Son Zamanlar: Belma Aksu Yazdı

Elvan ve Rabia aynı anda " yarın son sınav var" dedi. Gülümsedim: "Beni bu güzel havalar mahvetti" diye mırıldandım.

Son Zamanlar: Belma Aksu Yazdı
07 Mayıs 2018 - 10:44 - Güncelleme: 07 Mayıs 2018 - 10:48
SON  ZAMANLAR
 
 
           Gayet sıradan bir bahar sabahında, yine bir cumartesi öğleden sonrası okuldayız. Bu sefer Erhan Hocanın dersine değil sınavına girdik. Sınav sonrası üstümüzden vize yorgunluğu akıyordu. 
          Son yıl vaveylâları burada bitmiyor tabi. Tüm öğrenciler bir anda sökün ediyor koridorlara. Sınavın test olmasının ver(e)mediği o kesif cümleler dolanıyor grup konuşmalarında. Herkesin bir ağızdan "of"lamalarla başladığı cümleleri "ama"lara dönüşerek yerini endişeye -o da birkaç saniye-bırakmasıyla vurdumduymazlığa varan oradan "Amaaan yaptık yapacağımızı gerisi hocada" sözleriyle noktalanıyor. 
 
           Kampüs cumartesi olmasına rağmen sınavlar sonucu hıncahınç dolu. Yanımda sınıf arkadaşlarım akşama dışarı çıkma planları yapıyorlar.  Muhtemelen Mecburiyet Caddesinde birkaç tur atıp mağaza dolaşmak ve bilimum Lumberjack David people kafelerine ve canlı müzik üçlüsünden birine gidecekleri kesin. (Erhan Hocam kulakların çınlasın)
Kızlarla vedalaşıp adımlarını kampüsün kuzeyine çeviriyorum. 1. sınıfa başladığımda okula gelişimi hatırlıyorum: Bahsi geçen Karaağaç Gölü'nü arayışımı... Sanki Cambridge College "Uşak üniversitesi burası kızım" diyorum içimden. 4 yıl sonra caddedeki havuza bile bakmıyorum. Psikolojimin geldiği son durum bu. Sanırım bu cümle durumu özetler. Yurda varınca söğüt ağacının altına oturup bizim kızları bekliyorum.  411 numaralı oda sakinleri arz-ı endam ederken onlara katılıyorum. Birkaç beylik laftan sonra-sınav nasıldı, hoca kazık sordu dimi gibi- bana her gördüğümde dev arıları anımsatan Uşak halk otobüsüne doğru yollandık. 
 
 
       Tabi gayet rahat ve vakur bir biniş olmadı: İşte bu noktadan sonra Alpay Hocanın BMW aşkını  (totem bile diyebiliriz) gayet net bir şekilde anladım. Öğrenci olmak demek "24 koltuklu bir halk otobüsüne 40-50 kişi nasıl  binebilir?" sosyal deneyini her gün yaşamak demektir. Bunu lise yıllarından beri acı bir şekilde tecrübe ettik. Ama hiç mi azalma olmaz be kardeşim?
 
 
          Neyse bu psikanalitik(!) ve derin (!) sorgulamaları otobüse binmek için bir gayret erteliyorum. Virajlarda cama yapışmamak- ya da daha kötüsü birinin kucağına düşmemek için- kendimizi sağlama alıyoruz. Hayır yani filmlerde dizilerde gösterildiği gibi romantik falan değil inanmayın. Zaten millet sinir küpü. Kimse çarpışıp kitap filan düşürmüyor, en fazla telefonlar düşer zaten o noktadan sonra ortamı terketmek en iyisi. ("Daha taksidi bitmemiş açılmamış gonca gülüm solup gitti" zırlamalarını duymak istemiyorsanız tabi.) 1 dakikalık otobüs yolculuğunda neler mi yaşandı?
 
          Yanımdaki kız sınavdan kalacağı icin hıçkırırken arkadaşlarının kafa dağıtma önerisi oy birliğiyle kabul edildi; solumda bir çift tartışıyordu; kulağıma çalınan birkaç haşlak söze bakacak olursak"benimle hiç ilgilenmiyorsun"klişesini duydum. Zavallı çocuk iki büklümdü. 
 
    Elvan ve Rabia'yla Öğretmenler Evi durağında indik. Kalabalığın arasında, kendimizi bile duyamayacağımız bir  kaldırımda ilerliyorduk. Cadde tıklım tıklımdı. Atapark'ta öyle. Bahar sanki insanları bin yıllık bir uykudan uyandırmış, neşelerini geri vermiş gibiydi. Çimenliklerin üstüne yayılmış insanlar bir yandan dedikodu sohbet ve dost aile meclisine laf yetiştirip, bir yandan da bu havanın tadını çıkarıyordu.
 
 
 
       Bir ara pazara girip dolanırken bize makale ödevleri veren hocaların pazar yapmalarını görmek sırıtmamıza sebep oldu. Bizde bolca gezmenin alışverişin ve muhabbetin -dedikodu demiyorum bak(yersen)- dibine vurduk. Sonunda kendimizi çimenlere attığımızda hava kararmaya yüz tutmuştu. Bir anda 
"Beni bu güzel havalar mahvetti...
...eve tuzla ekmek götürmeyi 
Böyle havada unuttum..." dizeleri döküldü ağzımdan.
      Yanımızdan bir bisikletli geçti, bir kız çocuğu babasına "Daha hızlı it baba" diye bağırdı, darıcılar daha bir şevkle itti seyyar arabalarını.
Elvan ve Rabia aynı anda " yarın son sınav var" dedi. Gülümsedim:
"Beni bu güzel havalar mahvetti" diye mırıldandım.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum