TTK'dan Güldüren Hata!

Türk Tarih Kurumu yıllardır süre gelen bir yanlışlığı devam ettiriyor. Yavuz Sultan Selim’e ait olduğu zannedilen resmi “Yavuz Sultan Selim Han” olarak kullanan kurum, ayrıca minyatür olmayan resmi “Osmanlı Dönemi Minyatürler” başlığı altında verdi.

TTK'dan Güldüren Hata!
29 Ocak 2016 - 20:07

Beyaz Tarih’in haberine göre; “Türk tarih ve medeniyetini ilmî surette tetkik etmek amacıyla kurulan ve bu alanda ülkemizdeki en yetkili kurumların başında gelen Türk Tarih Kurumu'nun asılsız bir resmi 'Yavuz Sultan Selim' olarak yayınlaması, yıllardır süre gelen bu hataya 'yanlış kaynak' olmaya devam ediyor.” 

Ayrıca haberde "Milletlere bir tarih kitabında anlatılan yalan, yanlış ve çarpıklığın tesirini, o milletin hâfızasından ancak üç nesil sonra silebilirsiniz." diyen Jules Michelet'i haklı çıkartacak derecede tekrarlanan bu hatayı Türk Tarih Kurumu'nun en kısa sürede düzeltmesini umuyoruz” denildi.

Sultan Selim'in Tasviri

Osmanlı Devleti'nin dokuzuncu padişahı olan I. Selim, Osmanlı kaynaklarında orta boylu, sert mizaçlı, sakalsız ancak bıyıklı ve yuvarlak yüz hatlarına sahip, Osmanlı hanedanında var olan kemerli burun yapısı, harem düşkünü olmayan, ava meraklı, halkla iç içe bir hükümdar olarak tasvir edilir. Kendisinin resmedildiği minyatürler bu tasviri doğrulamaktadır. Avrupa kaynaklarında da bu tasvire yakın bir Yavuz görülüyor.

Resimdeki Neden Yavuz Sultan Selim Değil?

Resimdeki kişinin başında on iki dilimli taç olması, onun on iki imam inancına sahip Şii bir hükümdar olabileceği iddiasını kuvvetlendiriyor. Şah İsmail üzerine müstakil bir eser veren Prof. Dr. Tufan Gündüz ve yine bu dönemleri çalışan Ahmet Şimşirgil bu resmin Yavuz Sultan Selim'e ait olmadığı gibi Şah İsmail'e de ait olmadığını belirtiyor. Gazeteci Murat Bardakçı ile tarihçi Prof. Dr. Erhan Afyoncu da eserlerinde bu yanlışlıktan bahsetmektedir.

Afyoncu, ‘Yavuz’un Küpesi’ isimli kitabında Sultan Selim’in küpe takmadığını, o resmin Babür hükümdarı Cihangir’e ait olabileceğini belirtti. Osmanlı klasik dönemi üzerine sayısız eser veren ve Sultan Selim üzerine 416 sayfalık biyografi kitabının yazarı olan tarihçi Prof. Dr. Feridun M. Emecen ise bu resmin kesinlikle Yavuz Sultan Selim olmadığını, Batılı ressamların hayal güçlerini kullanarak yaptıkları tarihi yanlışın devam ettiğini belirtir.

Gazeteci Murat Bardakçı bir köşe yazısında konuya değinmiş ve “Yavuz Selim bahsinin geçtiği hemen her kitapta, hükümdarın mutlaka kulağı küpeli bir tablosunun fotoğrafı da yeralır. Ama bu tablo aslında Yavuz’a değil, İran Şahı İsmail’e aittir. Küpe, Şah İsmail’in Şiiliğinin yanısıra Hayderî-Kalenderî dervişi olmasının sembolüdür ve Hayderîler bu küpeye “mengûş” derler” dedi.

Bardakçı yazısına; “Küpe, aslında Şah İsmail’e aitti ve Şah’ın inançlarıyla ilgiliydi. Şii olan Şah, aynı zamanda 13. yüzyılda ortaya çıkan bir yola, Hayderî-Kalenderî tarikatine bağlıydı ve kulağındaki küpe de bu inancının belirtisiydi” diyerek nokta koyuyor.

Topkapı Sarayı portreler dairesinde bulunan resim yıllarca okullarda Yavuz Sultan Selimiddiasıyla okutularak zihinlere yerleşmesine sebep oldu. Alanında otorite olan tarihçiler kaynaklardan edindiği bilgilerle bu iddiaları çürüttü fakat genel kabulü ne yazık ki yıkamadı. Yavuz Sultan Selim adına yapılan minyatür resimlerinin hiç birisinde padişahın kulağında küpe yoktur ve yazılı kaynaklarda küpe taktığından bahsedilmiyor. Resmin kime ait olduğuna dair belge yoktur ve kaynaklarda çizilen Selim portresine uymamaktadır. Başında taç ve on iki dilimli olması Yavuz Sultan Selim olmasını kuvvetle çürüten bu resmin kime ait olduğu tam bilinmeden Sultan Selim’e isnat edilmesi tarihçilik mesleği ile uğraşanların bunun aksini ispat etmesi halinde bile yanlışlığın tekrarlanması tarihçinin kıymetine ve zahmetine saygısızlık olmaktadır.
 

Padişah Minyatürleri 
 

Fatih Sultan Mehmed'den önce hiçbir padişah portresini yaptırmadı. Portresi yapılmayan sultanların dış görünüşleri kaynaklarda anlatıldığı veya tamamen hayal edilerek betimlenmiştir. Fatih'ten sonra tahta çıkan padişahların çoğunluğu kendi portresini yaptırdı fakat Yavuz Sultan Selim bunun dışındadır. Yandaki minyatür, kendisinden sonraki nakkaşların betimlemelere göre ortaya koyduğu bir eserdir. Ehl-i Hiref denilen saray sanatçılarının bağlı olduğu nakkaşhanede çalışan sanatçıların minyatür geleneğinde yaptığı portrelerin padişahların fiziksel özelliklerini oldukça gerçekçi bir biçimde yansıttığı görülür. Genellikle padişah isteği üzerine yapılan portrelerin gerçekçi olmasındaki en önemli etken, nakkaşların padişahı yakından görme olanağına erişmiş olmalarıdır.

habervaktim


FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Günün Başlıkları