Saray-ı Amire ile ilgili gerçekler

Gazetelerde Manisa Saray-ı Amire ilgili haberlerde sarayın M.1403 tarihinde yapıldığına dair yanlış bilgiler yer almıştır. Sehven yapılan bir yanlışlık olduğunu düşündüğümüz Saray-ı Amire ile ilgili bilgiler şöyledir.

Saray-ı Amire ile ilgili gerçekler
20 Kasım 2019 - 13:25 - Güncelleme: 20 Kasım 2019 - 18:06

SULTAN KÖŞKÜ (FATİH KULESİ)NİN HİKÂYESİ

Yayın bilgileri: Mosb dergisi, sayı:32, 3 Nisan 2018, sayfa: 52,53

NACİ YENGİN

www.tarihistan.org

Şehre sahip çıkmak yarınlarda var olmanın en önemli göstergesidir.

Şehre sahip çıkmak dünü bugüne, bu günü yarınlara taşımanın diğer adıdır.

Osmanlı’ya altı padişah yetiştirmiş, 16 şehzadeyi ev sahipliği yapmış Saruhan Beyliğinin merkezi, Osmanlı’nın Şehzade şehirleri içinde baş şehzadelik makamına layık görülmüş bir şehre sahip çıkmak tarihe, dine, milletine ve medeniyete sahip çıkmak anlamına da gelir!

Tarih boyunca medeniyetlere beşiklik etmiş, yangınlar, afetler, yıkımlar görmüş bir şehirde tarihten bu güne gelen tarihi ve kültürel eserleri gözümüz gibi korumak hem milli hem de insanlık görevimizdir.

Yıldırım Beyazıt’ın oğlu Süleyman Çelebi’nin (1390) tarihinde başlayan şehzadelerin Manisa’ya gelişleri III. Mehmet’in 1595’te tahta çıkmasına kadar devam etti. 175 yıl şehzade sancağı konumunda kalan Manisa bu dönemde sanat ve kültür merkezi olarak çok gelişmiştir.

Manisa’da tarihi ve kültürel yıkımın en yoğun olduğu dönem Yunan işgali yıllarında gerçekleşti. Ancak her şeye karşın ayakta kalan tarihi eserlerden bazıları da yerel bazı yöneticiler tarafından değişik gerekçelerle yıkılmış bu güne kadar gelememiştir!

Saruhan Sancağı, Şehzade Şehir Manisa’da günümüze ulaşan inci tanesi milli ve dini hayatımızı âleme haykıran eserler de yık değildir. Bunlardan birisi ve belki de en mahzunu Fatih Köşkü-Kulesidir!

Saray-ı Amire  muhtemelen Saruhan Beyliği döneminde aynı yerde bulunan bir saray ya da Saruhan Beyliğine dair bir eserin yıkıntıları üzerine II. Murat tarafından 1445'te yaptırılmıştır.

Saray-ı Amire. Bugünkü şehir merkezinin büyük bir bölümünü kaplayacak kadar büyüktür. Hatuniye Camii, Hükümet Konağı ve Emekliler Parkı gibi yapıları da içine almaktadır. Osmanlı döneminde II. Murat daha önce yapılmış ancak yıkılmış bulunan sarayı yeniden yaptırmıştır.(1445) Fatih Sultan Mehmet sancak görevinde bulunduğu yıllarda sarayı genişletir.

Saray-ı Amire Osmanlı’nın Edirne Sarayı, Topkapı Sarayından sonra üçüncü büyük saray olarak bilinmektedir. Ancak şu anda yerinde yeller esmektedir!

Hükümet Meydanının altındaki hamam kalıntıları, Has Bahçe (Fatih Parkı) ve Fatih Kulesinden başka günümüze kadar ulaşan eser yoktur.

Evliya Çelebi de 1671-1672 yıllarında geldiği Manisa’da Saray-ı Amire’yi şeyle anlatır: “Şehrin aşağı şimal canibinde sahra-yı lâlezarda vâki olmuştur. Canib-i erbaası kal’e gibi tuğladan mebni car köşe bir binayı metindir. Ve canib-i garba nazır bir tahta kapusu vardır. Dairenmedar cürmü 3.300 adımdır. Ve Âsitâne tarafından bostancıbaşı ve 200 sarı külahlı bostancıları vardır. Daima bu bağ-ı iremi tımar idüp anda olan selef mülüklerin halice ve havayice ve altın ve gümüş makulesi envai ve simüzer hüleleri ve fıskiye ve kadehleri ve gayri emanetlerin kurşunların ve mutâlla âlemlerin göz edüp bu bağ irem zatı tamir ve temrinle mukayyet olurlar ve mâhsulâtın bedel mesarif Asıtane’de terkecibaşıya irsal cizyedendir. Bu cavzaı ve hadikai bağı cinan ile hıyaban yeridir. Kim adam maksurelerinde meka ettikte şukufesinin rayihai tayyibesinden âlemin dimağı muattar olur. Ve Cenab-ı Bari ruy-ı arzda sun’un isar için ne kadar kere yüz bin elvan nebatı kiyahat es haratı hoş bu halketmiş ise de cümlesi bu gaytanı iremzatta mevcuttur. Ve selef ukalaların bu bağı sadrenci naksi terhedüp alettertip cırpı ile yüz bin şeceratı müsbiratı ve gayrı dirahtı çınarları ve kavak ve servi ve bıdı ve sernigünları ve gûnagûn şererei Tayyibeleri diküp saf saf alettertip dizülüp duru. Böyle bir sayedar ve koyah hıyaban hadikai sultandır.”[1]

Manisa Sarayı, Kâtip Çelebi Cihannümasında belirttiği gibi “Saray-ı Sehzadegân” ismiyle anılan ve 1595 yılına kadar Şehzadelerin eğitim ve yönetim merkezi olarak bilinmektedir.

1595 yılında Şehzade eğitim yerlerinin Topkapı Sarayına alınması üzerine işlevini yitirmesi üzerine yavaş yavaş harap olmaya başlamış, onarımlar yapılmış ise de kurtarılamayan sarayın bazı bölümleri ya kiraya verilmiş veya satılmıştır.

Sultan Köşkü:Fatih Kulesi

Saray-ı Amire binasından günümüze ulaşan en sağlam yapı Sultan Köşkü ve halk arsında Fatih Kulesi olarak bilinen yapıdır. Bu yapı ile ilgili bazı bilgiler şöyledir:

Sultan köşkü de Yavuz Sultan Selim hazretlerinin şehzadelikleri zamanında ve Sarı Han(II. Selim) valiliklerinde bina olunmuş ve Bimarhane de Bezmialem Valdesultan(Yavuz Sultan Selim Eşi Kanuni Sultan Süleyman’ın annesi Ayşe Hafsa Sultan,NY) tarafından inşa edilerek tıbbi yönetimine, bugün İstanbul kenarında gömülü (Merkez Efendi, NY) memur edilmiştir.”[2]

Bunun yanı sıra Çağatay Uluçay Saray-ı Amire binasına ek olarak yaptırılan yapılara ilgili olarak şu bilgileri vermektedir:

“Saray Manisa şehrinin şimalinde, bugünkü Halkevi ve Parti binalarının bulunduğu yere İkinci Murat tarafından yaptırılmıştır. 849 H. 1445 M. İkinci Murad’ın yaptırdığı saraya oğlu Sultan Mehmed’in de bazı ilaveler yaptırdığı halk arasında dolaşmakta ve halkevine ekli bulunan binaya da bundan dolayı Fatih Sultan Mehmet kütüphanesi denmektedir.”[3]

Sultan Köşkü ya da Fatih Kulesinin hangi dönemde yatırıldığına dair kesin bir bilgi yoktur. Kaynaklar farklı bilgiler vermektedir. Bizce bunun çok da önemi yoktur. Önemli olan bu güne kadar Saray-ı Amire binasını hatırlatan tek sağlam yapı olmasıdır.

Manisa Sarayı’nın günümüze kadar gelebilen en sağlam yapısı “Fatih Köşkü” adıyla bilinen Kızılay Genel Müdürlüğüne ait olan bina şu anda Şehzadeler Belediyesi Kent Konseyi binası olarak kullanılan “Fatih Köşkü- Kulesi”dir. Binanın eski fotoğraflarında görülen pencerelerin 1889 M. (1317 H.) yılında Manisa Mutasarrıfı Galip Bey tarafından yaptırılan onarım sırasında açıldığı bilinmektedir.

Kule ’ye ait 1901-1902 yıllarında Manisa Mutasarrıfı Galip Bey’in çektirdiği fotoğraflara bakıldığında Cumhuriyet döneminde bazı değişiklikler yapıldığı, dış cephesinin beton-harç ile sıvandığı görülmektedir. XV. ve XVI. Yüzyıllar boyunca Osmanlılar devri Türk yapılarında çok kullanılan bir sıra kesme tas ve iki sıra tuğla örgü sistemi, yer yer sıvasının kazınıp, cephesinin temizlenmesiyle orijinal kapı, pencere ve mazgal deliklerinin açığa çıkarılması mümkün olabilecektir.

11 Kasım 1955 Tarihinde Maliye Hazinesi tarafından Türkiye Kızılay Cemiyeti Tüzel Kişiliğine satışı yapılan Osmanlı Döneminden kalma bu tarihi binada uzun yıllar faaliyetlerine devem etmiştir. Söz konusu bina Osmanlı Devri, Türk Saray Mimarisi örneklerinden olan Manisa Sarayı’ndan geriye kalan tarihi bir kuledir. Ayrıca kulenin çatısına II. Abdülhamit döneminde saat kulesi yerleştirilmiştir.

Saray-ı Amire ve kulelerin yer aldığı tek görsel materyal Nakkaş Hasan tarafından gerçeğe yakın olarak güçlü gözlemi ve gerçekçiliği dayanarak tasvir edilip çizilen Manisa Sarayı Minyatürüdür. Elimizde bulunan tek Manisa Sarayı(Saray-ı Amire) ile ilgili en detaylı görüntüsü budur. Manisa Sarayı ve sarayın bir parçası olan  bugüne gelen Fatih Kulesinin Mahkeme-i Ser’iyye Sicil defterindeki manzum bir kayıttan inşa tarihinin 1445 M (849 H.) olduğu ve sarayın II. Murat tarafından yaptırıldığı anlaşılmaktadır.

Fatih Kulesi  ise Yavuz Sultan Selim döneminde inşa edilen ve yıkılmadan bazı tamirat ve onarımlarla günümüze kadar özelliğini koruyan tarihi bir eser konumundadır.

Manisalılara, Manisa sevdalılarına ve medeniyet taşıyıcılarına düşen en büyük görev Saray-ı Amire’den kalan tek hatıra olan Fatih Kulesini aslına uygun bir şekilde restore edip şehre kazandırarak ecdada layık hale getirmektir!

 

 

[1] Evliya Çelebi, Seyahatname, C.9

[2] Kemal Irmak, Salname Manisa Vilayet Tarihi, Tecelli Basımevi, İstanbul, 1937, s.40

[3] M. Çağatay Uluçay, Manisa’daki Saray-ı Amire ve Şehzadeler Türbesi, Resimli Ay Matbaası İstanbul 1941, s.10

 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum