Şairlerden kitaba dair beyitler - Ahmet SEVGİ

Şairlerden kitaba dair beyitler - Ahmet SEVGİ
09 Nisan 2020 - 00:45

Klasik Türk şairlerinin "Divan"larını incelediğimizde "kitap" redifli en güzel gazeli Kastamonulu Latîfî'nin (ö. 1582) yazmış olduğunu görüyoruz. İşte o gazelden bir beyit:

"Yeg-dürür bin kân-ı zerden ehl-i fazla bir varak//Câhil almaz bir pula n'etsin ne kârıdır kitap."

Şair bugünkü dille şöyle diyor:

"Bilgi ve fazilet sahibi insanlar nazarında bir kitap bin altın ocağından daha üstündür. Ama cahil onu bir pula almaz. Çünkü onun kitapla bir işi yoktur."

Altının kıymetini nasıl sarraf bilirse kitabın değerini de âlim bilir. Cahil insanların kitapla bir ilgisi yoktur. Onlara siz paradan puldan, maldan mülkten haber verin… Şairin çok güzel ifade ettiği üzere cahil mal toplamakla öğünür, âlimse ilim-irfanla:

"Câhilin fahri cem'-i mâl iledir.//Ârifin izzeti kemâl iledir."

Nâbî'nin (ö. 1712) kitapla ilgili şu beyti de güzeldir:

"Mürşid-i kâmil olunca kem-yâb//Sana mürşid yetişir şimdi kitâb."

(Hak ve hakikati gösterecek olgun mürşitler kalmazsa kitap senin için yeterlidir.)

Bu beyti iyi anlayabilmek için öncelikle "mürşit" ve mürşidin kültürümüzdeki yerini bilmek gerekir.

Rehber, şeyh, velî gibi insanları doğru yola ileten kişi anlamındaki mürşit, mum misali yanar ve etrafı aydınlatır. Bu sebeple, eskiden rehbersiz/mürşitsiz Hakk'a ulaşmanın mümkün olmayacağına inanılırdı. Ancak, zamanla bu müessese bozulmuş ve mürşid-i kâmiller azalmıştır. Nâbî, bu durumda mürşitlik, yerini kitaba bırakır diyerek gerçek rehberin kitap olduğunu ifade etmektedir.

Şunu da belirtelim ki dünkü insanımız "müellif"ten ziyade "mürşit" istiyordu. Rivayet ederler ki Yazıcıoğlu Mehmet (ö. 1451) 9 bin küsur beyitlik meşhur "Muhammediye"sini yazar ve şeyhi Hacı Bayram-ı Velî'ye takdim eder. Hacı Bayram-ı Velî eseri inceler ve "Mehmet bunu yazacağına bir sîne hak etseydin daha iyiydi" der. Bu rivayetin doğru olduğunu sanmıyorum. Lakin bizde "kitab"a değil, "mürşid"e itibar edildiğini göstermesi bakımından üzerinde durulması gereken bir nakildir.

Kitap söz konusu edilir de kitap âşığı Ali Emîrî Efendi (ö. 1924) atlanır mı?

"Âşıkân mâşûk-ı gûnâgûna rabt-ı kalb eder//Ehl-i aşkım ben de, mâşûk-ı güzînimdir kitâb."

(Âşıklar müstesna güzellere gönül verirler. Ben de âşığım, maşuklarım da kitaplardır.)

Gerçekten Ali Emîrî kitap âşığı bir zattır. Bu aşk sayesindedir ki "Dîvân-ı Lügâti't-Türk" gibi Türk kültürünün bir şaheseri kaybolmaktan kurtulmuştur.

Ali Emîrî'nin kitaba duyduğu aşkı sanırım şu hikâye daha iyi anlatacaktır:

Rivayete göre Fuat Köprülü, Ali Emîrî'den mütalaa etmek üzere "Divânü Lügâti't-Türk"ü ister. Ali Emîrî de kısa zamanda iade etmek şartıyla kitabı verir. Köprülü ve Ziya Gökalp kitabı incelerler. Ve Maarif Vekâletince basılması için teşebbüse geçerler. Durumdan haberdar olan Ali Emîrî Efendi bunu sevgilisine yapılan bir ihanet olarak kabul eder ve Köprülü'ye düşman olur. Hatta Köprülü'ye her istediğini söyleyebilmek için bir dergi bile çıkarır. Atalarımız "Aşkın gözü kördür" diye boşuna söylememiş. Bu aşk kitap aşkı olsa bile sonuç değişmiyor.

Sözün özü; kitap bir hazinedir. Kitap bir mürşittir. Kitap bir sevgilidir. Yani kitap her şeydir ve insanlık maddî-manevî her şeyini kitaba borçludur. Yazık ki bunun pek farkında değiliz. O mâhîler ki deryâ içredir deryâyı bilmezler…

***

ACZİMİN GİRYESİ:

BİLGİNİN KAYNAĞI

Unutma, bilginin kaynağı kitaptır,

Kitapsız  irşat, sağırlara hitaptır.

(Li-müellifihî)

Kaynak Yeniçağ: Şairlerden kitaba dair beyitler - Ahmet SEVGİ

https://www.yenicaggazetesi.com.tr/sairlerden-kitaba-dair-beyitler-55401yy.htm

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Günün Başlıkları