşat Başar son albümünde daha önce seslendirdiğiniz “Adio Querida” şarkısını adapte etti. Kendisini tanıyor musunuz?
'AdioKerida' şarkısı anonim bir şarkıdır. Benim şarkım olmamasına rağmen; benimle, kim olduğumla ve mirasımla özdeşleşmiş durumda. Benim söylediğim bir şarkıyı, başkası yeniden yorumladığında çok mutlu ve rahatlamış hissediyorum. Bu işi iyi yaptığımı ve birilerinin kalbine dokunmayı başardığımı gösteriyor. Bahsettiğiniz şarkıyı dinlemeyi dört gözle bekliyorum.

Konser vereceğiniz Zorlu PSM'den dünya yıldızları geçiyor. İlk kez bu mekanda konser vereceksiniz. Bu konsere özel sürprizler var mı ipucu verebileceğiniz?
Dinleyicilerime sürpriz yapmayı her zaman sevmişimdir. Bazen seçtiğim şarkılar ile, bazen değişik enstrüman ya da müzisyenler ile, bazen de davet ettiğim özel misafirler ile bunu sağlamaya çalışıyorum. Şu an bundan daha fazlasını açıklamak istemiyorum.

Yenişafak ve Karar Gaz

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum