YAKUPOĞLU HAKK'A YÜRÜDÜ

Neyzen,müzehhip ve ressam ...İnsan-ı kamil bir kişi idi.

YAKUPOĞLU HAKK'A YÜRÜDÜ
03 Ekim 2016 - 00:48

Kütahya’nın yetiştirdiği ve dünyaca ünlü ressam Ahmet Yakupoğlu 96 yaşında tedavi gördüğü Dumlupınar Üniversitesi Evliya Çelebi Eğitim ve Araştırma Hastanesinde Hakka yürüdü
Dünyaca ünlü suyun ressamı olarak bilinen Ahmet Yakupoğlu bugün 14 sularında Hakka yürüdü. Kütahyalı ressam Ahmet Yakupoğlu yaklaşık 13 aydır gördüğü Dumlupınar Üniversitesi Evliya Çelebi Eğitim ve Araştırma Hastanesinde tedavi görüyordu. Yakupoğlu bugün 14 sularında çoklu organ yetmezliği sebebiyle hayata gözlerini yumdu.

Yakupoğlu, yarın ikindi vakti Ulu Camii’nde kılınacak cenaze namazı sonrası toprağa verilecek.

 

HAYATI
Kütahya’nın Saray Mahallesi’nde 1920 Kasım’ında doğdu. Yakupoğulları’ndan Hacı Halil Ağa ile Şefika Hanım’ın oğludur. Resme olan alâkası henüz küçük yaşlarda resimli kitapları uzun uzun incelemesiyle başladı. İlk tahsiline 1927 yılında Derviş Paşa İlkokulu’nda başlayan Yakupoğlu, resimlerin birkaçını okul salonlarında sergiliyor, diğer derslerinde de başarılı oluyordu. İlk ve orta tahsili sırasında Vahid Paşa İl Halk Kütüphanesi’nin devamlı okuyucusu olarak, resimli kitapların ve resim sanatı üzerine yazılmış kitapların tamamını okuyan Yakupoğlu, iyi bir ressam olmanın yollarını arıyordu.

1941 yılında Vahid Paşa İl Halk Kütüphanesi’ndeki yazma eserleri incelemek üzere Kütahya’ya gelen İstanbul Üniversitesi profesörlerinden Süheyl Ünver ile tanışma imkanı buldu. Kütahya Lisesi’nden sonra İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi giriş imtihanına çok güzel ve başarılı resimlerle giren Yakupoğlu, sözlü mülakata gerek kalmadan Akademi’ye alındı.

Fakat yine zorlukları başarması gerekecektir. O günlere ait çok önemli ve özel bir anıyı Ahmet Yakupoğlu’nun yeğeni Rıfat Çalışel Bey şöyle anlatmaktadır; ‘Dayım sınava girerken iki adet veskalık siyah beyaz fotoğraf isterler. Kütahya’dan yola çıktığında böyle bir hazırlığı olmadığı için hemen izin ister ve Akademinin lavabosunun aynasına bakarak hemen oracıkta 3cm x 4cm e bir karakalem portre resmini çiziverir.Hemen müracata verir. O kadar gerçekçi bir resim olmuştur ki fotoğraftan ayırt edemeyecek kadar başarılıdır. İşte böylelikle sınava girebilir. Dayımın azmi ve isteği mücadeleli başlayan bu sınavdan zaferle çıkmasına sebep olmuştur.’

Süheyl Ünver Bey’in teklifiyle Resim Bölümü Feyhaman Duran Atölyesi’ni seçti. Orada karşılaştığı Kütahyalı mimar Süleyman Şahap’ın kılavuzluğu sayesinde Fatih Medreseleri’nde kaldı.[2] 1945’te akademiden mezun oldu. İstanbul’da bulunduğu yıllarda Prof. Süheyl Ünver’den minyatür ve tezhip, Neyzen Halil Dikmen’den “ney”, yine Neyzen Nurullah Kılınç Bey ile Süleyman Erguner’den musiki dersleri aldı.[3] Kütahya’ya döndükten sonra resim dışında müzecilikle de uğraşan Yakupoğlu, Vâcidiye Medresesi’nin müze olarak açılmasında, tanziminde ve kadrolaşmasında birinci derecede görev aldı. Bu müzede dört yıl görev yaptıktan sonra İ.Ü. Tıp Tarihi Enstitüsü’nde Süheyl Ünver Bey’e yardımcı olarak ihtisasını tamamladı.

Ahmet Yakupoğlu’nun kopya resimler hariç, iki bine yakın orijinal resmi bulunmaktadır. Her türlü suyu olağan üstü bir güzellikte tablolarında adeta akıtmıştır. Bu yüzden suların ressamı olarak da anılmaktadır. Bin kadar yağlı boya tablosunda, Kütahya ve civarının sokaklarını, eski eserlerini, mesîre yerlerini, insan tiplerini tespit etmiş ve bu koleksiyonun daimi teşhire sunulduğu bir ziyaret mahalli oluşturmuştur. Sun’ullah Gaybi Türbesi, Karagöz Ahmet Paşa Türbesi, Ana Sultan Türbesi, Hıdırlık Mescidi, Paşa Sultan Kapısı, Tellal Çeşmesi gibi birçok değerli eserin restorasyonunda görev almış, “Çini Beldesi” Kütahya’ya aynı zamanda “Neyzenler Beldesi” sıfatını kazandırmış, kırkın üstünde neyzen yetiştirmiştir. Kütahya güneyindeki Yellice Dağı yamaç ve eteklerinde , yirmi bin dönümden fazla arazinin “çam korusu” haline gelebilmesi için mücadele vermiş; gerek şehrin gerekse tabiatın geleceğine hizmet etmiştir.

1964 yılına kadar “Çalışel” soy adını kullanan Ahmet Yakupoğlu, tablolarını, kütüphanesini ve Kütahya’nın Maltepe semtindeki evini Dumlupınar Üniversitesi’ne bağışlamıştır.

Sahip olduklarını Kütahya´ya bırakmak isteyen Yakupoğlu, bir süre önce kendi adına kurulan vakfı feshederek kendi elleriyle çatısına kadar çıkıp işlediği Çinili Cami’yi, Maltepe’de büyük bir arazide yer alan evini, bahçesini ve diğer mal varlıklarını, 3 bin kitaptan oluşan sanat kütüphanesini, 1500´den fazla tablosuyla tezhip ve minyatür eserlerinden oluşan diğer tüm çalışmalarını Dumlupınar Üniversitesine bağışladı.


FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum