Ramazan BARDAKÇI Yazdı: Mehmet Akif'in Kişiliğinin Şiirine Yansımaları

Mehmet Akif’in Kişiliğinin Şiirine Yansımaları

Ramazan BARDAKÇI Yazdı: Mehmet Akif'in Kişiliğinin Şiirine Yansımaları
24 Aralık 2019 - 10:27 - Güncelleme: 24 Aralık 2019 - 19:42

Mehmet Akif’in Kişiliğinin Şiirine Yansımaları

Yazdıkları ile yaşadıkları bütünüyle örtüşen başka bir şair yoktur. Mehmet Akif, hayal satan bir şair değil milletin hissiyatına tercüman olan milli şairdir. Şu satırları şiire bakışını özetler niteliktedir:

Hayır, hayal ile yoktur benim alışverişim

İnan ki her ne demişsem görüp de söylemişim.

Mehmet Akif, bir milletin geçmişinden ders çıkarması gerektiğini belirtmiştir. Tarihini unutan milletlerin başına türlü felaketler geldiğini yıkımlar yaşadığını söyler. Kıssadan Hisse şiirinde şöyle seslenir:

Geçmişten adam hisse kaparmış… Ne masal şey

Beş bin senelik kıssa, yarım hisse mi verdi?

Tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar

Hiç ibret alınsaydı, tekerrür eder miydi?

Mehmet Akif, Türk milletinin geçmişi ile daima iftihar eden atalarına sahip çıkan bir şairdir. Kadim devlet geleneğinden şiirlerinde övgü ile bahseder. Kur’an’da geçen “Siz iyiliği emreder, kötülüklerden nehyeder, Allah’a inanır olduğunuzdan insanların hayrı için meydana çıkarılmış en hayırlı milletsiniz” ayeti ile başladığı şiirinde Türk milletini ve atalarını şöyle övmüştür:

Bir zamanlar biz de millet, hem nasıl milletmişiz.

Gelmişiz dünyaya milliyet nedir öğretmişiz.

Mehmet Akif, devlet yöneticilerinin adil olması gerektiğini savunmuştur. Halkına adalet ile davranan yöneticilerin baş tacı edildiğini belirtir. Zulmün ise sonuçlarının felaket olduğunu savunur. Kocakarı ile Ömer adlı şiirinde adaletten bahsederken şu mısraları aktarır:

Kenar-ı Dicle’de bir kurt kapsa koyunu

Gelir de adl-i ilahi Ömer’den sorar onu

Berlin’e savaş esirlerinin durumunu görmek için gittiğinde aklı hep ülkesindeydi. Birinci Dünya Savaşı, bütün Avrupa’yı sarmıştı ve en çok da Osmanlı Devleti’ni etkilemişti. Mehmet Akif, vatan topraklarının bir an önce işgalden kurtulması için daima dua ederdi. Halka olan inancı ve Mehmetçik’e olan güveni tamdı. Bunu şu sözleri ile dile getirir:

Cehennem olsa gelen göğsümüzde söndürürüz

Bu yol ki Hak yoludur, Dönmek bilmeyiz, yürürüz.

Mehmet Akif, Müslümanların fikir ayrılıkları yaşamasından rahatsızdı. Müslümanların basit sebeplerle birbirine düşüp ayrılık yaşamaları düşmanlarına İslam’a saldırmaları için fırsat veriyordu. Bu durumu şu şekilde eleştirmiştir:

Girmeden tefrika bir millete düşman giremez

Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez

İslam diyarlarında yükselen yangınlar, yitip giden hayatlar Mehmet Akif’i çok üzmekteydi. İşgal ve sömürgecilik adına yapılan zulme sessiz kalmayan Akif şu sözleri söylemiştir:

Tükürün Ehl-i Salib’in o hayasız yüzüne

Tükürün onların asla güvenilmez sözüne

Medeniyet denilen maskara mahluku görün

Tükürün maskeli vicdanına asrın, tükürün

Ülke topraklarının işgale uğraması ve buna karşı toplumun aydınlarının sessizliği Akif’i derinden yaralıyordu. Bu sessizlik içinde susmayı zul sayan Akif, Kuran’dan alıntı yaptığı “içimizdeki akılsızlar yüzünden bizi helak eder misin Allah’ım” ayeti ve şu satırlar ile aydınları eleştirir:

Ya Rab bu uğursuz gecenin yok mu sabahı

Mahşerde mi biçarelerin, yoksa felahı

Nur istiyoruz… sen bize yangın veriyorsun

Yandık diyoruz, boğmaya kan gönderiyorsun

Mehmet Akif, insanı insan yapan değerlerin en başında geleni olarak imanı görmektedir. İnsan olmanın bir diğer gereği de Hakkı ve hakikatı bilmektir. Kalbinde bu hisleri taşıyan kişiler toplumda bir yıldız gibi parladığını ifade ederek şöyle seslenir:

İmandır o cevher ki İlahi ne büyüktür

İmansız olan paslı yürek sinede yüktür.

Mehmet Akif için makul insan yüreğinde Allah korkusu olan insandır. İlim irfan öğrenmek faziletli insan olmak için yeterli değildir. Şu sözleri bu düşünceyi ispatlamaktadır:

Ne irfandır veren ahlaka yükseklik, ne vicdandır;

Fazilet hissi insanlarda Allah korkusundandır.

Mehmet Akif, fesatçıları sevmezdi. “Yeryüzünde fesat çıkarıp, biz ıslahtan başka bir şey yapmıyoruz” ayetine atıfta bulunarak fesatçıları eleştirir. Bazı insanların ülkeyi kurtarmak için dini feda edelim demelerini şiddetle eleştirmiş ve şöyle seslenmişti:

Şarka bakmaz, Garbı bilmez, görgüden yok yavesi

Bir kızarmaz yüz yaşarmaz göz bütün semasi

Mehmet Akif, ümitsizliği sevmez, ümitsizliğe düşenlerden hazzetmezdi Hakkın Sesleri’nde “Zira kafirlerden başkası Allah’ın inayetinden ümidini kesmez ayeti ile başladığı şu şiiri ile ülkenin geleceği hakkında karamsarlığa düşenleri eleştirir:

Atiyi karanlık görerek azmi bırakmak

Alçak bir ölüm varsa eminim budur ancak

Mehmet Akif, çalışmaya çok önem verirdi. Çalışmayıp boş duranları sevmezdi. İnsanların başkalarına muhtaç olarak yaşaması onun için züldü. Bu nedenle mahalle kahvelerinden, meyhanelerden tiksinirdi. Çünkü oralarda sürekli avare avare duran insanlar vardı. Şu sözleri çalışmaya verdiği önemi özetler niteliktedir:

Kim kazanmazsa bu dünyada bir ekmek parası

Dostunun yüz karası, düşmanının maskarası

Mehmet Akif, gençlere önem verirdi. Ülkenin istikbali olan gençlerin eğitime önem vermesi gerektiğini belirtir. Asım’ın Nesli, Mehmet Akif’in oluşturmak istediği ideal gençliktir. Bu nesil göğsündeki sarsılmaz imanıyla Çanakkale’de son gücüne kadar düşmanla mücadele etmişti. Akif bu nesli şöyle tarif eder:

Asım’ın nesli diyordum ya… nesilmiş gerçek

İşte çiğnetmedi namusunu çiğnetmeyecek

Mehmet Akif, insanlarla iletişimi kuvvetli bir şairdir. Haksızlığa tahammülü yoktur. Sözünün eridir, verdiği sözü tutar, verilen sözlerin de tutulmasını ister. Dostlarına ve dostluğa sadık kalınmasını ister, buna uymayanları hayatından çıkarırdı. Temiz huylu bir insandı ancak bunun suiistimal edilmesine tahammülü yoktu. şu satırları onun bu özelliklerini anlatır:

Yumuşak başlı isem kim demiş uysal koyunum

Kesilir lakin çekmeye gelmez boyunum.

            Ramazan BARDAKÇI  

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Günün Başlıkları