RAMAZAN BARDAKÇI YAZDI: NASIL UYANIRIZ ?

RAMAZAN BARDAKÇI YAZDI: NASIL UYANIRIZ ?
20 Nisan 2020 - 17:40 - Güncelleme: 20 Nisan 2020 - 17:44

NASIL UYANIRIZ ?

-Nasıl uyanıyorsun?

-Saatin alarmını kurarak uyanıyorum. Niçin sordun?

-Hiç, uyanmak için saat kurman şart mı?

-Elbette alarmı kurmadan da uyanabilirim ama ya istediğim saatte uyanamazsam, ya işe geç kalırsam diye korkuyorum. Peki sen nasıl uyanıyorsun?

-Ben alarm kurmuyorum, bilakis kurulan alarmları bertaraf edip o şekilde uyanıyorum.

-Bilmece gibi konuşuyorsun, alarm kurmadan uyanırsın anlarım da alarmları nasıl bertaraf edip uyandığını iddia ediyorsun?

-Uyanık olmak için bazı şartları taşırsan sen de alarm kurmayı bırak kurulan alarmlardan dahi nefret edersin. Kimse seni uyandırmak için alarm kurmaya cesaret edemez, öyle bir ruh halidir ki bu bir nevi içinde çaşıtlar dolaşır ve sen bu çaşıtları anında tanırsın. Seni çekmek istedikleri cendereye balıklama dalmayıp istikametini kendin çizersin.

-Bu kadar alegori beni hayli zorladı efendi senden ricam benim anlayacağım tarzda sade biçimde tasvir et.

-O zaman sana nasıl uyanık olunur önce ondan bahsedeyim, sonra da dediklerimi izah edeyim, ne dersin?

-Pek ala olur derim. O halde nasıl uyanırım onu bana izah eder misin?

-Bak yine uyanamadın görüyor musun? Ben sana uyanıklık diyorum sen ise nasıl uyanırım diyorsun. Şimdi senin anlayacağın dilde şöyle söyleyeyim, önce yüzünü yıkaman lazım. Hem de soğuk su ile.

-Hay hay, hemen gidip yıkıyorum, biraz bekler misin?

-Hay Allah müstehakını versin be evladım, yüzünü yıka derken dediklerime ayık demek istedim, oysa sen ne anladın yine. Otur da devam edelim.

-Ne bileyim ben, yüzünü yıkaman lazım dediğinde ben onu sahi anladım. Uyanık derken sen kurnazlıktan mı bahsediyorsun?

-Evladım kurnaz olmak başka belki bir miktar kurnazlıkta var ama işin aslı tamamen iyi niyete dayalı bir kurnazlıktır uyanık olmak. Sana başta ne dedim, alarm kurarak uyanmak istemem.

-Ben uyanık biriyim biliyor musun, geçende biri bana şunu sordu: Bir kilo demir mi ağırdır, bir kilo pamuk mu? Ben yer miyim böyle numaraları, bir kilo ikisi de, aynı yani dedim.

-Heyhat, ne yaptın be evladım! Niçin adama cevap verdin ki? Uyanık kişi kendini tufaya getirmeye çalışan birine karşı böyle basit bir cevap vermemeli.

-Yahu usta amma yaptın ha, cevap vermeyip kendimi küçük mü düşürseydim, beni saf mı belleselerdi?

-Cevap vererek aslında kendini saf yerine koydun, verdiğin cevap doğru olsa da sorduğu soru mantıksız sorudur, mantıksız soruların mantıklı bir cevabı olmaz.

-Niçin mantıksız soru olsun, sorduğu soru gayet mantıklı. Bir kilo demir bir kilo pamuk. Bak çoğu insan ne diyor biliyor musun? Bir kilo pamuk ağırdır diyor. Ama ben ne dedim ikisi de aynı dedim. Sen olsan demez miydin?

-Ben olsam bir kilo hava daha ağırdır, dedim.

-Vay canına sahiden de öyle mi? Sen de beni kandırmaya çalışıyorsun, bir kilo hava, yine bir kilo dedin.

-Evet öyle dedim bir kilo hava daha ağır derdim.

-Hay Allah, peki bunu nasıl ispat edecektin? Mümkün mü bir kilo havayı ölçüp tartmak?

-Bravo, işte bak uyanmaya başladın bile. Yüzünü yıkama faslını başarı ile tamamladın. Şimdi ikinci safhaya geçiyorum. Bu adama verdiğim cevaptan sonra ne gibi bir karşılık vermesini beklersin?

-O da şöyle bir şey söyleyebilir: Benim sorumda böyle bir seçenek yoktu ki onu da nerden çıkardın?

-Gayet mantıklı, işte üçüncü seçeneğin varsa uyanmak için başkasına ihtiyacın olmaz. Anladın mı şimdi?

-Anlamak ne kelime resmen kerize yatmışım ben.

-Şimdi o halde devam ediyorum. Senin seçeneğini beğenmeyip kendi önerileri ile devam etmek isterse ne yapmalıydım?

-Ha bak burda ne geldi aklıma biliyor musun? Nasrettin Hocanın kazanının doğurması geldi aklıma.

-İşte bu ya da Kemal Sunal’ın “Senin ki oluyor da benim ki neden olmuyor” sözü tam da burada geçerlidir.

-Bir şey söyleyeyim mi usta uyanık adamsın vesselam.

-Daha dur! Henüz bitmedi, peki ya sonra? Uyanık olmak için dışardaki alarmları kapattın, kendi alarmlarını kendin kurdun, değil mi?

-Aynen öyle yaptık.

-Hemen tasdik etme, biraz düşün sonra karar ver. Kendi alarmlarını kime göre kurdun, onu hiç düşündün mü?

-Yine kendime göre kurdum, az önceki örnekteki gibi üçüncü seçenek ortaya attık ya.

-Ama üçüncü seçeneği doğru olduğu için ya da öyle olduğu için atmadık.

-Ya niçin attık?

-Zaman kazanmak için.

-Fakat bundan sonra vereceğimiz bir cevap kaldı mı?

-Tüm mesele bundan sonra başlıyor, adamı uyandırdıktan sonra bir de üstüne suyu serpmezsek olmaz. Gözleri açılsa da hala uyumaya devam ediyor olabilir. O halde bir kova suyu başından aşağı boca edelim ki bir daha uyuma fırsatı bulmasın.

-Harika bir öneri, ama nasıl olacak o?

-Şöyle olacak ağırlığınca laf etmek her kişinin değil er kişinin işidir. O halde ağırdan kaçıyorum ben.

-Mükemmel be usta nasıl da uyandım bu lafa biliyor musun?

-O halde git şimdi yüzünü yıkayarak adım at.

RAMAZAN BARDAKÇI

 

 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum